2/9/12

Barış ve Yeniden Birleşme Buluşması’nda PEO G.S ve KTAMS Genel Başkanı tarafından yapılan konuşmalar


Barış ve Yeniden Birleşme Buluşması’nda
PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis
tarafından yapılan konuşma
Lefkoşa, 1 Eylül 2012

 
Dünya Çapında Barış için Sendikaların Eylem Günü olan 1 Eylül’ü hep birlikte kutlamak için Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler olarak bu yıl da ara bölgedeki Dayanışma Evi’nin önündeki bu sembolik alanda toplandık.

Bu akşamki Barış ve Yeniden Birleşme Buluşması etkinliğimiz, milliyetçi emellere karşı çıkarak, Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların çıkarlarını her şeyin üstünde tutan ve yabancı emperyalist müdahalelere karşı yıllardır istikrarlı bir şekilde mücadele eden lokomotif güç ülkemiz işçi sınıfının büyük ve zengin ortak mücadelelerinin ve faaliyetlerinin bir devamını teşkil etmektedir.

Çok sayıda Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk ilerici örgüt, siyasi parti ve hareket bir kez daha bir araya gelerek, Dünya Çapında Barış için Sendikaların Eylem Günü olan 1 Eylül’ü birlikte kutluyoruz. Barış ve ortak vatanımızın yeniden birleşmesinden yana sesimizi yükseltiyoruz.

İnsanlığın yaşadığı en yıkıcı savaşın, faşizmin vahşetinin milyonlarca kurbanını bugün çalışanlarla birlikte, dünyanın dört bir yanında barış için mücadele edenlerle birlikte anıyoruz.

II. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkım içerisinde duyulan “Savaşa ve faşizme geçit yok!” belgisi maalesef bugün de gündemdedir.

Dostlar,

“Yeni Dünya Düzeni” hakkında 90’lı yıllarda duyulan iddialı ve şatafatlı sözlere rağmen, savaş siyasal sorunların bir çözüm aracı olarak kullanılmakta, uluslararası hukuk çifte standartlı olarak uygulanmakta ve uluslararası hukukun yerine güçlünün hukuku konulmaktadır.

Dışarıdan müdahalelerle Suriye’de devam eden çatışma bir iç savaş boyutuna ulaşırken, İran’a yapılması olası bir müdahale tüm bölgemizi istikrarsızlığa sürükleme ve ateşe atmakla tehdit etmektedir. Böylesi bir durumun sonucu yine masum insanların katledilmesi olacaktır.

Yeryüzünün güçlüleri bölgenin petrol ve enerji kaynaklarını daha fazla kontrolleri altına almak için Arap halklarının demokrasi, ilerleme ve kalkınma arzusunu istismar etmeye çalışmaktadırlar. Emperyalist stratejilere karşı çıkanları ve bu stratejilerle aynı yönde hareket etmeyenleri hedef almaktadırlar. Aynı esnada Filistin halkı ve bu halkın hakları hakkında ise tek bir kelime dahi etmemektedirler.

Biz bu emperyalist yaklaşımı reddediyoruz. Uluslararası hukuka, insan haklarına ve özellikle de devletlerin bağımsızlığına ve egemenliğine saygı gösterilmesini talep ediyoruz. Suriye’deki sorunun BM süreçleri aracılığıyla barışçıl çözümünden yanayız. Bu ülkeye örtülü ya da açık her hangi bir müdahaleye karşıyız. Aynı anda Türk hükümetinin bölgede ve özellikle Suriye konusunda oynadığı sabote edici ve istikrarsızlaştırıcı rolü kınıyoruz.

İsraillilerin işgal altındaki Filistin ve diğer Arap topraklarından derhal ayrılmalarını ve egemen, bağımsız Filistin devletinin kurulmasını talep ediyoruz.

Britanya’nın Suriye’ye yönelik casusluk faaliyetleri hakkında son zamanlarda ortaya çıkan ve yalanlanmamış olan bilgiler yabancı üslerin adamızdaki varlığının halkımız açısından ne kadar zararlı ve kabul edilemez olduğunu, ne kadar kolay bir biçimde Kıbrıs’ı tehlikeli maceralara sürükleyebileceğini açık bir şekilde tekrar göstermektedir. Ülkemizin askersizleştirilmesi, yabancı ordulardan ve üslerden kurtulması gerektiği yönünde yıllardır dile getirdiğimiz tezimizin ne kadar doğru olduğunu açık bir şekilde tekrar göstermektedir.

Ülkemiz de emperyalist müdahalelerin ve komploların karakteristik bir kurbanıdır. Biz de savaşın ve militarizmin sonuçlarını yaşamaktayız.

Kıbrıs halkının gerçek çıkarlarına yabancı güçler toplumlararası farklılıkları kullandılar, milliyetçiliği ve fanatizmi körüklediler ve Kıbrıs trajedisinin koşullarının yaratılmasına yol açtılar.

İster Helen, ister Türk şovenizmi olsun, bugün şovenizme karşı direniş sesini tekrar yükseltmek için buradayız. Gerçek yurtseverliğin ve mantığın sesini yükseltmek için buradayız.

Ülkemizi yabancı askeri güçlerin varlığından kurtaracak, vasiler ve hamiler olmaksızın Kıbrıslıların tümü için barış, güvenlik ve refah koşullarını yaratacak, ülkemizi ve halkımızı yeniden birleştirecek çözümün bulunması yönündeki isteğimizi ve kararlılığımızı bir kez daha haykırmak için buradayız.

Çözüm için üzerinde anlaşmaya varılmış olan ortak zemin mevcuttur ve iki toplum arasındaki yüksek düzey anlaşmalarında bunun üzerinde anlaşmaya varılmış olup bu, BM Güvenlik Konseyi kararları tarafından da benimsenmiştir. Hedefimiz, BM’nin ilgili kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüdür. Hedefimiz tek egemenlikli, tek vatandaşlıklı ve tek uluslararası kimlikli bir devlet çerçevesinde, her toplumun etnik ve dinsel kimliğine saygı gösterecek ve herkes için barış ve güvenlik içerisindeki bir geleceği güvence altına alacak bir çözümdür.

Toplumlararası görüşmelerin içinde bulundukları durum bizi düşündürmekte ve özellikle endişelendirmektedir. Görüşmelerin başlamasının umut dolu mesajlar vermesine, Cumhurbaşkanı Hristofyas ve Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmelerde somut ilerleme kaydedilmesine rağmen, görüşmeler belli bir süredir donup kalmıştır. Statükonün devam etmesini isteyen, yeniden birleşmeye karşı çıkarak taksim için çalışan güçlerin her tür başarı perspektifini sabote etmek için ellerinden geleni yaptıkları açıkça görülmektedir.

Diyaloğun durgunluktan çıkması ve ilerlemesi için bugüne kadar üzerinde anlaşmaya varılanlara bağlılık şarttır. Taksim ve iki devlet mantığından uzak bir şekilde iyi niyet ve siyasi irade gösterilmesi şarttır. Bunlar olmaksızın ilerleme sağlanması mümkün değildir ve elbette ki bunlarda kim geri adım atarsa Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler, tüm Kıbrıs halkı karşısında dev bir sorumluluk üstlenecektir.

Ülkemizin defakto bölünmüşlüğünün devam etmesi bizce kabul edilemez. Ülkemize ve Akdeniz’in bu bölgesine sadece yıkım getirecek olan taksim düşüncesiyle uzlaşmamız asla söz konusu olamaz.

Kıbrıs’ta barış için ortak mücadelemizin aynı zamanda dünya barışı için mücadeleye de önemli katkı sağladığı inancındayız. Kıbrıs sorununun barışçıl ve adil çözümü tüm Doğu Akdeniz’de ve Balkanlar’da barış ve işbirliğinin gelişmesine de yardımcı olacaktır.

Sevgili dostlar,

Günümüzde eşitsizlikler, sömürü ve yoksulluk her zamankinden daha fazla artmaktadır ve bu da dünya çapında dengeleri olumsuz yönde etkilemekte ve barışı tehlikeye sokmaktadır.

Eşitsizliklerin artmasına ve sosyal devletin altının oyulmasına yol açan kapitalizmin ve neoliberal modelin küresel dev ekonomik krizinin ağır sonuçlarını dünyanın dört bir yanında çalışanlar yaşamaktadır.

Bu kriz özellikle Avrupa’yı ve Avro Bölgesi’ni etkilemiştir. Çeşitli ülkeler tarafından kredi talebiyle zorunlu olarak çağrılan Avrupa Birliği’nin ve IMF’nin temsilcileri rakamların değil, insanların korunmasının ve sosyal refahın önemli olduğunu bilmelidirler. Şüpheli bir ekonomik büyüme adına sert ve tek yanlı kemer sıkma önlemlerinin dayatılmasıyla yaşam düzeyinin düşürülmesinin Yunanistan’da ve başka ülkelerde de olduğu gibi insanları mutsuzluğa ve ülkeleri gelişememeye götüren kısır bir döngüye yol açtığı görülmektedir.

Ülkemize neoliberal bir politikanın dayatılmasının önüne geçmek için biz tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. İnsanların yaşam düzeyini, çalışanların kazanımlarını ve haklarını koruyacağız.

Dünya Çapında Barış İçin Sendikaların Eylem Günü olan 1 Eylül vesilesiyle, eşitsizliklerin ve sömürünün olmayacağı daha iyi bir dünya için, insan hakları için, çalışanların hakları için dünyanın dört bir yanında mücadele eden bütün halklarla dayanışmamızı ifade ediyoruz.

Konuşmamı tamamlarken, birazdan hep birlikte izleyeceğimiz sanat programını sunacak olan Kıbrıstürk müzik grubu SOL ANAHTARI’na, Maria Hristu, Mihalis ve Andros Karakatsanis’e teşekkür etmek istiyorum.

Hep birlikte şarkılarımızı barış için söyleyelim. Bütün emekçilerin hep birlikte eşitlik ve sosyal adaleti talep edecekleri yeniden birleşmiş ortak vatan için Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum emekçilerin birlik, kardeşlik ve ortak mücadele mesajını güçlü bir şekilde her yere gönderelim.

 


 

Barış ve Yeniden Birleşme Buluşması’nda
KTAMS Genel Başkanı Ahmet Kaptan
tarafından yapılan konuşma
1 Eylül 2012
Lefkoşa
 

Değerli Dostlar,

Dünya Barış Günü nedeniyle düzenlediğimiz etkinliğine hoş geldiniz.

Tarih boyunca en vahşi canlı türlerinin bile kendi hemcinslerine, insanın insana zarar verdiği, kendi türünü acımasızca katlettiği kadar çok katlettiği görülmemiştir. Bu tarih kesitlerinden en acımasızı ise 2. Dünya Savaşı olmuştur. Bu savaş, Hitlerin Nazi ordusunun Polonya’yı 1 Eylül 1939’da işgali ile başlayan ve ardında 50 milyon’u aşkın ölü, 100 milyonlarca yaralı-sakat insan ile yakılmış-yıkılmış kentler bırakan Mayıs 1945’te acılarla son bulmuştu. İşte bu insanlık tarihinin gördüğü en kanlı savaşın başladığı gün kabul edilen 1 Eylül ‘Artık İnsanlar Savaşmasın, Birbirini Öldürmesin’ talebi ve istemi ile Dünya Barış Günü ilan edildi.

Bu anlamda tarihi boyunca emperyalistlerin ‘Böl ve Yönet’ taktiğiyle toplumları birbirine düşürerek çok acılar çektirdiği Kıbrısımızın acılı toplumlarının Barış İçin Buluşup Ortak etkinlik düzenlemesi ayrıca büyük önem taşıyor. Bu akşam Kıbrıs’ın ortak sahipleri olarak, ortak şarkılarımız ve kültürümüzle bir Barış gecesi yoğuruyoruz. Bu güzel gecede ‘Biz Kıbrıs’ta Çözüm ve Barış İstiyoruz’ mesajını gür bir sesle herkese duyuruyoruz.

Sevgili dostlar,

Kıbrıs sorununda tıkanan çözüm süreci devam etmeli. Bizler, bu dönemde Kıbrıs’a âşık, barışa hasret insanlar olarak sesimizi daha da yükseltmeliyiz ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır ve çözüm “Birleşik Federal Kıbrıs”tır. Ortak Devlettir’.

Ortak Devlet, Kıbrıslıların Ortak kullanacağı Tek Egemenliği, Tek Yurttaşlığı, Uluslararası alanda Tek Temsiliyeti olan siyasi eşitliğe dayalı Birleşik Federal Kıbrıs’tır. Bizler tıkanan görüşme sürecinin devamı için tüm ilgili taraflara çağrı yapar ve bu irade doğrultusunda atılacak adımları aktif bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz.

Artık Kıbrısımız’da analar ağlamamalı, babalar ölmemeli, çoçuklar acı çekmemeli. Artık Kıbrısımız’da çocuklar gelecekten endişesi duyarak büyütülmemeli.

Barış Şair’in dediği gibi:

Anaların, babaların, çocukların gördüğü düştür,

Yemek kokusudur mis gibi tüten,

bir bardak sıcak süt’tür,

Bilgi dolu kitap’tır çocuklarımıza.

Akşamları yolda duran arabalardan korkulmadığı,

Kapı çalınmasının dost demek olmasıdır Barış.

Ozan’ın ve işçinin karanfili ayni şekilde koklaması, insanların sıkışan elleridir Barış.

Tüm insanların Barış içinde, soluk almasıdır bütün düşleriyle,    Barış budur işte.
 
Ve dostlarım, Kıbrısımız için, çocuklarımız ve kendimiz için düşlerimizi gerçeğe dönüştürme zamanıdır. Şimdi, hep birlikte Barış’a giden yola önemli bir taş daha döşediğimiz bu akşamın tadını çıkaralım. Hepinize katıldığınızdan dolayı bir kez daha teşekkür ederim.

 

Δεν υπάρχουν σχόλια:

Δημοσίευση σχολίου