PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis
tarafından yapılan konuşma
Lefkoşa, 1 Eylül 2012
Dünya Çapında Barış için
Sendikaların Eylem Günü olan 1 Eylül’ü hep birlikte kutlamak için Kıbrıslırumlar
ve Kıbrıslıtürkler olarak bu yıl da ara bölgedeki Dayanışma Evi’nin önündeki bu
sembolik alanda toplandık.
Bu akşamki Barış ve Yeniden
Birleşme Buluşması etkinliğimiz, milliyetçi emellere karşı çıkarak, Kıbrıs’ın
ve Kıbrıslıların çıkarlarını her şeyin üstünde tutan ve yabancı emperyalist
müdahalelere karşı yıllardır istikrarlı bir şekilde mücadele eden lokomotif güç
ülkemiz işçi sınıfının büyük ve zengin ortak mücadelelerinin ve faaliyetlerinin
bir devamını teşkil etmektedir.
Çok sayıda Kıbrıslırum ve
Kıbrıslıtürk ilerici örgüt, siyasi parti ve hareket bir kez daha bir araya
gelerek, Dünya Çapında Barış için Sendikaların Eylem Günü olan 1 Eylül’ü birlikte
kutluyoruz. Barış ve ortak vatanımızın yeniden birleşmesinden yana sesimizi
yükseltiyoruz.
İnsanlığın yaşadığı en yıkıcı
savaşın, faşizmin vahşetinin milyonlarca kurbanını bugün çalışanlarla birlikte,
dünyanın dört bir yanında barış için mücadele edenlerle birlikte anıyoruz.
II. Dünya Savaşı’nın yol açtığı
yıkım içerisinde duyulan “Savaşa ve faşizme geçit yok!” belgisi maalesef bugün
de gündemdedir.
Dostlar,
“Yeni Dünya Düzeni” hakkında
90’lı yıllarda duyulan iddialı ve şatafatlı sözlere rağmen, savaş siyasal
sorunların bir çözüm aracı olarak kullanılmakta, uluslararası hukuk çifte
standartlı olarak uygulanmakta ve uluslararası hukukun yerine güçlünün hukuku
konulmaktadır.
Dışarıdan müdahalelerle
Suriye’de devam eden çatışma bir iç savaş boyutuna ulaşırken, İran’a yapılması
olası bir müdahale tüm bölgemizi istikrarsızlığa sürükleme ve ateşe atmakla
tehdit etmektedir. Böylesi bir durumun sonucu yine masum insanların
katledilmesi olacaktır.
Yeryüzünün güçlüleri bölgenin petrol
ve enerji kaynaklarını daha fazla kontrolleri altına almak için Arap
halklarının demokrasi, ilerleme ve kalkınma arzusunu istismar etmeye
çalışmaktadırlar. Emperyalist stratejilere karşı çıkanları ve bu stratejilerle aynı
yönde hareket etmeyenleri hedef almaktadırlar. Aynı esnada Filistin halkı ve bu
halkın hakları hakkında ise tek bir kelime dahi etmemektedirler.
Biz bu emperyalist yaklaşımı
reddediyoruz. Uluslararası hukuka, insan haklarına ve özellikle de devletlerin
bağımsızlığına ve egemenliğine saygı gösterilmesini talep ediyoruz. Suriye’deki
sorunun BM süreçleri aracılığıyla barışçıl çözümünden yanayız. Bu ülkeye örtülü
ya da açık her hangi bir müdahaleye karşıyız. Aynı anda Türk hükümetinin
bölgede ve özellikle Suriye konusunda oynadığı sabote edici ve istikrarsızlaştırıcı
rolü kınıyoruz.
İsraillilerin işgal altındaki
Filistin ve diğer Arap topraklarından derhal ayrılmalarını ve egemen, bağımsız
Filistin devletinin kurulmasını talep ediyoruz.
Britanya’nın
Suriye’ye yönelik casusluk faaliyetleri hakkında son zamanlarda ortaya çıkan ve
yalanlanmamış olan bilgiler yabancı üslerin adamızdaki varlığının halkımız
açısından ne kadar zararlı ve kabul edilemez olduğunu, ne kadar kolay bir
biçimde Kıbrıs’ı tehlikeli maceralara sürükleyebileceğini açık bir şekilde
tekrar göstermektedir. Ülkemizin askersizleştirilmesi, yabancı ordulardan ve
üslerden kurtulması gerektiği yönünde yıllardır dile getirdiğimiz tezimizin ne
kadar doğru olduğunu açık bir şekilde tekrar göstermektedir.
Ülkemiz de emperyalist
müdahalelerin ve komploların karakteristik bir kurbanıdır. Biz de savaşın ve
militarizmin sonuçlarını yaşamaktayız.
Kıbrıs halkının gerçek çıkarlarına
yabancı güçler toplumlararası farklılıkları kullandılar, milliyetçiliği ve
fanatizmi körüklediler ve Kıbrıs trajedisinin koşullarının yaratılmasına yol
açtılar.
İster Helen, ister Türk şovenizmi
olsun, bugün şovenizme karşı direniş sesini tekrar yükseltmek için buradayız. Gerçek
yurtseverliğin ve mantığın sesini yükseltmek için buradayız.
Ülkemizi yabancı askeri güçlerin
varlığından kurtaracak, vasiler ve hamiler olmaksızın Kıbrıslıların tümü için barış,
güvenlik ve refah koşullarını yaratacak, ülkemizi ve halkımızı yeniden
birleştirecek çözümün bulunması yönündeki isteğimizi ve kararlılığımızı bir kez
daha haykırmak için buradayız.
Çözüm için üzerinde
anlaşmaya varılmış olan ortak zemin mevcuttur ve iki toplum arasındaki yüksek
düzey anlaşmalarında bunun üzerinde anlaşmaya varılmış olup bu, BM Güvenlik
Konseyi kararları tarafından da benimsenmiştir. Hedefimiz, BM’nin ilgili
kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki
toplumlu federasyon çözümüdür. Hedefimiz tek egemenlikli, tek vatandaşlıklı ve
tek uluslararası kimlikli bir devlet çerçevesinde, her toplumun etnik
ve dinsel kimliğine saygı gösterecek ve herkes için
barış ve güvenlik içerisindeki bir geleceği güvence altına alacak bir çözümdür.
Toplumlararası görüşmelerin
içinde bulundukları durum bizi düşündürmekte ve özellikle endişelendirmektedir.
Görüşmelerin başlamasının umut dolu mesajlar vermesine, Cumhurbaşkanı
Hristofyas ve Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmelerde somut ilerleme
kaydedilmesine rağmen, görüşmeler belli bir süredir donup kalmıştır. Statükonün
devam etmesini isteyen, yeniden birleşmeye karşı çıkarak taksim için çalışan
güçlerin her tür başarı perspektifini sabote etmek için ellerinden geleni
yaptıkları açıkça görülmektedir.
Diyaloğun durgunluktan çıkması
ve ilerlemesi için bugüne kadar üzerinde anlaşmaya varılanlara bağlılık
şarttır. Taksim ve iki devlet mantığından uzak bir şekilde iyi niyet ve siyasi
irade gösterilmesi şarttır. Bunlar olmaksızın ilerleme sağlanması mümkün
değildir ve elbette ki bunlarda kim geri adım atarsa Kıbrıslırumlar ve
Kıbrıslıtürkler, tüm Kıbrıs halkı karşısında dev bir sorumluluk üstlenecektir.
Ülkemizin defakto
bölünmüşlüğünün devam etmesi bizce kabul edilemez. Ülkemize ve Akdeniz’in bu
bölgesine sadece yıkım getirecek olan taksim düşüncesiyle uzlaşmamız asla söz
konusu olamaz.
Kıbrıs’ta barış için ortak
mücadelemizin aynı zamanda dünya barışı için mücadeleye de önemli katkı
sağladığı inancındayız. Kıbrıs sorununun barışçıl ve adil çözümü tüm Doğu
Akdeniz’de ve Balkanlar’da barış ve işbirliğinin gelişmesine de yardımcı
olacaktır.
Sevgili dostlar,
Günümüzde eşitsizlikler, sömürü
ve yoksulluk her zamankinden daha fazla artmaktadır ve bu da dünya çapında
dengeleri olumsuz yönde etkilemekte ve barışı tehlikeye sokmaktadır.
Eşitsizliklerin artmasına ve
sosyal devletin altının oyulmasına yol açan kapitalizmin ve neoliberal modelin
küresel dev ekonomik krizinin ağır sonuçlarını dünyanın dört bir yanında
çalışanlar yaşamaktadır.
Bu kriz özellikle Avrupa’yı ve
Avro Bölgesi’ni etkilemiştir. Çeşitli ülkeler tarafından kredi talebiyle zorunlu
olarak çağrılan Avrupa Birliği’nin ve IMF’nin temsilcileri rakamların değil,
insanların korunmasının ve sosyal refahın önemli olduğunu bilmelidirler. Şüpheli
bir ekonomik büyüme adına sert ve tek yanlı kemer sıkma önlemlerinin
dayatılmasıyla yaşam düzeyinin düşürülmesinin Yunanistan’da ve başka ülkelerde
de olduğu gibi insanları mutsuzluğa ve ülkeleri gelişememeye götüren kısır bir
döngüye yol açtığı görülmektedir.
Ülkemize neoliberal bir
politikanın dayatılmasının önüne geçmek için biz tüm gücümüzle mücadele
edeceğiz. İnsanların yaşam düzeyini, çalışanların kazanımlarını ve haklarını
koruyacağız.
Dünya Çapında Barış İçin
Sendikaların Eylem Günü olan 1 Eylül vesilesiyle, eşitsizliklerin ve sömürünün
olmayacağı daha iyi bir dünya için, insan hakları için, çalışanların hakları
için dünyanın dört bir yanında mücadele eden bütün halklarla dayanışmamızı
ifade ediyoruz.
Konuşmamı tamamlarken, birazdan
hep birlikte izleyeceğimiz sanat programını sunacak olan Kıbrıstürk müzik grubu
SOL ANAHTARI’na, Maria Hristu, Mihalis ve Andros Karakatsanis’e teşekkür etmek
istiyorum.
Hep birlikte şarkılarımızı barış
için söyleyelim. Bütün emekçilerin hep birlikte eşitlik ve sosyal adaleti talep
edecekleri yeniden birleşmiş ortak vatan için Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum
emekçilerin birlik, kardeşlik ve ortak mücadele mesajını güçlü bir şekilde her
yere gönderelim.
KTAMS Genel Başkanı Ahmet Kaptan
tarafından yapılan konuşma
1 Eylül 2012
Lefkoşa
Değerli Dostlar,
Dünya Barış Günü nedeniyle
düzenlediğimiz etkinliğine hoş geldiniz.
Tarih boyunca en vahşi canlı
türlerinin bile kendi hemcinslerine, insanın insana zarar verdiği, kendi türünü
acımasızca katlettiği kadar çok katlettiği görülmemiştir. Bu tarih
kesitlerinden en acımasızı ise 2. Dünya Savaşı olmuştur. Bu savaş, Hitlerin
Nazi ordusunun Polonya’yı 1 Eylül 1939’da işgali ile başlayan ve ardında 50
milyon’u aşkın ölü, 100 milyonlarca yaralı-sakat insan ile yakılmış-yıkılmış kentler
bırakan Mayıs 1945’te acılarla son bulmuştu. İşte bu insanlık tarihinin gördüğü
en kanlı savaşın başladığı gün kabul edilen 1 Eylül ‘Artık İnsanlar Savaşmasın,
Birbirini Öldürmesin’ talebi ve istemi ile Dünya Barış Günü ilan edildi.
Bu anlamda tarihi boyunca
emperyalistlerin ‘Böl ve Yönet’ taktiğiyle toplumları birbirine düşürerek çok
acılar çektirdiği Kıbrısımızın acılı toplumlarının Barış İçin Buluşup Ortak
etkinlik düzenlemesi ayrıca büyük önem taşıyor. Bu akşam Kıbrıs’ın ortak
sahipleri olarak, ortak şarkılarımız ve kültürümüzle bir Barış gecesi
yoğuruyoruz. Bu güzel gecede ‘Biz Kıbrıs’ta Çözüm ve Barış İstiyoruz’ mesajını
gür bir sesle herkese duyuruyoruz.
Sevgili dostlar,
Kıbrıs sorununda tıkanan çözüm
süreci devam etmeli. Bizler, bu dönemde Kıbrıs’a âşık, barışa hasret insanlar
olarak sesimizi daha da yükseltmeliyiz ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır ve çözüm
“Birleşik Federal Kıbrıs”tır. Ortak Devlettir’.
Ortak Devlet, Kıbrıslıların
Ortak kullanacağı Tek Egemenliği, Tek Yurttaşlığı, Uluslararası alanda Tek
Temsiliyeti olan siyasi eşitliğe dayalı Birleşik Federal Kıbrıs’tır. Bizler
tıkanan görüşme sürecinin devamı için tüm ilgili taraflara çağrı yapar ve bu
irade doğrultusunda atılacak adımları aktif bir şekilde desteklemeye devam
edeceğiz.
Artık Kıbrısımız’da analar
ağlamamalı, babalar ölmemeli, çoçuklar acı çekmemeli. Artık Kıbrısımız’da
çocuklar gelecekten endişesi duyarak büyütülmemeli.
Barış Şair’in dediği gibi:
Anaların, babaların, çocukların
gördüğü düştür,
Yemek kokusudur mis gibi tüten,
bir bardak sıcak süt’tür,
Bilgi dolu kitap’tır çocuklarımıza.
Akşamları yolda duran arabalardan korkulmadığı,
Kapı çalınmasının dost demek olmasıdır Barış.
Ozan’ın ve işçinin karanfili ayni şekilde koklaması,
insanların sıkışan elleridir Barış.
Tüm insanların Barış içinde, soluk almasıdır bütün
düşleriyle, Barış budur işte.
Ve dostlarım, Kıbrısımız için,
çocuklarımız ve kendimiz için düşlerimizi gerçeğe dönüştürme zamanıdır. Şimdi,
hep birlikte Barış’a giden yola önemli bir taş daha döşediğimiz bu akşamın tadını
çıkaralım. Hepinize katıldığınızdan dolayı bir kez daha teşekkür ederim.
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου