31/10/12

Erdoğan’ın beyanları hakkında ΑΚΕL Merkez Komitesi Basın Sözcüsü Yorgos Lukaidis’in açıklaması


Türk Başbakan dünkü açıklamalarda, Türkiye’nin AB’ye giriş müzakerelerinde siyasi saiklerden kaynaklanan tıkanıklığın olduğunu ve ülkesinin bölgede barış ve işbirliğinden yana bir politika izlediğini söyledi.

Sayın Erdoğan’ın açıklamaları tahrik edici ve kabul edilemezdir, çünkü gerçeği bir kez daha tersine çevirmeye çalışmaktadır.

Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde yaşanan çıkmazın tek sorumlusu Ankara’nın kendisidir. Ankara gerek AB müktesebatına, gerekse Avrupa Konseyi’nin kararlarına uymamakta; kibirli bir tutum ortaya koyarak, AB üyesi devletleri tanınmayı reddetmekte, Avrupa Konseyi Başkanlığı gibi Avrupa kurumlarını kuşkuyla görmekte ve sabote etmektedir.

Türkiye’nin, AB üyesi bir ülkede işgalini sürdürürken ve tamamen uzlaşmaz bir tutum ortaya koyarak Kıbrıs sorununa ilişkin müzakereleri çıkmaza sürüklerken, bölgede barış ve işbirliğine katkıda bulunduğunu iddia etmesi büyük bir çelişkidir.

 

31.10.2012

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 31 Ekim 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi Bakanlar Kurulu’nun dünkü toplantısı sırasında Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde doğal gaz ve petrol aramaları için yeni izinlerin verilmesi. Gazeteye göre, Bakanlar Kurulu biri Rus ortaklığında Fransız “TOTAL” şirketine iki parselde, biri Kore şirketi Ko Gas ile ortaklık halindeki İtalyan “ENİ” şirketine de iki parselde doğal gaz ve petrol arama izni verdi. Şimdi bu şirketlerle müzakerelere başlanacak. Bu süreçte Kıbrıs için önemli olan olgu bu şirketlerden anlaşma imzalama karşılığında alınacak para olacak. Bakanlar Kurulu dün bu izinleri vermek için konuyu gündeme aldığında Danışma Komitesi ile Fransız Beicyp şirketinin raporlarını temel aldı. Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın Fransa ve İtalya Cumhurbaşkanları ile kısa bir süre önce yaptığı görüşmelerin de alınan bu kararlarla bağlantılı olduğu görülüyor.  Bu arada izin verilen dört parselin Türkiye’nin direk talepte bulunmadığı parseller olduğu da dikkat çekti. Ticaret Bakanı Neoklis Silikyotis dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada somut olarak bu dört parsele ilişkin izin verilmesinin arkasındaki düşünceyi açıklarken ulusal güvenlik, teknik ve ekonomik olanaklar, çalışmanın yaşama geçirilme yöntemi, ekonomik uygunluk ve daha önce üstlenilen çalışmalarda şirketlerin ortaya koydukları performans olarak belirlenen kriterlere uygunluğa vurgu yaptı. Bunun yanı sıra 12. parseldeki gazın değerlendirilmeye başlanması durumunda bu dört parselin daha uygun koşullar yaratacağı da belirtiliyor. Bu izinle Kıbrıs hükümeti yeraltı kaynaklarının kullanımında Avrupa yönelimine ağırlık verdiğini de ortaya koydu. Bu izinlerin verilmesinin ardından şimdi geri kalan dokuz parsele yönelik başvurulara ilişkin izin süreci başlıyor. Şimdi bu parseller için başvuruda bulunan şirketlere başvurularını teyit etmeleri için altı günlük bir süre tanınacak ve altı aylık bir süre içerisinde bu başvurular da karara bağlanacak.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Devlet kamu hizmetleri sunma amacıyla kiraladığı binalara ödediği kira miktarında %25’lik bir düşüş istiyor. Kira azaltması %8’den başlayacak. Bazı durumlarda kiralar dondurulacak. Ekonominin içinde bulunduğu bu kritik koşullarda, metre karesine devletin 17 avro kira ödediği yerlerin olması bir savurganlık olarak görülüyor. Devlet şimdi kiraladığı mülklerin sahipleriyle geçen Aralık ayından itibaren müzakere yapmaya başladı. Bazı binalar için taraflar arasında anlaşma sağlanmış durumda. Devletin kira karşılığı kullandığı binalara yılda ödediği miktar 30-35 milyon avroya ulaşıyor.

POLİTİS gazetesinin de bugünkü ana haberi Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde yeni araştırma izinlerinin verilmesi kararı. Gazetenin manşeti ise şöyle: “Fransızlar, Ruslar, İtalyanlar ve Korelilerle dört parsel için müzakereler başlıyor.”

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Hükümet dün taşınmaz malların vergilendirilmesine ilişkin bir yasa tasarısını acil olarak görüşülmesi için Meclis’e sundu. Ancak Meclis daha önce Troyka ile bütünsel bir anlaşma paketi getirilmeden hiçbir tasarıyı onaylamayacağını duyurmuştu. Hükümet yasada yapılacak değişiklikle 2012 yılı içerisinde devletin vergiden sağlanan gelirlerini 29 milyon avro arttırmayı hedefliyor. Meclis’e sunulan yasa tasarısına göre, değeri 40 bin avronun üzerindeki taşınmaz malların sahipleri 1980 fiyatlarıyla vergi ödeyecek. Bu uygulamadan 70 bin taşınmaz mal sahibinin etkilenmesi bekleniyor. Bu alanda uygulamaya konacak yeni vergiler şöyle olacak:

-       Değeri 40 bin avroya kadar olan taşınmaz mallar vergiden muaf tutulacak.

-       Değeri 40 bin ile 120 bin avro arası olanlar binde üç,

-       Değeri 120 ile 170 bin avro arasında olanlar binde dört, 170 bin ile 300 bin avro arasında olanlar binde dokuz,

-        300 bin ile 500 bin avro arasında olanlar binde on,

-        500 bin ile 800 bin avro arasında olanlar binde on bir ve

-       800 binin üzerinde da binde on iki oranında vergilendirilecek.
 

Cumhurbaşkanı adayı Stavros Malas dün mal varlığını kamuoyuna açıkladı. Malas hem kendisinin, hem de eşinin mal varlığını adaylık resmi internet sitesinden duyurdu. Malas’ın açıklamasına göre, Helenik Bank’ta 15,471 avroluk bir hesabı var. Buna karşı konut kredisi olarak çeşitli bankalardan aldığı toplam borcu 449, 561 avro. Bu arada 1980 fiyatlarıyla değeri 46,130 avro olan bir taşınmaz mala da sahip.

DİSİ ile Birleşik Rusya Partisi arasında gelecek hafta bir işbirliği anlaşması imzalanacak. Bu konuda DİSİ Başkanı Nikos Anastasiadis ile Rusya’da hükümette olan bu partinin Yüksek Konseyi Başkanı Boris Grizlof arasında bir anlaşmaya varıldı. DİSİ Rusya’daki hükümet partisi ile işbirliği anlaşması imzalayan ikinci parti olacak. Daha önce de DİKO bu parti ile bir işbirliği anlaşması imzalamıştı.

ALİTYA gazetesinin bugünkü ana haberi “Bakanlar Kurulu: TOTAL ile ENİ’ye dört parsel. En popüler olan ve aidiyetleri konusunda şüphe belirtilmeyen 2, 3, 4 ve 9 numaralı parseller verildi. Müzakereler 2013 yılı içinde tamamlanacak” başlığı altında Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde doğal gaz aranması için verilen ikinci izinler.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Troyka’nın ileri sürdüğü önemli konulardaki taleplere olumlu yanıt vermesi için Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın Maliye Bakanı’na yeşil ışık yaktığı belirtiliyor. Konu dün Kıbrıs Merkez Bankası Başkanı Panikos Dimitriadis’in de katıldığı Kıbrıs müzakere heyetinde ele alındı. Maliye Bakanlığı kaynaklarına göre, müzakerelerde sona doğru yaklaşılıyor ve konuyla ilgili siyasi kararın alınması gerekiyor. Bu arada Maliye Bakanı Troyka heyetinin gelecek hafta içerisinde adaya geleceği konusunda umutlu olduğunu söyledi.

Kamu Çalışanları Sendikası Genel Sekreteri Glafkos Hacıpetru Maliye Bakanı Vasos Şarli’nin daha öncesinde üst düzey yöneticisi olduğu bankanın aldığı kararlarda, şimdi de çalışanların maaşlarının aşağı çekilmesinde rol oynadığını söyledi. Hacıpetru bu arada bankaların yeniden sermayelendirilmeleri için ne kadar paraya ihtiyaç duyulacağının ve borçların ne kadar sürdürülebilir olacağının belirsiz olduğuna da dikkat çekti ve gelecek konusunda endişe ifade etti.


HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi Troyka’nın müzakereler için adaya gelecek olması. Gazeteye göre, Troyka ile müzakerelerde son düzlüğe giriliyor. Elde edilen bilgilere göre, Troyka heyeti Pazartesi günü adaya geliyor. Troyka ile müzakerelerde temel olarak, çeşitli önlemlerin getireceği gelir ve bankaların yeniden sermayelendirilmeleri konuları ele alınacak. Kıbrıs müzakere heyeti dün Merkez Bankası Başkanı Panikos Dimitriadis’in de katılımı ile Cumhurbaşkanı Hristofyas başkanlığında bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda Troyka ile devam eden müzakere süreci ele alındı ve Troyka’nın Pazartesi günü adaya gelmesi öncesi izlenecek strateji belirlendi. Elde edilen bilgilere göre, Troyka Kıbrıs’ın memorandumu uzatma talebini kabul etti. Ancak gelir getirici bazı vergilendirme önlemlerinin sonuçları hakkında şüphe belirtirken 975 milyon avroluk tasarrufta ısrar ediyor. Bankaların yeniden sermayelendirilmelerinde gerekli olacak meblağ ile ortaya çıkacak borcun sürdürülebilir olması da dikenli bir konuyu teşkil ediyor. Kooperatiflerle ilgili olarak Troyka’nın sadece Merkez Bankası’nın denetiminin olması konusundaki uç tezi terk ettiği ve Hollanda modeline yaklaştığı da alınan haberler arasında.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Muhalefet partilerinden bazılarının Tıp Fakültesi’nin açılmasına ilişkin bütçeyi engellemesi sert tepkilere neden oldu. Bu milletvekilleri devletin kaynaklarının zor dönemde dikkatli kullanımını ve tasarruf önlemelerini ileri sürerek bu bütçeye karşı oy kullanmışlardı. Bu arada bu bütçeye olumsuz oy veren bir DİSİ milletvekilinin özel bir üniversite ile ailevi bağları olduğu da ortaya çıktı.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Moskova’dan Kıbrıs sorununa ilkeler temelinde çözüm bulma uğraşılarına destek sözü aldı. AKEL’den yapılan bir açıklamaya göre, Kiprianu iki günlük Moskova ziyareti sırasında Duma Başkanı Sergey Nariskin ile de görüştü. Dostça bir ortamda gerçekleştirilen bu görüşmede Kıbrıs ile Rusya’nın ortak ilgi alanlarına ilişkin konular ele alındı. Uluslararası durum ve Suriye’de yaşanan gelişmeler de değerlendirildi. Suriye’deki soruna dış müdahaleler olmaksızın çözüm bulunması gerektiği görüşü vurgulandı.

Lefkoşa Belediyesi 120 işçiyi işten çıkarmayı planlıyor. Bazı memurların da işten çıkarılması planlandı ancak bu kişilere ödenecek tazminat için yeterli bütçe olmadığından bundan vazgeçildi. Bu arada 120 değil, 60 işçinin işten çıkarılmasına onay verme eğiliminde olan sendikalar bu işçilerin işten çıkarılması durumunda belediyenin dıştan hizmet satın alımına gitmeyeceği konusunda güvence istediler. 60 kişinin işten çıkarılması durumunda da ödenecek olan tazminat toplam olarak 2,4 milyon avroya ulaşacak.

“Hükümeti yerenler krizin bedelini çalışanların sırtına yüklemek istiyorlar”


30/10/2012

AKEL Merkez Komitesi Polit Büro üyesi Yannakis Kolokasidis hükümeti ekonomiye ilişkin önlem almadığı iddiasıyla yerenlerin tek derdinin ekonomik krizin bedelini emekçilerin sırtına yüklemek olduğunu belirtti. Kolokasidis servetin ve büyük kârların vergilendirilmesi için hükümet tarafından Meclis’e sunulan yasa önerilerini reddedenlerin de aynı siyasi çevreler olduğuna işaret etti. 

Kıbrıs bankalarının Yunanistan ekonomisine yaptıkları yatırımlar nedeniyle dev boyutlarda zarara uğradıklarını söyleyen Kolokasidis “Bu dev zararın sebebi nedir? Bir yandan banka sermayesinin çabuk ve kolay kâr etme hırsıyla hareket etmesi, diğer yandan Merkez Bankası’nın o zamanki yöneticisi tarafından gerekli denetimin yapılmamasıdır” dedi. Bankaların uğradıkları zarar nedeniyle hükümetin AB Mekanizması’na başvurmaktan başka seçeneği olmadığını belirten AKEL Polit Büro üyesi Yannakis Kolokasidis, halkın siyasi güçleri değerlendirirken, söylenen büyük laflara, sonu gelmeyen yergilere değil, pratikte kimin çalışanların çıkarlarını savunduğuna baktığını ifade etti. Dünya çapında belki de ilk kez olarak, hükümetin AB Mekanizması’na başvururken, siyasal partilerle ve sosyal ortaklarla görüşerek karşı öneriler paketini hazırladığını ve bunda amacın halkın temel sosyal kazanımlarının korunması olduğunu belirtti.

30/10/12

Τραπέζι διαπραγματεύσεων και διαδικασία διαπραγματεύσεων: Τι λείπει;

Μουράτ Κανατλί
Μέλος Εκτελεστικής Επιτροπής Κόμματος Νέα Κύπρος (YKP)
30 Οκτωβρίου 2012

Οι διακοινοτικές διαπραγματεύσεις οι οποίες άρχισαν το 1968 συνεχίζονται.

Στην παρούσα φάση σήμερα, πολλοί κύκλοι τονίζουν ότι οι διαπραγματεύσεις έχουν σταματήσει ή έχουν μπλοκαριστεί. Τέτοιες παλινδρομήσεις έχουν βιωθεί και στο παρελθόν και στη συνέχεια η διαπραγματευτική διαδικασία ξεκίνησε ξανά.

Τεχνικά, από το 2004 αντιμετωπίζονται αδιέξοδα όσον αφορά τις διαπραγματεύσεις. Ειδικά κατά τη διάρκεια των διαπραγματεύσεων μεταξύ Χριστόφια και Ταλάτ, δόθηκε η εντύπωση ότι οι διαπραγματεύσεις θα οδηγούσαν κάπου, μέσα από ορισμένες μεθοδολογικές αλλαγές, όμως αυτό δεν αποδείχτηκε να ήταν δυνατόν. Η εκλογή του Έρογλου είναι μια φανερή ένδειξη του αδιεξόδου που αντιμετωπίζει σήμερα η διαδικασία των διαπραγματεύσεων.

Ξεκινώντας με αυτό που είναι ήδη γνωστό, ο κύριος λόγος για το αδιέξοδο είναι η Τουρκία, που δεν έχει καμία πρόθεση διαπραγμάτευσης. Δεδομένου ότι η Τουρκία σπρώχνει πιο χαμηλά στην ημερήσια διάταξή της το θέμα της ένταξης της στην Ευρωπαϊκή Ένωση, παρεμποδίζει την προώθηση της διαπραγματευτικής διαδικασίας κατηγορώντας τα άλλα μέρη και υποστηρίζοντας ότι έχει εκπληρώσει όλες τις υποχρεώσεις της.

Είναι επίσης γεγονός ότι ορισμένα Ελληνοκυπριακά πολιτικά κόμματα παίζουν αρνητικό ρόλο στην εξέλιξη των διαπραγματεύσεων υποστηρίζοντας τη δυνατότητα μιας «καλύτερης λύσης». Οι καταστροφικές συνέπειες από το πέρασμα του χρόνου στο βόρειο μέρος της Κύπρου δεν έχουν γίνει πλήρως αντιληπτές. Οι μακροχρόνιες καταγγελίες μας σχετικά με τη μεταβαλλόμενη δημογραφική δομή έγιναν αντιληπτές πολύ αργά και αντί να κάνουν ότι είναι απαραίτητο, απλά συμμετείχαν μαζί μας στις διαμαρτυρίες. Η χειραγώγηση της συζήτησης σχετικά με τη δημογραφική δομή από Ελληνοκυπριακές μη-προοδευτικές ομάδες της άκρας δεξιάς και η έλλειψη ολοκληρωμένης πολιτικής αποτελούν επίσης προβλήματα.
 
Ένα συγκεκριμένο παράδειγμα είναι η «απογραφή πληθυσμού» που έγινε στο βόρειο μέρος της Κύπρου – οι εκκλήσεις μας έγιναν δεκτές με συμπάθεια αλλά δεν λήφθηκαν τα αναγκαία μέτρα για πρακτικά αποτελέσματα.
 
Η Τουρκική Δημοκρατία είναι υπεύθυνη για τις αλλαγές στη δημογραφική δομή και αυτό είναι ένα έγκλημα πολέμου. Οι πρωτοβουλίες ενάντια στα εγκλήματα πολέμου υποτίθεται ότι πρέπει να λαμβάνονται από τις κυβερνήσεις, όχι από άτομα, πολιτικά κόμματα ή οργανώσεις. Η Κυπριακή Δημοκρατία φέρει επίσης ένα βαθμό ευθύνης, εφόσον δεν έχει πάρει σε διεθνή δικαστήρια ή δομές το ζήτημα της διαδικασίας εποικισμού που έχει αρχίσει από το 1975 και συνεχίζεται κατά στάδια. Είναι προβληματικό το γεγονός ότι δεν υπάρχουν πρακτικά ή συγκεκριμένα μέτρα που λαμβάνονται για να επιβραδυνθεί ή να σταματήσει η διαδικασία εποικισμού, όμως κατηγορούνται οι έποικοι. Ένας πολιτικός λόγος που στοχεύει μόνο στους εποίκους, απλά θα αυξήσει το ρατσισμό και θα δημιουργήσει περισσότερα προβλήματα αντί να επιλύσει τα υπάρχοντα.

Τα στάδια της διαδικασίας εποικισμού προχωρούν γρήγορα. Εύκολα μπορεί να λεχθεί ότι η δημογραφική δομή είναι υπό τον πλήρη έλεγχο της Τουρκίας. Επί του παρόντος, βρίσκεται σε εξέλιξη η διαδικασία της ανάληψης των δημόσιων υπηρεσιών από τα κεφάλαια της Τουρκικής Δημοκρατίας. Παρατηρώντας τις εξελίξεις στον τομέα των κατασκευών τα τελευταία 10 χρόνια, μπορεί επίσης να εντοπιστεί ο ουσιώδης έλεγχος της Τουρκίας στο θέμα των περιουσιών. Τα τουρκικά πανεπιστήμια και εκπαιδευτικά ιδρύματα εξαπλώνονται στο βόρειο μέρος της Κύπρου. Όλα τα μεγάλα ξενοδοχεία βρίσκονται υπό τον έλεγχο των τουρκικών καπιταλιστικών ομίλων. Αυτές οι μέθοδοι συνεχίζονται ραγδαία. Πρόσφατα το αεροδρόμιο Ercan (Τύμπου) έχει επίσης μεταφερθεί στο τουρκικό κεφάλαιο. Οι διαδικασίες ιδιωτικοποίησης του ηλεκτρισμού και της τηλεφωνίας προχωρούν γρήγορα. Είναι επίσης σαφές ότι η Μόρφου έχει καθοριστεί από την Τουρκία ως νέος στόχος για επενδύσεις. Οι πληροφορίες για έργα, όπως η κατασκευή δρόμων, τουριστικών περιοχών και λιμανιών, γνωστοποιούνται στο κοινό. Ως εκ τούτου, περιορίζοντας το ζήτημα του εποικισμού στην αλλαγή της δημογραφικής δομής και περιορίζοντας το θέμα της δημογραφικής δομής σε αυτό των εποίκων στο νησί διαστρεβλώνει την όλη εικόνα.

Λαμβάνοντας υπόψη τις συνθήκες αυτές, χρειαζόμαστε μια γρήγορη διαδικασία που θα οδηγήσει σε λύση.

Ωστόσο, η διαδικασία των διαπραγματεύσεων και το τραπέζι των διαπραγματεύσεων είναι προβληματικά. Οι επιτροπές διαπραγμάτευσης αποτελούνται από άνδρες πάνω από μια ορισμένη ηλικία. Η απουσία των γυναικών και των νέων είναι μια σημαντική ανεπάρκεια στη διαδικασία.

Η κοινωνία των πολιτών έχει αποκλειστεί από τη διαδικασία των διαπραγματεύσεων, όπως αντανακλάται και στην τελευταία έκθεση του Γενικού Γραμματέα του ΟΗΕ.

Είναι φυσιολογικό ορισμένα μέρη της διαπραγματευτικής διαδικασίας να κρατηθούν εμπιστευτικά, αλλά η μυστικότητα που περιβάλλει το σύνολο των διαδικασιών δεν μπορεί να γίνει αποδεκτή. Αυτό οδηγεί σε σοβαρές χειραγωγήσεις. Μερική διαφάνεια θα πρέπει τουλάχιστον να επιδεικνύεται για να αποφευχθεί η χειραγώγηση. Θα πρέπει να θεσπιστούν κοινά πρακτορεία ειδήσεων, οι σημειώσεις από τις συναντήσεις θα πρέπει να μοιράζονται στις κοινότητες και οι Κύπριοι θα πρέπει να συμμετέχουν στη διαδικασία με το να ενημερώνονται. Αυτή η διαδικασία διαπραγμάτευσης που δεν εποπτεύεται, δεν είναι διαφανής και είναι ανοικτή στη συμμετοχή μόνο ανδρών μιας συγκεκριμένης γενιάς, θα πρέπει να είναι ανοικτή στην Κυπριακή κοινότητα, ιδιαίτερα στις γυναίκες και τους νέους.

Πρέπει να λαμβάνονται υπόψη άλλες εμπειρίες από τον κόσμο σχετικά με τη διαδικασία των διαπραγματεύσεων και τα επακόλουθά της. Η Βόρεια Ιρλανδία παρέχει μια βάση πάνω στην οποία μπορούμε να εργαστούμε.

Για ένα τέτοιο μοντέλο, μια συμφωνία-πλαίσιο που καλύπτει τα θέματα που έχουν ήδη συμφωνηθεί μπορεί να είναι μια καλή αρχή. Επιπλέον, τα αδιέξοδα μπορεί να επιλυθούν υπό την προϋπόθεση ότι αυτή η συμφωνία-πλαίσιο προβλέπει τη σύσταση εκτελεστικού σώματος το οποίο θα ασχολείται με θέματα σύμφωνα με ένα συμφωνημένο χρονοδιάγραμμα. Η διαδικασία αυτή θα πρέπει να υποστηριχθεί και να ενισχυθεί με μέτρα οικοδόμησης εμπιστοσύνης, όπως η αποχώρηση στρατευμάτων, η μερική αποστρατιωτικοποίηση, η επιστροφή των Βαρωσίων και της Μόρφου και να επιτραπεί η επανεγκατάσταση στις πόλεις αυτές.

Θα πρέπει να ληφθούν μέτρα κατά την κατάρτιση αυτού το εκτελεστικού σώματος που θα επιτρέψουν στη φωνή των γυναικών και των νέων, που έχουν απαράδεκτα και αδικαιολόγητα αποκλειστεί από τη διαδικασία των διαπραγματεύσεων, να ακουστεί στο τραπέζι των διαπραγματεύσεων. Αυτή η συμπερίληψη θα επιτρέψει τη διαμόρφωση της μελλοντικής λύσης μαζί με τις εμπειρίες των γυναικών και των νέων, καθώς επίσης θα προσθέσει δυναμισμό στη διαδικασία των διαπραγματεύσεων.

Η ώρα για λύση είναι τώρα, πρέπει να κάνουμε ένα βήμα μπροστά αλλιώς αύριο θα είναι πολύ αργά!

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 30 Ekim 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi Kıbrıs’ın Troyka ile müzakere süreci. Gazeteye göre, Eurogrup’un 12 Kasım toplantısına 15 günden az bir süre kalmış olmasına rağmen, Kıbrıs’ın imzalayacağı memorandum konusunda durum tehlikeli bir biçimde puslu olmaya devam ediyor. Troyka ile müzakereler hakkında alınan haberlere göre, temel konularda iki taraf arasındaki mesafe oldukça büyük. Ayrıca Uluslararası Para Fonu’nun temsilcisi bankaların yeniden sermayelendirilmeleri için gerekli meblağın büyüklüğü konusunu da gündeme getirdi. Bankalarla ilgili araştırma yapan Amerikan şirketi Pimco’dan bir ara rapor istenmesi talebinde bulundu. Ancak içeriği güvenilir böylesi bir raporun hazırlanması konusunda Amerikalıların tereddütleri var. Troyka ile müzakerelerde Hayat Pahalığı Ödeneği, emeklik sistemi, sosyal yardımlarda değişikliklerin ve konulan vergilerin en kadar sonuç verici olacağı konuları Troyka ile müzakerelerde öne çıkacak diğer dikenli konuları teşkil ediyor. Troyka heyetinin bu konularda oldukça sert bir yaklaşım içinde olduğu ifade ediliyor. Bu arada Troyka kooperatifçilik alanında uygulanmak istenen Hollanda modeliyle ilgili olarak daha fazla bilgi talebinde bulundu. Gelinen noktada Kıbrıs’ın 12 Kasım Eurogrup toplantısına yetişip yetişemeyeceği konusunda tablo net değil. Ancak memorandumun imzalanıp kredi için koşulların oluşmaması halinde Aralık ayı maaşları ve emekli maaşları dâhil devletin bu dönemde gereksinimlerini nasıl karşılayacağı esas soruyu teşkil ediyor.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Cumhurbaşkanı adayı Yorgos Lillikas Kıbrıs-Rusya ilişkilerinin özünün dostluk ilişkilerinden stratejik ortaklık ilişkilerine dönüştürülmesi önerisinde bulundu. Lillikas geçen hafta bulunduğu Moskova’da bu konudaki önerisini gündeme getirdi. Lillikas’a göre, şimdi iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme zamanı ve Kıbrıs’ı özel konuma sahip dost bir ülke olarak gören Rusya’da bu yönde görüşler var. Rus hükümeti, Meclis’i ve iş dünyası hem ekonomik, hem de siyasi düzeyde Kıbrıs’la ilişkilerini geliştirme arzusunu taşıyor. Yorgos Lillikas bu arada Rusya ziyareti sırasında Kıbrıs sorunu ve bu sorunun çözümsüz olarak kalmasında Türkiye’nin uzlaşmazlığı ve yayılmacı politikalarıyla ilgili görüşlerini dile getirdiğini de belirtti. Doğal gaz ve Troyka ile müzakerelere ilişkin olarak ise, doğal gaz konusunda hisse senedi çıkarılması ve 12. parselden gelecek gelirlerin derhal kullanılması görüşüne Rusya tarafından büyük ilgi gösterildiğini ifade etti. Hükümete de bu konu üzerinde çalışma yapması ve Troyka ile müzakere masasına bunu da getirmesi çağrısında bulundu. Lillikas, Kıbrıs bankalarının yeniden sermayelendirilmeleri konusuna Rusya’nın büyük ilgi duyduğunu da belirtti.

POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi ömür boyu hapse mahkûm Alkapon lakaplı Andonis Prokopiyu Kittas’ın verdiği bilgiler sonrası Başsavcı’ya karşı suikast girişiminde bunacak üç kişinin polis tarafından yakalanması. Gazeteye göre, Başsavcı’yı ve Hapishaneler Müdür Yardımcısını hedef alacak olan saldırılar hakkında verdiği bilgilerle yeniden gündeme gelen Alkapon bu arada polise de bir başarıya imza atma olanağını sağlamış oldu. Planlanmış bir suç eyleminin Alkapon tarafından bilinmesi ve verdiği bilgilerle polisi seferber etmesi ilk kez yaşanmıyor. Alkapon bunun da karşılığını istiyor. Polis bu olayda Başsavcı’nın ve Hapishaneler Müdür Yardımcısı’nın hayatının kurtarıldığı değerlendirmesini yapıyor. Bu olayda cinayet işgal bölgesinden getirilen bir tanksavar LOW silahı ile işlenecekti. Bu olayda beyin olarak görülen Andreas Onifriyu dün çıkarıldığı mahkemede konuştu ve Alkapon’a yönelik suçlamalarda bulundu. Kısa bir süre önce Alkapon’un Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın torununu kaçırma planı yaptığı yönünde polise bilgi verdiğini açıkladı.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Maaşlarında indirime gidilen ve ödenekleri tıraşlanan Laiki Bankası personeli bankanın bugünkü duruma düşmesinde kendilerinin sorumluluk sırasında en son sırada oldukları görüşünde. Sendikalarının çağrısı üzerine banka çalışanları bugün tüm ada çapında toplantılar yapacaklar ve banka yönetiminin maaşlarını düşürme kararını protesto edecekler. Bu arada banka çalışanları maaşlarında indirim kararının sendika ile anlaşmaya varılarak uygulanmaya konmadığını belirtirken, banka yönetimi ise başka seçeneğin olmadığı görüşünde. Banka yönetimi devletin kendilerine verdiği 1,8 milyar avroluk kredinin koşullarına uyum çerçevesinde bu kararı aldıklarını ifade ediyor. Bu gelişme sonrası sendika yönetimi Laiki Bankası çalışanlarından grev de dâhil olmak üzere, aktif eylem yapma yetkisi istedi ve bu konu bugün gerçekleştirecek toplantılarda oylanacak.

Larnaka Belediyesi’nde uzun süreli hastalık izni alan 70 personel çalışanının hem Sosyal Sigortalar’dan, hem de belediyeden ödendikleri görüldü. Bu konudaki uygulama 2009 yılında başladı ve bu yılın ilk aylarına kadar devam etti. Belediyede tasarruf sağlamak amacıyla başlatılan araştırma sonucu ortaya çıkan bu durum sonrası bu kişilerin belediyeden aldıkları fazla paralar maşalarından kesilecek.

SİMERİNİ gazetesinin bugünkü ana haberi “ölüm listesi polisin elinde” başlığı altında polisin hafta sonunda cinayet işlemeye hazırlanan bir çeteyi yakalaması. Gazeteye göre, Merkez Hapishanesi’nde hazırlanan bu şeytanca planı polis ele geçirdi. Bu plana göre, saldırının hedefi Başsavcı Petros Kleridis ve Hapishaneler Müdür Yardımcısı Yorgos Trifonidis’di. Aynı planda, Cumhurbaşkanı’nın torunun kaçırılması da vardı. Polis Petros Kleridis’in adını açıklarken listede yer alan diğer hedef kişilerin isimlerini ise açıklamadı. Polis bu olayın beyni ve kışkırtıcısı olarak Andreas Onifriyu’yu görüyor. Bu olayın ilhamcısının Alkapon lakaplı Andonis Prokopiyu Kittas olduğunu söyleyen Onifriyu ise Kittas’ın Cumhurbaşkanı’nın torununun kaçırılmasını planladığını da ileri sürdü.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas Kayıplar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamasında, uluslararası toplumun etkisini kullanmasını ve 1974 kayıplarının bulunması için ortaya konulan uğraşılara gerekli katkıları yapması yönünde Türkiye’yi ikna etmesini istedi. Bu çerçevede Türk ordusunun dönemle ilgili arşivlerinin açılmasını da talep etti.

Merkez Bankası Başkanı Panikos Dimitriadis kendisinin yaptığı hiçbir açıklamada bankaları hedef almadığını söyledi. Dimitriadis buna karşı eleştirilerini bankacılara yöneltti ve bazılarının kendi sorumluluklarından kaçmak için, Merkez Bankası’nın kararlarını siyasi kaygılarla aldığını ileri sürdüklerine dikkat çekti. Dimitriadis bu arada Kıbrıs’ın Avrupa Destek Mekanizması’na özel koşullarda alınması için uğraş verildiği görüşünü de savundu.

HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi Kıbrıs’ın münhasır ekonomik alanında yeni izinlerin bugün verilecek olması. Gazeteye göre, Bakanlar Kurulu’nun bugünkü toplantısında Kıbrıs’ın münhasır ekonomik alanında dokuz parselde yeni arama izinlerine bugün yeşil ışık yakılması bekleniyor. Güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, Bakanlar Kurulu bugün konuyla ilgili olarak oluşturulan danışma komitesi tarafından bilgilendirilecek. Ticaret Bakanı’nın önerisini ele alacak. En çok ilginin 12. ve 9. parsellere olduğu belirtiliyor. İkinci tur izinler için ihaleye 11 Mayıs’ta çıkılmıştı. İlgi gösteren şirketler arasında Rusya’dan Gazprom ile Novatec ortaklığı, Malezya’dan Petrona, Fransa’dan Tota, Kore’den KOGAS , İtalya’dan ENİ, Amerika’dan ATP East Med Number 2 BV ve Marathon şirketleri de var.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Rusya’da gerçekleştirdiği temaslarında Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs sorununa çözüm bulma uğraşılarına tam destek ifade edildi. AKEL’den yapılan açıklamaya göre, Andros Kiprianu Moskova’da çeşitli parti liderleriyle bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmeleri sırasında Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri ve Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın adil, kalıcı ve işler bir çözüm için verdiği uğraşıları dile getirdi.

28 Ekim’in yıldönümü nedeniyle AKEL’in düzenlediği etkinlikte konuşan parti Merkez Komitesi ve Polit Büro üyesi Yannakis Kolakasidis günümüzde başını tekrardan kaldıran faşizme karşı direniş çağrısında bulundu.

29/10/12

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 29 Ekim 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi Troyka ile müzakere süreci. Gazeteye göre, Troyka heyeti daha adaya gelmeden Kıbrıs bir taraftan zamana, bir taraftan da Troyka’nın taleplerine karşı mücadele ediyor. Bu arada Eurogrup’un 12 Kasım’da gerçekleştireceği zirveye Kıbrıs’ın memorandumunun yetiştirilmesinin çok zor olduğu görülüyor. Bu güne kadarki veriler dikkate ela alındığında, Troyka’nın sert bir çizgi izlediği ve hem kamu ekonomisinde, hem de bankacılık alanında kendi kırmızıçizgilerini ortaya koyduğu görülüyor. Elde edilen bilgilere göre, Troyka’nın Hayat Pahalığı Ödeneği, emeklilik sistemi, emekli olma yaşı konularında çekinceleri var. Ayrıca Troyka kooperatiflerin denetim mekanizmasında Hollanda modelinin uygulanması konusunda da ikna olmuş değil. Bankacılık sektöründe yeniden sermayelendirme konusunda gereken meblağ konusunda da taraflar arasında görüş ayrılığı var. Bunların ötesinde, hükümetin giderlerden daha fazla kesintiye gitme yerine daha fazla vergi koyma yaklaşımını da Troyka reddediyor. Troyka yaşanan durgunluk nedeniyle vergilerden gelecek gelirlerin öngörülenden daha düşük olacağını düşünüyor. Bu arada muhalefet partileri hükümetin ödeme zorluğuna düşeceği yönünde uyarılarda bulunmaya başladılar. Hükümet Sözcüsü ise böylesi bir olasılığın olmadığını duyurdu. Bu süreçle ilgili olarak siyasi ortam çok gerilmiş durumda ve muhalefet 12 Kasım tarihine yetişilemeyeceği yönünde hükümete ağır eleştirilerde bulunuyor.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

DİSİ Başkan Vekili Averof Neofitu’nun 28 Ekim törenlerinde yaptığı konuşmaya Cumhurbaşkanı adayı Stavros Malas yanıt verdi. Averof Neofitu konuşmasında ulusal birlik hükümetinin gerekliliğine vurgulamış ve Kıbrıs’ın yeni bir politikaya, yeni bir sese ihtiyaç duyduğunu ifade etmişti. Kıbrıs’ın Avrupa’da güvenilir ve etkin bir yere sahip olmasını istediklerini belirten Neofitu Kıbrıs’ın gerçekçilikle ve kendi gücüne güvenerek yeniden müttefikler bulacağı görüşünü savunmuştu. Bunun şimdi başarılamaması durumunda daha sonra bunu düzeltecek fırsatın bulunamayacağı uyarısında bulunmuştu. Cumhurbaşkanı adayı Stavros Malas bu görüşlere yanıt verirken çağdaş toplumların karşı karşıya oldukları sorunların karmaşık sorunlar olduğunu ve ateşli konuşmalarla çözülemeyeceği söyledi. Malas birliğin öncelikle hedeflerde birlikle ve Troyka ile gerçekleştirecek zor müzakerelerde hükümete destek vererek sağlanacağına da dikkat çekti. Ulusal çıkarların mı kişisel ve partisel beklentilerin mi da her şeyin üstünde tutulduğunun bu süreçteki tavırlarda belli olacağını söyledi.
 

POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi “ödemelerin durdurulması söz konusu değil” başlığı altında ekonomideki gelişmeler. Gazeteye göre, İspanya’nın 12 Kasım Eurorup toplantısıyla ilişkisinin kesilmesi sonrası Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu 12 Kasım’ın ödemelerin durdurulması konusunda sınır olmadığını söyledi. Sözcü Kasım ayı sonunda devletin gerekli ödemeleri yapamamasının söz konusu olmadığını ifade ederken Troyka ile müzakerelerde bir sonuca ulaşılması için Troyka’nın da esneklik göstermesinin gerekli olduğuna dikkat çekti. Sözcü “Sadece Uluslararası Para Fonu ile değil, Troyka ile temastayız ve tartışma Kıbrıs’ın önerleri temelinde yapılıyor. Bizden izahatlar istiyorlar ve gereken izahatları veriyoruz. Yaptığımız çalışmalar temelinde Troyka’nın koyduğu kuralları, Kıbrıs ekonomisinin kendi özelliklerini ve gereksinimlerini, yıllardır birikmiş olan çarpıklıkları da dikkate alarak tezlerimizi gerekçelendiriyoruz” dedi. Stefanos Stefanu Troyka’nın adaya ne zaman geleceğinin ise henüz belli olmadığını, geliş tarihinin tele konferans aracılığı ile gerekleştirilen görüşmelerde sağlanacak ilerlemelere bağlı olarak belirleneceğini de söyledi. “Hedef Troyka’nın en kısa sürede adaya gelmesidir. Eğer onlar da iyi niyet ve esneklik gösterirlerse, bu randevu çok kısa bir sürede gerçekleşebilir ve müzakere bir sonuca varabilir” dedi. Çalışma Bakanı Sotirulla Haralambus da yaptığı bir açıklama ile Stefanos Stefanu’un açıklamasına destek verdi. Aynı doğrultuda konuşan AKEL Basın Sözcüsü ise 12 Kasım’a kadar memorandumun hazır olmasının olasılık dışı olmadığını vurguladı. Buna karşı DİSİ Başkan Vekili Averof Neofitu 12 Kasım treninin kaçırıldığını belirtti. DİKO Başkan Yardımcısı Nikolas Papadopulos ise Kıbrıs ekonomisinin desteklenmesi amacıyla Avrupa Birliği temsilcileri ile bir anlaşmaya varmada yaşanan gecikme nedeniyle duyduğu yoğun endişeyi dile getirdi. Zamanın ve paranın tükendiğini, kesin bir anlaşmanın henüz ortaya çıkmadığını da belirten Papadopulos “Eğer Kasım ayını da yitirirsek, Kıbrıs olarak yalnız mı gideceğimiz yoksa Yunanistan ya da İspanya ile paket halinde mi gideceğimiz ve bizim memorandumumuzun onaylanacağı konusunda kimse bize güvence veremez” dedi. Papadopulos Kıbrıs’ın yalnız başına gitmesi durumunda tüm dikkatin Kıbrıs üzerinde odaklanacağına ve Avrupa Birliği’nde Kıbrıs’a düşmanca yaklaşan ülkeler bulunduğuna da dikkat çekti. Papadopulos, Hükümet Sözcüsü’nün ödeme sorunu olmayacağı açıklamasına yanıt verirken de şimdiden pratik olarak ödeme zorluğu yaşandığını söyledi. “Başka Avrupa Birliği ülkelerinde devletin kamulaştırma paraları mahkeme yoluyla ve mal varlıklarına el konularak mı ödeniyor, bunu bilmiyorum” dedi.
 

ALİTYA gazetesinin bugünkü ana haberi “Meclis sinir krizinin eşiğinde” başlığı altında Troyka ile müzakereler. Gazeteye göre, siyasi partiler popülizm yapılamaması için Meclis çalışmalarının Aralık ayı ortasından Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar durdurma kararı aldılar. Ancak Troyka’nın adaya gelişi, 2013 yılı bütçesi ve vergi önlemleri nedeniyle bu konuda bir belirsizlik var. Hükümet bu konularda ve 2013 yılı bütçesiyle ilgili olarak Meclis’i karanlıkta bırakmış durumda. Bu nedenden dolayı da Meclis gerekli çalışma programını yaşama geçiremiyor.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Bankaların borç silme işlemeleriyle ilgili olarak partiler araştırma yapılmasını talep ediyorlar. Muhalefet partileri AKEL tarafından kontrol edilen şirketlerin de araştırılmasından yana. DİSİ Başkan Vekili Averof Neofitu “kritik bir andan geçmekteyiz ve kendi aramızda kavga etmemeliyiz. Ancak bu, kim olursa olsun, kimsenin sorumluluğunun silinmesi anlamına gelmiyor. Bankacılar, partiler, herkes tehlike altındaki ülkeyi kurtarmak için bileşmeli” dedi.

Cumhurbaşkanı adayı Nikos Anastasiadis ülkenin çıkarları temelinde politika yapacaklarını söyledi. Kolektif ve karşılıklı saygı temelinde, ideolojisinden bağımsız olarak her yurtsever Kıbrıslıyı değerlendirerek politika yapacağına vurgu yaptı.
 

HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi hükümet ile AKEL’in siyasi ve sosyal güçlere destek çağrısında bulunmaları. Gazeteye göre, AKEL ile hükümet bu süreçte önemli olan olgunun memorandumun içeriği ve Kıbrıs’ın uygulama durumunda kalacağı önlemler olduğunu vurgulayarak, Troyka ile müzakerelerde siyasi ve sosyal güçlere destek vermeleri çağrısında bulundular. AKEL “Kaçınılmaz bir biçimde acı verecek önlemleri içerecek olan memorandumun mümkün olduğunca dengeli olması ve ülkenin finans-kredi sistemi nedeniyle içine girdiği zorluklardan ve karşı karşıya kaldığı krizden hızla çıkmasına olanak sağlaması gerektiği” görüşünü savundu. Aynı anda hükümet ise Troyka’nın iyi niyet ve esneklik göstermesi durumunda görüşmelerin çok kısa sürede gerçekleşebileceğine ve olumlu bir sonuca ulaşılabileceğine dikkat çekti.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Cumhurbaşkanı adayı Stavros Malas kredi borçları silinen şirketlerin tümünün isimlerinin bankalar tarafından kamuoyuna verilmesinin şart olduğunu belirtti. Bu süreçte seçilmiş bazı şirketlerin adlarının kamuoyuna verilmesinin diyaloğa yardımcı olmayacağına da dikkat çeken Malas bu konuda tam açıklıktan yana tavır aldı

40 yıl aradan sonra Kıbrıs Tiyatro Kurumu kendi binasına sahip oldu. Kıbrıs Tiyatro Kurumu’nun binasının dün yapılan açılışında Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas bu binanın Kıbrıs’ta tiyatronun daha da gelişmesine yardımcı olacağını belirterek, Kıbrıs tiyatro ve kültür tarihinde yeni bir dönemin başladığını vurguladı.

25/10/12

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 26 Ekim 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi “Al-ver başladı” başlığı altında Troyka ile temaslar. Gazeteye göre Kıbrıs-Troyka müzakerelerinde derin sulara girildi, ancak henüz bir anlaşmaya varılacak mesafeye gelinmedi. Bu nedenden dolayı da Brüksel e Troyka’nın Lefkoşa’ya geleceği tarihi açıklayamıyor. Brüksel’den alınan bilgilere göre müzakere süreci ilerliyor ancak daha yapılması gereken işler var. Brüksel görüş birliği sağlanması gereken bazı önemli konuların henüz askıda olduğunu görüşünde.  Elde edilen bilgilere göre görüş ayrılıkları Troykanın ya da Kıbrıs önerileri temelinde değil olası bir memorandumun genel koşulları üzerinde ortaya çıktı. Bu bilgileri veren haber kaynağına göre süreçte kısa sürede ve özlü ilerlemeler de sağlanabilir ve müzakereleri başarı ile tamamlamak için Lefkoşa ile Troykanın müzakereleri de tüm açık konularda kesintisiz devam edecek. Bu arada bir Hükümet kaynağına göre Troyka için dönemeç noktası Hükümet paketinin içerdiği önlemlerin hedeflerinin başarılmasının güvence altına alınmasıdır.  Hem kesintilerde hem de gelir getirici önlemlerde kesin sonuç alınacağından emin olmak istiyorlar.  Bunun yanı sıra kredi sağlayıcılar Hükümetin emeklilik sistemin yaklaşımı konusunda ek izahat talep ediyor. Hayat Pahalığı Ödeneği konusunda ise somut öneri bekliyor.   

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Aleksandr Dovner New-York’taki temaslarını tamamlaması sonrası Kasım ayının ikinci yarısında bölgeye gelecek bölgemize geliyor. O güne kadar da bölgeye yapacağı ziyaretin hazırlıklarını ve uluslararası örgütün seçimler sonrası planlamalarını yapacak.  Bu dönemde Liza Bathym da New-York’ta kalacak.  İyi haber alan kaynaklara göre sekreterya düzeyinde New-York’ta düzenlenen toplantılarda bugüne kadarki müzakere süreci değerlendirildi.  Bu süreçte somut işler üretildiği ve bunların sürecin kazanımları olarak değerlendirmesi gerekliliği üzerinde duruldu. Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs ekibinin hazırladığı görüş birliklerini sunmanın bir amacı da bunu sağlamak. Bununla birlikte sekreteryada sürecin beklenen düzeye, yani Genel Sekretere uluslararası bir konferansın çağırmaya olanak sağlayacak düzeye ulaşılamamasından duyulan hayal kırıklığı da ifade edildi. Bu müzakere sürecinin sonuç vermese de teknik komiteler aracılığı ile korunması da karar altına alındı.  Aleksandr Dovner ile ekibi bu komiteler aracılığı ile bazı güven artırıcı önlemlerin ileri götürülebileceğine inanıyordu ancak bu başarılamadı.Teknik Komitelerde tartışmalar bu yönde ilerlemedi ve Türk tarafı buna engel koydu. Ancak bu durum daha fazla 2013 Şubat seçimleri sonrası ile meşgul olan Birleşmiş Milletleri etkilemeyecek.  Sekretryada Kıbrıs’taki siyasi durum da değerlendirildi.
 

POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi siyasi partilerle bankaların ilişkileri. Gazeteye göre daha önce PEO’nun ve şimdide AKEL’in kontrol ettiği Delta şirketinin bankalardaki borçlarının silindiğine ilişkin haberler siyasilerle bankaların ilişkilerini de gün ışığına çıkarıyor.  Elde edilen bilgilere göre bu alanda önümüzdeki 24 saat içerisinde yeni ifşaatlarda bulunulacak. Partiler ve parti yetkilerinin bu tür ilişkilerine yönelik açıklamalar yapılacak.  Bu arada partilerin hepsi de bu alanda araştırmaların yapılması ve her şeyin gün ışığına çıkarılmasından yana. Ancak burada sorun siyasi sistemin bu araştırmanın gerçek bir araştırma olmasını isteyip istemediğidir.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Merkez Bankası’nın Kıbrıs bankalarının son yıllardaki faaliyetleriyle ilgili olarak başlattığı araştırmanın 2013 yılının ilk ayları içinde tamamlanması bekleniyor.  Bu araştırmayı Troykanın da talebi sonrası bir Amerikan şirketi yapıyor.  Merkez Bankası’ndan bir kaynak daha önce bu araştırmanın bu yılın sonuna kadar tamamlanacağı açıklamalarına karşın bunun bir süre daha alacağını söyledi. Aynı kaynağa göre Merkez Bankası’nın hedefi Kıbrıs bankalarının Yunanistan’daki faaliyetlerini yan şirket faaliyeti olarak değerlendirmek. Bunun yanı sıra bankaların yeniden yapılandırmalarını, evlerini çeki düzene koymalarını ve yatırımlarını kısmalarını da hedefliyor.  Amerikan şirketinin yaptığı araştırmanın bir bölümü de Kıbrıs Bankası ile Laiki Bankası’nın verdiği kredilere ilişkin.  Kooperatiflerin durumu da bu araştırma dâhilinde.  Bu araştırmalar sonrası bankacılık sektörünün yeniden sermayelendirilmeleri için gerekli meblağ da belirlenecek.   

Nikolas Papadopulos’un destek vermemesine karşı DİKO’da partinin eski bakanları Nikos Anastasiadis’in adaylığından yana. Makis Keravnos, Antonis Mihalidis ve Vasilis Palmas Anastasiadis’i destekliyor. DİKO Başkan Marios Garoyan dün tüm eski DİKO’lu bakanlarla bir araya geldi ve partinin Anastasiadis’in adaylığının desteklenmesi yönünde yaptığı çalışmalara katkı koymalarını istedi. DİKO’dan yapılan açıklamaya göre eski bakanlar Anastasiadis’e destek verilmesi yönündeki parti kararına onay verdiler ve partinin seçim çalışmalarına katılmaya hazır olduklarını da ifade ettiler.  

Amerikalı düşünür Noam Çomski Avrupa Birliği’nin kemer sıkma politikalarına karşı. Çomskiye göre Avrupa Birliği’nin politikaları sonuçta Yunanistan’ı yıkıma uğratacak.  Bu politikaların ekonomiyi yeniden canlandırmadığı gibi borçları da silmeyeceğine dikkat çekti.


SİMERİNİ gazetesinin bugünkü ana haberi Moskova’da Rusya ile Kıbrıs ilişkileri ve işbirliği perspektifleriyle ilgili olarak düzenlenen yuvarlak masa toplantısı. Gazeteye göre Rusya parlamentosu Ekonomi Politikası,  Araştırma ve Müteşebbisçilik Komisyonu başkan yardımcı Mihail Gemelianof Kıbrıs hükümetinden bazı rezervlerin var olduğu parselleri Rusya’ya vermesini istedi ve böyle bir durumda Kıbrıs’ın Uluslararası Para Fonundan kredi kullanmaya ihtiyaç duymayacağını söyledi.  Böylesi bir durumda Kıbrıs’ın doğal gaz konusunda Rusya ile yapacağı işbirliği sonucu gerek duyduğu ekonomik olanaklara sahip olacağını belirtti. Cumhurbaşkanı adayı Yorgos Lillikas’ın ana konuşmacı olduğu yuvarlak masa toplantısında konuşan Merkez Sol parti milletvekil Mihail Gemelianof Rusya’nın yeterli ekonomik güce sahip olduğunu ifade edip 5–10 milyar vermemiz sorun değildir dedi.  Devamla da “ ancak Rusya’ya karşılık verecek bir politikayı özellikle enerji alanında görmek istiyoruz. Batıda bazıları yarışta Rus şirketlerini görmek istemediklerini söylüyorlar” dedi.  Rus kredisiyle ilgili olarak ise, bu konuda kararı Maliye Bakanın verdiğini ve sonra da bu kararın Duma’da onaylandığını belirtti. Rus kredisinin Uluslararası Para Fonu’nun verdiği kredi koşullarından daha olumlu koşullarda verildiğine de dikkat çekti. “Yunanistan örneğinde olduğu gibi buna karşı somut ekonomi politikaları dayatmıyoruz” dedi.  Batı’nın Yunanistan’a kredi verirken kamu yatırımlarında kalıcı azaltmaya gidilmesi talebinde bulunduklarını da belirten Mihail Gemelianof böylesi bir durumda ekonomik büyümenin nereden kaynaklanacağının belirsiz kaldığına dikkat ekti. Uluslararası Para Fonu’nun Yunanistan’a yönelik uyguladığı politikanın tek boyutlu olduğu görüşünü de savundu.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Dün akşamki AEL –Fenerbahçe maşında Kıbrıs devleti sınıfı çok iyi ile geçti.  Fenerbahçe taraftarlarını stada getiren otobüslere yapılan kimlik kontrollerinde iki yerleşik tespit edildi ve geri gönderildi. Bir Kıbrıslıtürk de hakkında daha önce var olan tutuklama kararı nedeniyle tutuklandı.


HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi DİSİ’nin iktidara gelmesi durumunda uygulayacağı politikalar. Gazeteye göre AKEL dün uyarıda bulunarak  DİSİ’nin iktidara gelmesi durumunda kurumları çökerteceği, Makkartici yöntemler uygulayacağı uyarısında bulundu.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Vatikan’da ziyaret eden  Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas Papa 16. Benedit ile yaptığı görüşmede Vatikan ve Papa’nın Kıbrıs’a yönelik dayanışması ve desteğinin yoğunlaştırılmasını talep etti. Hristofyas Vatikan’a yaptığı resmi ziyareti çerçevesinde Papa ile buluşmasının çok samimi olduğunu ve Papa'nın iki yıl önce Kıbrıs'a yaptığı ziyaretini andığını açıkladı. Yapılan resmi açıklamaya göre, Papa Kıbrıs sorununa ilgi gösterdi. Cumhurbaşkanı ise  “Papa’ya Kıbrıs sorununun durumu hakkında bilgi verdim, kendisi de Kıbrıs'ın kültürel ve dini mirasın imhasının devam edip etmediğini sorduğunda bizim bu konuda yaptıklarımız ve verdiğimiz mücadele üzerine bilgilendirdim” dedi. Ayrıca, Papa’nın bölgedeki durumu ve Orta Doğu’daki Hıristiyanlık için büyük ilgi gösterdiğini kaydetti. Hristofyas bu arada Türkiye’nin yasadşı nüfus taşımada Türkşye’nin rolünü, Kıbrıslıtürklerin ve Kıbrıs’ın Türkiye’den nüfus taşınmasını kınadıklarını ve işgale karşı tepki gösterdiklerini anlattı. Son olarak, Papa ile ekonomik kriz konusunu da konuştuklarını açıklayan Hristofyas, Vatikan’ın yoksulluk ve sosyal dışlanmaya karşı olduğunu ve sosyal adaleti desteklediğini ve Papa’ya olabildiğince krizin hesabının sıradan insanlar tarafından ödenmesinin az olması için çabada bulduklarını anlattığını belirtti.


21/10/12

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 22 Ekim 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi Troyka ile müzakerelerde yaşanan gecikme. Gazeteye göre bir biri ardına yaşanan gecikmeler sonucu Kıbrıs 12 Kasım’da toplanacak Eurogrup toplantısını kaçırabilir. Oysa Kıbrıs’ta devlet kasaları Kasım ayı sonrası tamamı ile boşalacak. Troyka’nın adaya geliş tarihi henüz netleşmedi. Elde edilen bilgilere göre Troyka Kıbrıs’tan bütünsel bir paket önerisi almadığı sürece randevu bağlamasının söz konusu olamayacağı konusunda uyarıda bulunmuş.  Kıbrıs ise bugüne kadar bu paketin sadece bir kısmını, kamu ekonomisi ile ilgili olan kısmına ilişkin önerilerini gönderdi. Pazılın tamamlanması için daha çok boşluk var ve Troyka yapısal değişiklikler, Hayat Pahalığı Ödeneği’nde değişlikler, Kooperatiflere ilişkin ve bankaların değerli kâğıtlarıyla ilgili önerileri bekliyor. Troyka, kooperatiflerin sermayelendirilmeleri için sadece Bankalarla ortak denetim mekanizmasını talep etmiyor, bunun yanı sıra bu alanda daha birçok değişiklik istiyor. Bu değişiklikler de kooperatiflerin bugünkü işleyiş çerçevelerini tamamı ile değiştirecektir. Oysa Kıbrıs’ta böyle bir düşünce yok.

Hükümet ile siyasi partiler özünde “ellerinizi kooperatiflerden çekiniz” düşüncesi ile hareket ediyorlar. Bu arada Troyka belirsiz içerikli vergilerle geliri de kabul etmiyor.  Bu tür önlemlerin somut getirsi hakkında öngörüde bulunulamayacağını ileri sürüyor.  Bunun yerine acil olarak sonuç verecek önlemler istiyor. Bu arada Troykanın teknokratları Kıbrıs Maliye Bakanlığı’na Kıbrıs’ın büyüme amaçlı olarak belirlediği 300 milyon avroluk paketten rahatsızlık duyduklarını da ilettiler.  Troyka’ya göre bundan böyle Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinde yeni hidro karbon arama izinlerinden sağlayacağı gelir dâhil elde edeceği gelirlerin tümünü borç ödemesinde kullanılmasını gerekiyor.  Troyka adına Kıbrıs ile müzakereleri yapacak heyet de Kıbrıs Maliye Bakanlığı ile temasa geçerek Kıbrıs’ın bütünsel öneri paketini almaları sonrası bunu incelemek için üç dört günlük bir süreye ihtiyaç duyacakları bilgisini verdi.  Bu inceme sonrası paketi müzakere edilebilir olarak görmeleri halinde de Kıbrıs’ gelmek için randevu bağlayacaklar. Bu arada Kıbrıs’ta paketin hazırlanmasında gecikmeler görülürken bu paket hazırlandıktan sonra daha tercüme edilecek ve Brüksel ile Waşington’a gönderilecek. Bu durumda da son günlerde kamuoyuna ortaya çıkan Troyka’nın bu hafta başında adaya geleceği haberleri gerçeği yansıtmıyor. Oysa Kıbrıs’ın ve Almanya gibi Avrupa Birliği’nin güçlü ülkelerinin hedefi Kıbrıs için gerekli kararın alınması için süreci 12 Kasım’a kadar tamamlamak. Burada alınacak kararın daha sonra üye devletlerin parlamentolarında onaylaması gerekiyor.  Kıbrıs’ın şimdiki pakete dâhil olmaması halinde yalnız kalacağı ve böylesi bir durumda da kabus yaşayacağı ifade ediliyor. Almanya, Hollanda, Slovakya ve Finlandiya gibi ülke parlamentolarının buna onay vermeme riski var.


POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi “Biz sorumlu değiliz. Başkaları sorumludur” başlığı altında Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın dün ekonomiyle ilgili olarak yaptığı açıklamalar. Gazeteye göre Limasol’da emeklilerle ilgili olarak düzenlenen etkinlikte konuşan Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas, DİSİ Avrupa Parlamenteri Yuannis Kasulidis’in Hükümet’in geçen Mayıs ayında gerekli önlemleri almış olsaydı bugünkü sorunların yaşanmayacağı eleştirisine yanıt verirken “ Hükümet geçen Mayıs ayında 180 milyon avroluk bir önlemler paketi üzerinde çalıştı ve Meclis’e bir yasa tasarısı sundu. Ancak Meclis çoğunluğu bunu reddetti. Böylece yeni bir çıkmaza girildi ve önlemler uygulanmadı” dedi.  Hükümetin şimdi hazırladığı önlemlerin bin avronun üzerinde gelirlerden katkı alınmasını öngördüğünü de ifade etti. Krize karşı herkesin ama özellikle de ellerinde belli zenginlikler birikenlerin bu kriz sürecinin aşılmasına katkı yapması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı bazılarının gözlerini kapatıp ithal olarak nitelediği krizin sorumlusu olarak hükümeti ve kendisini görmek istediklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı var olan açıklarına vurgu yaparak ekonomide büyük sorununun bankalar olduğunu belirtti. Bu duruma bankaların yanlış faaliyetleri ve Yunan devlet tahvillerine yaptıkları büyük yatırımlar sonucu gelindiğine, Almanların bu tahvilleri sattıkları bir anda Kıbrıs bankalarının bunları spekülatif amaçlı satın aldıklarına dikkat çekti. Hükümetin bu durumu bilmediğini de ifade eden Cumhurbaşkanı “ancak Merkez Bankası biliyordu” dedi.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Bankaların değerli kâğıtlarını alan bazı yatırımcıların bazı bankalar ve bankacılar için suç duyurusunda bulunması az çok beklenen bir durumda ve bu gerçek oldu.  Ancak polis teşkilatı bu yönde var olan suç duyurularına bugün kadar yanıt vermede gönüllü davranmadı. Bu başvuruları araştıracak birimin hangisi olacağı konusunda da bir karar yok.  Örneğin bu yatırımcılardan biri, 3 Ağustos tarihinde polis merkezine avukatı aracılığı ile bir mektup göndererek hangi birime başvuruda bulunması gerektiğini sordu ancak bu talebe henüz kesin bir yanıt verilmedi. Polis komutanlığının bu konuya yönelik ilgisiz olduğu görünümü var.
 

ALİTİYA gazetesinin bugünkü ana haberi Kıbrıs Hava Yolları’nda yaşanan bazı gelişmeler. Gazeteye göre Sivil Havacılık Dairesi, Kıbrıs Hava Yolarlına verdiği hava taşımacılığı onayının kaldırılmasını istedi.  Bu da basit bir biçimde izah edilirse Kıbrıs Hava Yollarının kapanması talebi anlamına geliyor.  Sivil Havacılık Dairesine göre Kıbrıs Hava Yolları uçaklarının bakım yönetimi iç kontrolü sorumlusu bu görevini yerine getirecek durumda değil.  Bu gelişme sonrası Kıbrıs Hava Yoları Yönetim Kurulu başkanı Stavros Stavru konuyu Sivil havacılık Dairesi ile görüşecek.  Soruna çözüm bulunup bulunmayacağı ise henüz belirsiz.  Çözüm için Kıbrıs Hava Yollarının bugüne kadarki tavrını yumuşatması gerekiyor çünkü Sivil Havacılık Dairesi geri adım atamayacağını,  böylesi bir durumda yasaları ihlal edeceğini belirtiyor.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Cumhurbaşkanı adayı Nikos Anastasiadis Kıbrıs’ın Troyka ile müzakere heyetinin Kıbrıs Helenizmi’nin beklentilerine yanıt vermesi dileğinde bulundu. Kendilerinin müzakerelere yönelik önerilerini sunduklarını da ifade eden Anastasiadis şimdi geriye kalanın müzakere etmek olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı adayı Stavros Malas ise Troyka ile daha iyi olgunun başarılması için herkesin ortak bir çizgide hükümet ile birlikte hareket etmesi çağrısında bulundu. Troyka’nın arzularının arkasına saklanarak bazılarının, müzakere uğraşısı olarak adlandırılan gemiden atlamayacağı umudunu dile getirdi. Stavros Malas ekonominin her şeyin üstünde olduğunu ve bunun için herkesin bu sürece omuz vermesi ve Kıbrıs’ı desteklemesi gerektiği görüşünü de savundu. Malas, belirsizliğin ortadan kalkması, tüm güçlerin serbest kalması ve gelecekte ikinci bir memoranduma ihtiyaç duyulmaması için arzulanmakta olunan büyümeye odaklanması amacıyla ekonominin buna ihtiyaç duyduğunu belirtti. Diğer Cumhurbaşkanı adayı Yorgos Lillikas ise son müzakereler için Troyka’nın adaya geliş tarihiyle ilgili yoğun endişe belirtti ve EKOFİN zirvesinin hemen arifesinde bulunulduğu için müzakere için takvimin çok dar olduğunu söyledi. “Korkuyorum ki Hükümet tabanca şakağında müzakere edecektir” dedi. Momerandumun koşullarını müzakere edebilmesi ve kalkınma koşullarını da gündeme getirebilmesi için Hükümet’e son anda dahi olsa süreci hızlandırması çağrısı yaptı. Lillikas Baf yöresine gerçekleştirdiği ziyaretlerde konuşurken bankaların yeniden sermayelendirilmelerinin devletin omuzlarına kalması durumunda borçlar açısından çok ciddi bir sürdürülebilirlik sorunun ortaya çıkacağına dikkat çekti. Bu süreçte kendisinin gündeme getirdiği doğal gazın kullanılması olgusuna vurgu yaparken bunun Kıbrıs ekonomine zorluklardan ciddi bir çıkış olanağı sağlayacağını söyledi. 


HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi “ Gerçeği saklıyorlar” başlığı altında Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın dün emekliler örgütü EKİSİ’nin Limasol’daki toplantısı sırasında yaptığı konuşması. Gazeteye göre Cumhurbaşkanı Hristofyas bankaların borçlarının özünde kâr hırsları ile yanlış faaliyetlerinden geldiğini söyledi ve krizin küresel boyutta, Avrupa boyutunda ve Kıbrıs’taki nedenlerinin analizi için doğu ve objektif değerlendirmeler yapılmasını istedi. Bazılarının gözlerinin kapatıp küresel krizin sorumlusu olarak da Hristofyas ile hükümetini görmek istediklerine dikkat çekti. Hükümetinin yaptığı tüm olumlu şeylerin gizli tutulmaya çalışıldığını da belirtti ve ülkede gerçeğin yerini alması gerektiğine vurgu yaptı.  “Bu hükümetin bizim için neler yaptığını halka söylememiz gerekir.  Eğer bugün bir başka hükümet olsaydı Troyka ve diğer gelecek olanlarla çakışmış durumda olacaktı” dedi.  Kıbrıs bankaları ile ilgili konuşurken de “ Almanlar Yunanistan devlet tahvillerini ellerinden çıkarırken bizimkiler gidip alıyordu” dedi ve bu durumun sorumlusunun hükümet olup olmadığını sordu.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

İçişleri bakanı Eleni Mavru iki sanatçı, barış ve yeniden yakınlaşma mücadelecisi, Kirliças ile Köseoğlu için düzenlenen bir anma toplantısında konuşurken onların zor tarihi dönemlerde, kin ve nefret dolu bir dönemde kültür alanındaki çalışmaları ve sosyal direnişleriyle ilham kaynağı olduklarını söyledi.   

İşgal bölgesinde biriken çöpler nedeniyle sağlık birimleri önlem alıyor. Bu çöplerin özgür bölgeye de olası olumsuz etkisini engellemek amacıyla bazı önleyici önlemler alındı.  


19/10/12

Δικοινοτικό Φεστιβάλ ΑΚΕΛ Πάφου "Μια πατρίδα, Ένας Λαός"


Χαιρετισμός Γενικού Γραμματέα της Κ.Ε. ΑΚΕΛ Α. Κυπριανού

________________________________________________

(19 Οκτωβρίου 2012, ώρα 8:00μ.μ., «Ελεούθκια» Πάφος)


Από μέρους της Κεντρικής Επιτροπής του ΑΚΕΛ απευθύνω θερμό χαιρετισμό στο Δικοινοτικό Φεστιβάλ που οργανώνει το ΑΚΕΛ και οι Λαϊκές Οργανώσεις Πάφου, με τίτλο «Μια πατρίδα, ένας λαός». Είμαστε εδώ για να βροντοφωνάξουμε ξανά ότι η Κύπρος μπορεί και πρέπει να επανενωθεί. Ότι ο λαός μας, Ελληνοκύπριοι, Τουρκοκύπριοι, Μαρωνίτες, Λατίνοι και Αρμένιοι μπορούν και πρέπει να ζήσουν μονιασμένοι στην κοινή τους πατρίδα. 

Το μαύρο καλοκαίρι του 1974 ο λαός μας προδόθηκε. Προδόθηκε από τον ιμπεριαλισμό, που με τα άνομα του σχέδια επιχείρησε να τεμαχίσει την πατρίδα μας. Προδόθηκε από τον εθνικισμό και το σοβινισμό, που για χρόνια ολόκληρα άλωναν τα σωθικά της Κύπρου. Αποκορύφωμα αυτού του σκηνικού ήταν το προδοτικό πραξικόπημα της Χούντας των Αθηνών και της ΕΟΚΑ Β’. Το πραξικόπημα που έδωσε στην Τουρκία την αφορμή να εισβάλει στην Κύπρο.  Από τότε παρήλθαν τριανταοχτώ χρόνια κατοχής και βίαιου διαχωρισμού του λαού μας.  Τριανταοχτώ χρόνια και οι πληγές του ξεριζωμού και της προσφυγιάς δεν έχουν κλείσει ακόμα. Ο εποικισμός απειλεί κάθε μέρα και περισσότερο την επιβίωση του λαού μας στη γη που τον γέννησε. Το εφιαλτικό σενάριο της διχοτόμησης, της παράδοσης της μισής μας πατρίδας στην Τουρκία παραμένει ακόμα ανοιχτό και επικίνδυνο. 

Είναι γι΄αυτό το λόγο που οι ευθύνες ντόπιων και ξένων που οδήγησαν τον Τόπο μας στο χείλος της καταστροφής και άνοιξαν την πόρτα στον Αττίλα του 1974 είναι ασήκωτες. Όσοι νομίζουν πως ο χρόνος και η διαστρέβλωση της ιστορίας θα τις σβήσουν από τη μνήμη του λαού μας πλανώνται. Γιατί τις συνέπειες της προδοσίας και της εισβολής του 1974 τις είδαμε, τις βλέπουμε και τις ζούμε στο πετσί μας εδώ και τέσσερις σχεδόν δεκαετίες. Είναι η ίδια η καθημερινότητα της κατοχής˙ οι εγκλωβισμένοι, οι παθόντες, οι πρόσφυγες, οι αγνοούμενοι, τα συρματοπλέγματα, οι εκατοντάδες τάφοι και οι μαυροφορεμένες μάνες που δεν αφήνουν τη λήθη να σκεπάσει τα πάντα. Είναι η ίδια η ζωντανή ιστορία που κουβαλούν μαζί τους όσοι έζησαν τα γεγονότα και τα εξιστόρησαν που δεν αφήνει να εξαγνιστούν οι αίτιοι, είτε είναι ζωντανοί, είτε νεκροί.

Αυτές τις μέρες τα γεγονότα του 1974 ξαναζωντάνεψαν στη μνήμη του λαού μας, με την ιστορικά απαράδεκτη απόδοση τιμής στο Χρύσανθο Αναστασιάδη, πατέρα του Ν. Αναστασιάδη, που ανέλαβε τη διεύθυνση του αστυνομικού σταθμού Λεμεσού στο πραξικόπημα. Αυτή η  ενέργεια του Φιλοαστυνομικού Συνδέσμου,  το μόνο που πέτυχε ήταν να προκαλέσει τη μνήμη του λαού μας. Οι δε δηλώσεις του Ν. Αναστασιάδη για την περηφάνια που νοιώθει, ήταν αυτές που προκάλεσαν περισσότερο. Επαναλαμβάνω ότι δεν υπεισερχόμαστε στις σχέσεις πατέρα-γιού  Αυτό που κρίνουμε είναι η απόδοση τιμών σε άνθρωπο που συμμετείχε στο πραξικόπημα˙ που υπονόμευσε τη δημοκρατία και την πατρίδα. Από αυτήν εδώ την εκδήλωση, μια από τις πολλές που συμπυκνώνει τον αδιάκοπο αγώνα του λαού μας για να ανατρέψει τα δεδομένα που δημιούργησε ο μαύρος Ιούλης του 1974 λέμε στον κ. Αναστασιάδη: αν η περηφάνια του καθενός σε αυτό τον τόπο έχει ονοματεπώνυμο, αν η περηφάνια του κ. Αναστασιάδη και του ΔΗΣΥ ονομάζεται Γρίβας, Σαμψών,. Γιωρκάτζης, ή όπως αλλιώς κρίνει η επιλεκτική ιστορική τους μνήμη, έχει και η δική μας μνήμη ονοματεπώνυμο. Και ονομάζεται Παπαλαζάρου, Κέστας, Κουσουλίδης, Κουρτελλής, Μισιαούλης, Τσικουρής, Ματθαίου, Νικολέτης, Μανώλη, Τττόουλου, Παπαθανασίου, Πολυδώρου, Κλεάνθους, Κόμπος και άλλοι πολλοί.

AKEL Baf İlçe Örgütü’nün “Tek Vatan, Tek Halk” belgisiyle gerçekleştirdiği İki Toplumlu Festival


AKEL Genel M.K. Genel Sekreteri A. Kiprianu’nun konuşması
________________________________________________

(19 Ekim 2012 - Baf)

AKEL Baf İlçe Örgütü ve Halk Hareketi örgütlerinin “Tek Halk, Tek Vatan” belgisiyle düzenledikleri İki Toplumlu Festival’i AKEL Merkez Komitesi adına yürekten selamlıyorum. Kıbrıs’ın yeniden birleşebileceğini ve birleşmesi gerektiğini güçlü bir biçimde haykırmak için buradayız. Kıbrıslırumların, Kıbrıslıtürklerin, Maronitlerin ve Ermenilerin, tüm halkımızın ortak vatanda barış ve uyum içinde bir arada yaşayabileceklerini ve yaşamaları gerektiğini güçlü bir biçimde haykırmak için buradayız.

1974’ün kara yazında halkımız ihanete uğradı. Hukuk dışı planlarıyla vatanımızı parçalamaya girişen emperyalizmin ihanete uğradı. Yıllarca Kıbrıs’ın içini kemiren milliyetçilik ve şovenizmin ihanetine uğradı. Bu sahnenin doruk noktası Atina Cuntası ile EOKA-B’nin hain darbesi oldu. Darbe, Türkiye’ye Kıbrıs’ı istila etme bahanesini verdi. Halkımızın şiddet uygulanarak bölünmesinin ve işgalin başladığı o günden bugüne 38 yıl geçti. Otuz sekiz yıl ve yerlerinden sökülmenin ve göçmenliğin yaraları hala kapanmadı. Adaya yasadışı bir şekilde nüfus taşınması ve yerleştirilmesi halkımızın doğduğu topraklarda yaşamasını her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir. Taksimi ve vatanımızın yarısının Türkiye’ye verilmesini içeren kâbus senaryo hala karşımızdadır ve bu senaryonun gerçekleşmesi tehlikesi mevcuttur.

Bu nedenden dolayı da, ülkemizi yıkımın eşiğine götüren ve 1974’de kapıları Atilla’ya açan yerli ve yabancıların sorumluğunu çok ağırdır. Zamanın geçmesiyle ve tarihi gerçeklerin çarpıtılmasıyla, tüm bunların halkımızın hafızasından silineceğini sananlar yanılıyorlar. Çünkü ihanetin ve 1974 istilasının sonuçlarını yaklaşık kırk yıldır her gün görüyoruz ve yaşıyoruz.

İşgalin yol açtığı her gün yaşanan koşullar, göçmenler, mahsur durumda olanlar, kayıplar, işgalden zarar görenler, tel örgüler, yüzlerce mezar, karalara bürünmüş yas içindeki analar bunları unutturmuyor. Olayları yaşayanların zihinlerinde taşıdıkları ve dile getirdikleri canlı tarih, yaşanan acılara neden olanların -ister halen yaşamda olsun, ister olmasın- aklanmasına izin vermiyor.

Darbede Limasol polis müdürlüğünü üstlenen Nikos Anastasiadis’in babası Hrisantos Anastasiadis’in geçtiğimiz günlerde onurlandırılması yönündeki tarihsel olarak kabul edilemez karar, halkımızın belleğinde 1974 olaylarını yeniden canlandırdı. Polis Dostları Derneği’nin bu kararla başardığı tek şey, halkımızın belleğini tahrik etmek oldu. Daha da fazla tahrik edici olan ise, Nikos Anastasiadis’in onur duyduğu yönündeki açıklamaları oldu. Tekrarlıyorum, biz, baba-oğul ilişkilerine karışmıyoruz. Bu konuda eleştirdiğimiz husus, darbede yer alan, demokrasiyi ve vatanı sabote eden bir kişinin onurlandırılmasıdır. 1974’ün kara yazının yol açtığı koşulları ortadan kaldırmak için halkımızın verdiği kesintisiz mücadelenin pek çok etkinliğinden biri olan bu etkinlikten, Sayın Anastasiadis’e sesleniyoruz: Eğer Anastasiadis ile DİSİ Grivas, Samson, Yorgacis ya da seçmeci hafızaları ile daha başkalarından gurur duyuyorlarsa, biz de Papalazaros, Kestas, Kasulidis, Kurtellis, Mişaulis, Tsikuris, Matheu, Nikoletis, Manoli, Toulu, Papathanasiyu, Polidoru, Kleantus, Kompos ve daha nicelerinden gurur duyuyoruz.

Halkımızın birliği, Sayın Anastasiadis’in zaman, zaman ortaya attığı havai fişek gibi sloganlar üzerinde inşa edilemez. Birlik, pratikte güçlenir. Bu birliğin gerçekleşmesi için tarihi geçmişe ve bilince saygı gösterilmelidir. Eğer bu noktaya nasıl geldiğimizi hepimiz bilince çıkarırsak vatanımızı ve halkımızı yeniden birleştirebilmek için gerçekten birlik halinde mücadele edebiliriz.

38 yıldır AKEL Kıbrıs’ın ve halkımızın birleşmesi için mücadele etmekten bir dakika bile geri durmadı. Kıbrıs’ın yeniden Kıbrıslırumların, Kıbrıslıtürklerin, Maronitlerin, Ermenilerin ve Latinlerin, Kıbrıslıların tümünün ortak vatanı olması için, ülkemizin hepimiz için kalıcı barışın, güvenliğin, refahın ve ilerlemenin yurdu olması için mücadele etmekten bir dakika bile geri durmadık. 38 yıldır AKEL mevcut koşullarda olabildiğince adil, işler, yaşayabilir, barışçıl bir çözüm için tutarlı bir biçimde mücadele ediyor. Halkımızın tümünün çıkarlarını ve haklarını güvence altına alacak bir çözüm için mücadele ediyor.

Kıbrıs için vizyonumuz ve arzumuz budur. İnanç ve özveriyle uğruna mücadele ettiğimiz vizyon budur. Bu, halkın tümünün haklarının ve temel özgürlüklerinin güvence altında olacağı ve saygı göreceği, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin gerçek efendileri olacağı bir vatana ulaşma vizyonudur. Bu topraklar bizimdir. Alnının terleriyle bu toprakları sulayan ve sulamaya devam eden, kol ve beyin emeğiyle bu ülkeyi ileriye götüren halka aittir. Emperyalizm ülkemizi taksim etmek istediğinde, madden ve manen buna karşı duranlara aittir.

AKEL olarak, 1974’den sonra Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürklerin yeniden yakınlaşmasını gündeme getirdik. Kıbrıs halkının etnik temelde ayrılmadığını gösterdik. Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürklerin asırlarca barış içinde bir arada yaşaması, Halk Hareketinin saflarında verdikleri ortak sınıf mücadeleleri ve birlikte başardığımız ortak büyük kazanımlar bunun sarsılmaz kanıtlarıdır. 1974’ün yıkıntıları üzerinde emek ve özveri ile Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin barış içinde bir arada yaşama geleceğini inşa ettik. Bu halkın ayrı yaşayamayacağını ve yaşamaması gerektiğini haykırdık. Bölünmenin duvarlarında ilk çatlakları yaratmayı başararak halkımızın işgal karşıtı mücadelesine doğru içerik veren tutarlı bir siyasi güç olarak öne çıktık. Kıbrıs sorunun varlığının ve devamının ana sorumlusunun emperyalizm olduğunu ilerici Kıbrıslıtürk siyasi güçlerle birlikte ortaya koyduk. Milliyetçilik ucubesine karşı cesaretle karşı durduk ve zor dönemlerde halkımızın birliğini ve kardeşliğini savunduk. İki toplumun barış içinde bir arada yaşaması gereksinimi mücadelelerimiz ve fedakarlıklarımızla Kıbrıs halkının bilincine yerleşti. Anlaşılmalıdır ki, tek çözüm Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, BM’nin ilgili kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitlikli iki toplumlu iki bölgeli federasyona dönüşmesidir. Hedef tek egemenliği, tek uluslararası kimliği ve tek vatandaşlığı olacak birleşik bir devlete götürecek bir çözümdür. Uluslararası hukukun ve Avrupa hukukunun ilkeleri, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs ile ilgili kararları ve Doruk Antlaşmaları çerçevesindeki bir çözümdür. Ülkemize tüm alanlarda perspektif ve ilerleme koşullarını sağlayacak ve halkı, ülkeyi, kurumları ve ekonomiyi birleştirecek bir çözümdür. Kıbrıs halkının tümünün insan haklarını ve temel özgürlüklerini sağlayacak bir çözümdür.

Çok yoğun ve çetin çalışmalarla, yeniden yakınlaşmayı Kıbrısrum tarafının politikasının temel bir öğesi haline getirmeyi başardık. İşgalin Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürkler arasında yükselttiği duvarlarda çatlaklar açtık; iki toplumun birlikte yaşamalarının mümkün olmadığı yönünde kimilerinin işlediği miti yıktık. Bu miti işleyen ve savunanlardan biri de Rauf Denktaş’tı.

Kısa bir süre önce Sayın Lillikas, EDEK ve bazı bilinen aşırı sağ çevreler barikatların kapatılmasını istediklerinde, hem Hristofyas hükümeti hem de AKEL bu gerçeği yeniden hatırlattı. Bugün de tekrarlıyoruz, boş vatanperverlik söylemleri ülkemize hiç de yardımcı olmadı ve yardımcı olmuyor. Bunlar sadece daha fazla çıkmaza gidilmesine, tehlikelere ve maceralara yol açarlar. Aynı söylemi tekrarlayan Sayın Lillikas müzakerelerin sıfır temelden başlamasını da istemektedir. Eğer Sayın Lillikas yarın sıfır temelde tartışırsa, ertesi günü taksimi tartışacağını herkes bilmektedir. Bunun için tek çözüm yolunun, ilkelere bağlılık ve uluslararası topluluk ile Kıbrıstürk toplumu ile üzerinde anlaştıklarımızda tutarlılık olduğu herkesin kafasında net olmalıdır. İlkeler ve tutarlılık ne yazık ki geçici seçim kazançları uğruna kurban ediliyor. Sadece Sayın Lillikas tarafından değil, aynı zamanda kısa bir süre önce “gevşek federasyondan” bahseden ancak bugün DİKO liderliği ile iki bölgeli iki toplumlu federasyon kavramlarının yer almadığı bir anlaşmayı yapan Sayın Anastasiadis tarafından da bu yapılıyor. Tüm bunlar, kendisinin de itiraf ettiği gibi, sadece ve sadece EVROKO’nun da kendisine destek vermesi için yapılıyor. Şimdi Kıbrıs sorununa ilişkin tüm siyasi tavrı Sayın Karoyan’ın ve kendisini destekleyen Denktaş’ın oğlunun da kulaklarına hoş gelmektedir ve buna ancak kendisi cevap verebilir.

Bu kadar kritik bir dönemde, halkımız ne Sayın Lillikas’ın öfkelerine, ne de Sayın Anastasidis’in kılık değiştirmelerine güven duyabilir. Bunun için halk, Stavros Malas’ın adaylığı etrafında toplanmaktadır. Temiz ve onurlu bir insanın etrafında toplanmaktadır. Ülkemizi ve halkımızı birleştirmek için tek yolun ilkelerde tutarlılık ve üzerinde anlaşmaya varılanlara bağlılık olduğunu bilen bir siyasi anlayışa sahip olan adayın etrafında toplanmaktadır. Bu mücadeleye tüm gücümüzle katılacağız. Kıbrıs için yeni bir çağın; barış, ilerleme ve refah çağının başlangıcı olacak gün gecikmeyecektir.