Kıbrıs’taki Britanya üslerine
karşı protesto etkinliğinde
Dünya Barış Konseyi Yürütme
Sekreteri İraklis Çavdaridis’in yaptığı konuşma
21 Eylül 2012
Kıbrıs Barış Konseyi’nden ortak mücadele arkadaşlarımız,
Türkiye’den, Yunanistan’dan ve Suriye’den gelen barış için mücadele eden
dostlarımızı Dünya Barış Konseyi adına selamlıyoruz. Özellikle barış
hareketinin üçüncü üçlü buluşmasına burada, Kıbrıs’ta ev sahipliği yapan
Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk ortak mücadele arkadaşlarımıza tebrik ve
teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kıbrıs Barış Konseyi’nin Büyük Britanya Yüksek komiserliği önündeki bugünkü
etkinliği sadece sembolik öneme sahip değildir, aynı zamanda adada 38 yıldır
devam eden işgalin nedenlerini, Kıbrıs halkının aleyhine işlenen cinayetin NATO
karargâhlarında planlandığını ve devamında bu planı Yunanistan’daki Cunta’nın
darbesiyle ve Türkiye’nin istilasıyla el ele yaşama geçirdiklerini bilen Kıbrıs
halkının antiemperyalist duygularının açık kanıtını da teşkil etmektedir. Bu
planda Britanya diğer emperyalist güçlerle birlikte çok yönlü bir şekilde yer
aldı. Nitekim o zamandan bugüne kadar Lefkoşa’daki Yeşil Hat’tın Yüksek
Komiserlik binasından geçiyor olması hiç de tesadüfî değildir.
Bugün buradaki protesto gösterimiz Kıbrıs’taki “egemen Britanya üsleri”
meselesine dikkat çekmektir Böylesi örneklerin dünyada sayısı azdır. Britanya
egemen bir ülkede kendisinin egemen olduğu geniş toprakları elinde ve
denetiminde tutmakta, bu topraklardaki askeri telekomünikasyon tesislerini ve
hava alanını kendi hava kuvvetlerinin ve NATO’nun amaçları için kullanmaktadır.
Meşhur ECHELON sistemi ve tüm bölgeyi izleme antenleri de Kıbrıs’taki bu
üslerdedir. Kıbrıs’taki Britanya üsleri emperyalist güçlerin bölgeye yönelik
çeşitli saldırılarında kullanılmıştır. Bu üslerin varlığının devam etmesi
Kıbrıs’ın iç işlerine ve Kıbrıs sorunun çözümünü karışmada baskı aracı olarak
da aracı olarak kullanılmaktadır.
Bugün yerli ve yabancı paralı askerleri finanse ederek ve yönlendirerek ABD
ve AB’nin Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte Suriye’de yaşananlara
müdahalelerde bulundukları, Orta Doğu’da savaş tamtamlarının sesinin yükseldiği
koşullarda bu Britanya üslerinin rolü daha da tehlikeli olmaktadır. Orta
Doğu’nun sözde demokratikleştirilmesini hedefleyen, ama aslında nihai hedefi
enerji kaynaklarını ve enerji yollarını denetlemek ve nükleer programını bahane
ederek İran’a saldırmak olan emperyalist planları buradan,, Kıbrıs’tan
kınıyoruz.
Bütün yabancı askeri güçlerin ve üslerin Kıbrıs’tan uzaklaştırılmasını
talep eden tüm Kıbrıs’ın barışsever hareketiyle sesimizi birleştiriyoruz.
İşgalin sona ermesi için BM kararları ve Doruk Anlaşmaları temelinde iki
toplumun siyasi eşitliğinin olacağı iki bölgeli, iki toplumlu federasyon
çözümüyle yabancı ordular ve hamiler olmadan ülkenin yeniden birleşmesi için
Kıbrıslırumlara ve Kıbrıslıtürklere, tüm Kıbrıs halkına dayanışmamızı ifade
ediyoruz.
Kıbrıs halkı adaya ve tüm bölgeye yönelik emperyalist planların kurbanıdır.
Bu planların da sonucu olan Türkiye’nin işgalinden Kıbrıslıtürkler de,
Kıbrıslırumlar da eziyet çekmektedir. Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm
bulunmasıyla emperyalistler antagonist emperyalist çıkarların kavşağındaki
stratejik bir noktada bulunan “batmayan savaş gemisi” olan Kıbrıs’ı
kaybedeceklerdir.
Bunun için ortak düşman emperyalizme ve onun mekanizmalarına karşı çıkarak,
vatanlarının yeniden birleşmesi için Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin
ortak mücadelesinin özel önemi vardır. Bu çerçevede, NATO’nun bekleme salonu olan
ve Kıbrıs’ı emperyalizmin savaş mekanizmalarının planlarına dâhil edecek olan
“Barış için Ortaklık” konseptine Kıbrıs’ın girmemesi yönünde Kıbrıs
Cumhurbaşkanı’nın aldığı kararı destekledik ve destekliyoruz. NATO’ya ve diğer
emperyalist örgütlere girmekle ve bağımlı olmakla Kıbrıs sorununun adil ve
kalıcı çözümünün gerçekleşmesi mümkün olamaz.
Savaş döneminde de, barış döneminde de halkların tek düşmanı
emperyalizmdir!
Yunanistan Uluslararası Yumuşama ve Barış Komitesi
Başkan Yardımcısı Nikos Zokas’ın
21 Eylül etkinliğinde yaptığı konuşma
Sevgili dostlar,
Ortak mücadele
arkadaşlarımız,
Sosyal adaletli
barış için; dillerinden, kökenlerinden, renklerinden ve ırklarından bağımsız
olarak bütün insanların eşitliği için verdiğimiz bu güzel mücadeledeki
yoldaşlar,
Size Yunanistan
Uluslararası Yumuşama ve Barış Komitesi’nin ve emekçi Yunan halkının mücadele
selamlarını getiriyorum.
Yabancı orduların
ve askeri üslerin olmayacağı; “garantörler”den ve “hamiler”den kurtulmuş, tek
ve birleşik bir uluslararası kimliği, tek vatandaşlığı olacak bağımsız bir
Kıbrıs için, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin iki bölgeli iki toplumlu
ortak vatanı için verdiğiniz mücadeleye dayanışma mesajlarını getiriyorum
38 yıl önce Kıbrıs halkı aleyhine
işlenen cinayet NATO karargâhlarında planlandı ve Albaylar Cuntası tarafından
yaşama geçirildi. Böylece Kıbrıs topraklarının % 37’sinde bugüne kadar devam
eden Türkiye’nin işgaline bahane sunuldu.
Bu cinayet emperyalizmin rolü, sömürücü ve cani
doğası hakkında hepimiz açısından öğreticidir. Emperyalizme, NATO-Avrupa
Birliği gibi bütün emperyalist birliklere, Kıbrıs’ı NATO’cu “Barış için
Ortaklık” içerisine sokma girişimlerine, Yunanistan’ı emperyalist cinayetlere
katma planlarına karşı mücadeleyi yoğunlaştırmanın gerektiğini açıkça
göstermektedir. Yılmadan, yorulmadan barış için mücadele etmek halklarımızın
ilerlemesi gereken tek yoldur. Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı çözümünü
getirebilecek tek yol budur.
Bugün burada bizimle birlikte olan Kıbrıslıtürk
barış mücadelecilerini selamlıyoruz. Onlar Kıbrıslırum ortak mücadele
arkadaşlarıyla birlikte vatanlarının yeniden birleşmesi için birlikte mücadele
ediyorlar.
Özellikle bölgemizde savaş tamtamlarının seslerinin
tekrar yükseldiği bugün Suriye Barış Konseyi ve Suriye halkı ile dayanışmamızı
dile getiriyoruz. Suriye’nin kaderi ve geleceği hakkında karar verme hakkı
sadece Suriye halkına aittir. Bugün ABD’nin, Avrupa Birliği’nin ve NATO’nun
emperyalistleri tekrar saldırı hazırlığı içerisindediler. Suriye’nin, İran’ın,
bölge halklarının zenginliklerini ele geçirmeyi ve emekçileri sömürerek elde
ettikleri çalıntı servetlerine servet katmayı hedefledikleri koşullarda halklarımızın
önümüzdeki tek yol emperyalizme karşı direniş ve mücadeledir.
Emperyalizme asla boyun eğmeyeceğiz!
Tek süper güç halklardır!
Türkiye Barış Derneği
Başkanı Aydemir Güler tarafından yapılan konuşma
21 Eylül 2012
Sevgili dostlar,
Her dilden, her inançtan barışsever Kıbrıslılar,
Türkiye Barış Derneği olarak kardeşlerimizin arasında olmaktan mutluyuz.
Bir Barış Gününde bölgemizin en önemli sorunlarından birinin kalbinde,
Lefkoşa'da tampon bölgenin yanı başındayız. Bir halk farklı dilleri
konuşabilir, farklı inançlara sahip olabilir. Ama farklı diller konuşup farklı
inançları olsa da halkların tampon bölgelere ihtiyaçları yoktur. Halkın
kucaklaşmaya, arasına sokulan engelleri kaldırmaya, kardeşliğin tadını
çıkartmaya ihtiyacı var.
Kıbrıs'ı bir kardeşlik örneği haline getirecek irade Kıbrıs halkında var.
Aynı irade Türkiye'nin ve Yunanistan'ın barıştan yana güçlerinde de var.
Karşı tarafta ise tampon bölge işgal kuvvetlerine dayanıyor. Doğu
Akdeniz'de halkların kardeşliğini değil kendi egemenliğini arayan
emperyalistlerden besleniyor tampon bölge. Son otuz sekiz yıl boyunca ve onu
önceleyen, halklarımızın birbirlerine karşı kışkırtıldığı yıllar boyunca onlar
üstün geldi. Ancak bu üstünlüğün sürüp gitmesi mümkün değildir. Bizim
Türkiye'de bir sloganımız var. Diyoruz ki, “işgalciler her zaman kaybeder.”
Kıbrıs'ın eski sömürgeci ülkesi Britanya varlığını üsleriyle sürdürüyor. Bu
üslerin Ortadoğu'da bütün kirli operasyonların bazen aktif olarak bazen
lojistik olarak içinde işlev üstlendiklerini biliyoruz. Kıbrıs'ın, Türkiye'nin
ve Yunanistan'ın barışseverleri olarak ülkelerimizde emperyalist askeri üsler
istemiyoruz. Üsler söz konusu olduğunda da tekrar ediyoruz aynı sloganı:
“işgalciler her zaman kaybeder.”
İşgalciler, emperyalistler, sömürücüler, halkların barış iradesinin, barış
mücadelesinin, eşitlik, özgürlük, adalet mücadelemizin önünde kaybetmeye
mahkûmlar.
Bir diğer komşumuzda, Suriye'de de kaybedecekler. Suriye halkı emperyalist
komplolara boyun eğmeyecek, gerici kontralara teslim olmayacak. Barışın
düşmanları burada, Kıbrıs'ta da kaybedecekler.
Buraya bu inancımızı sizinle paylaşmaya geldik.
Sizlere kardeş bir halkın, Türkiye'nin emekçilerinin dostluk selamlarını
getirdik.
Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın barış!
Yannakis Skordis
Kıbrıs Barış Konseyi Başkanı
Lefkoşa, 21 Eylül 2012
Dünya’da, yaşadığımız bölgede ve Kıbrıs’ta barış
için ortak mücadele arkadaşlarımız,
Sevgili dostlar,
Geçen yıl İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz son
buluşmadan bu yana eğer bir şey değiştiyse, bu, barışın hem bölgemizde hem de
tüm dünyada bugün yoğun darbeler almasıdır ve bu çok tehlikelidir.
Ekonomik kriz Avrupa’yı, tüm dünyayı ve aynı
zamanda tek, tek her birimizi etkilemektedir. Başkalarının sorumlu olduğu
krizin bedelini bir diğerinin ödemesi adil değildir. Adaletsizliğin öfkeye,
baskının devrime yol açtığı bilinmektedir.
Kıbrıs sorununun çözümü için ortaya koyulan çabalar
Türk uzlaşmalığı nedeniyle çıkmaza girmiş bir durumdadır ve bu durum ne
Kıbrıslıtürklerin, ne Kıbrıslırumların, ne de Türkiye’nin yararınadır.
Tüm bunlar bu buluşmaların önemini ve gerekliliğini
kanıtlamaktadır. Özellikle de bugün dünyanın dört bir yanında barışseverlerin
barışın sağlanmasını sadece istemekle kalmayıp, bunun için mücadele etmeleri
gerektiğini de kanıtlamaktadır.
Özellikle Türkiye Barış Derneği’nden dostlarımıza
hoş geldiniz demek istiyorum. Onlar nice güçlüklere rağmen bugün burada bizimle
birlikte bulunuyorlar. Yunanistan Uluslararası Yumuşama ve Barış Komitesi’nin
temsilcilerine hoş geldiniz demek istiyorum. Bu buluşmaları destekleyen Dünya
Barış Konseyi’nin liderliğine hoş geldiniz diyorum.
Bu buluşmanın Kıbrıs’ta iki toplum tarafından da
yaygın ve sıcak bir biçimde kucaklanmasından duyduğumuz özel sevinci izninizle
ifade etmek istiyorum. Bu etkinlik halkımızın ve yurdumuzun yeniden birleşmesi
için verdiğimiz mücadeleye devam etme ve bu mücadeleyi daha da yoğunlaştırma
yönünde hepimizin ortak isteğinin bir ifadesi haline gelmiştir.
Türkiye’den ve Kıbrıs’ın iki toplumundan tüm
sanatçılara hoş geldiniz demek istiyorum. Onlar buradaki mevcudiyetleriyle, bu
akşam bize sunacakları şarkıları ve müzikleriyle sanatın ve kültürün halkları
birleştirdiği, mücadelelerini güçlendirdiği gerçeğini en güzel bir biçimde
vurguluyorlar:
Ortak mücadele arkadaşlarımız, küreselleşme iyinin
ya da kötünün küreselleşmesi olabilir. Bugün ne yazık ki kötünün
küreselleşmesini yaşıyoruz. Ekonomik krizin, mutsuzluğun ve savaşın
küreselleşmesini yaşıyoruz. “Yeni Dünya Düzeni”nin en iğrenç yüzünün şiddet
yoluyla dayatılması biçimini alan küreselleşmeyi yaşıyoruz.
Afganistan’a yapılan müdahalenin sonuçları ve bunca
yıl sonra korkunun daha öncesine nazaran daha fazla yaygın olması hakkında
gerçekten ne hissediyoruz? Çeşitli bahanelerle, yalanlarla Irak’a müdahale
yapıldıktan bunca yıl sonra, Irak’ın bağımsızlığı hala daha çiğnenmeye devam
ederken biz ne hissediyoruz?
Libya’ya, Mısır’a müdahalelerde bulunup,
kendilerinin eski işbirlikçileri olan otoriter liderleri uzaklaştırarak,
onların yerine kendilerine hizmet eden yeni kuklaları getirmeleri ve tek
yaptıklarının bu ülkeleri iç savaşa ve yıkıma sürüklemek olduğunu gördüğümüzde
neler hissediyoruz?
Kıbrıs’ta 38 yıldır süren Türkiye’nin işgaline
gözlerini kapatmaları, Kıbrıslıtürklerin yerine yerleşimcilerin taşınmasını
görmezden gelmeleri ve binlerce Kıbrıslırumun kendi topraklarından sürülmüş
olmalarını onların unutmaları karşısında biz neler hissediyoruz?
Gerçekten şimdi sıra kimde? Suriye’de mi? Ardından
İran’da mı? Ya daha sonra? Acaba son zamanlarda kimilerinin iştahını açan
denizaltı doğal zenginliklerinin bulunmasıyla küçük Kıbrıs’ımızda mı? Hâlbuki
Kıbrıs tüm bölge için bir barış köprüsü olabilir ve üçlü buluşmalarımızın
hedefi de bunun gerçekleşmesine yardımcı olmaktır.
Biz iyinin küreselleşmesi için mücadele ediyoruz.
Halklar arasında işbirliği ve dayanışmanın küreselleşmesi için mücadele
ediyoruz. Küresel silahsızlanma, nükleer silahlardan arınma için mücadele
ediyoruz. Dünyada Adalet ve Barış için mücadele ediyoruz. Faşizme ve
Neonazilere karşı, cehalete karşı, apolitikleştirmeye ve insanların manevi
güçlerinin hapsedilmesini karşı mücadele ediyoruz. Bunun için bir kez daha
haykırıyoruz: karanlığa, insanın maneviyatının zayıflatılması çabasına, faşizme
geçit yok!
Mücadelemiz ortak ve haklı! Yaşasın
Barış!
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου