31/12/12

Cumhurbaşkanı Sayın Dimitris Hristofyas’ın yeni yıl mesajı


31.12.2012

Yurttaşlar,

Birkaç saat sonra yeni yıla gireceğiz. 2013 yılının ardımızda bıraktığımız bu yıldan daha iyi olmasını yürekten diliyorum. Herkese şahsi ve ailevi mutluluk, yurdumuza özgürlük diliyorum.

2012 yılı ne yazık ki gerek Kıbrıs’ta, gerekse Avrupa ve tüm dünyada önemli ekonomik ve sosyal sorunların yoğunlaştığı bir yıl olarak nitelenmektedir. Sistemin çok yönlü ekonomik ve sosyal krizinin kurumları ve değerleri yıkmakla tehdit edecek derecede derinleşmesi tüm Avrupa’da işsizlik, yokluk ve yoksulluk gibi sorunları daha da arttırmıştır. Avrupa çapında bugüne kadar uygulanan politikaların, krizin yol açtığı ekonomik sorunlara çözümler sunmayı başaramadığı, bilakis ekonomik ve sosyal adaletsizliklerin daha da artmasına yol açtığı en nihayet kabul edilmelidir. Pek çok Avrupa ülkesinin bugün içinde bulundukları durum, Avrupa Birliği açısından onur verici değildir. Birleşik Avrupa’nın geleceği yoksulluk, yokluk ve işsizlik içerisindeki, kalacak yeri dahi olmayan insanlar olamaz. Tek yanlı kemer sıkma ve durgunluk politikaları şimdiden çıkmaza götürmüştür. Avrupa Birliği içerisinde kalkınmayı, sosyal bütünlüğü ve gerçek dayanışmayı güçlendiren farklı bir yaklaşım gerekmektedir. Böylesi bir siyasi yaklaşımın eksikliğini üzüntüyle gözlemlemekteyiz.

Küresel ekonomik krizin etkileri ve özellikle Kıbrıs bankalarının Yunan tahvillerine ve genel olarak Yunan ekonomisine yaptıkları yatırımlar Kıbrıs ekonomisini kurtarmak için kapatmamız gereken ciddi bir ekonomik açık yarattılar ve Destek Mekanizması’na başvurmak zorunda kaldık. Mekanizma’ya başvurmadan çok önce, Troyka ile ön anlaşmaya varmadan daha önce başka kaynaklardan finansman bulmak için büyük çabalarda bulunduk. Çünkü Troyka ile müzakerelerde karşılaşacağımız sorunlar hakkında en azından biz yanılsama içerisinde değildik. Ne yazık ki bu çabalardan arzu edilen sonuç elde edilemedi.

Troyka ile görüşmelerde, Kıbrıs’ın ve halkımızın çıkarlarını korumak için ısrarla çetin müzakerelerde bulunduk. Varılacak olan sonucun acı verici olacağını peşinen biliyorduk. Ancak bazı temel hedefler koyduk, büyük bir gayretle bu hedefleri öne çıkardık ve başardık.

Doğal gazın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetimi altında olmasını güvence altına almayı başardık. Bu, halkımız için büyük bir umudu teşkil etmektedir. Troyka yarı kamusal teşekküllerin özelleştirilmesini hedefliyordu, bunu önledik. Binlerce yurttaşımızın birkaç gün önce aldıkları 13. maaş ve Eşel Mobil sistemi gibi bazı temel hakları koruduk. Kooperatifçilik için kurtarıcı bir düzenlemenin yapılmasını başardık. Ücretlilerin katkısının her şeyi yerle bir edici bir biçimde değil, basamaklı bir şekilde olmasını başardık. Bizi içinde bulunduğumuz zor duruma sokan bankacılık sisteminin hızlı bir biçimde düze çıkarılmasını hedefledik. Bugünkü duruma ilişkin bankaların sorumlulukları artık herkes açısından nettir. Eğer bankalarla ilgili sorunlar olmasaydı, kamu ekonomisinin sorunları ile yapısal sorunlardan bağımsız olarak, Kıbrıs’ın Mekanizma’ya başvurması gerekmeyecekti. Bankaların sorunları hakkında, bankaların yönetimlerinin ötesinde, denetleyici makam olarak Merkez Bankası’nın ve o zamanki yöneticisinin önemli sorumluluğu vardır. Avrupa müktesebatına göre, bağımsız bir makam olarak, Merkez Bankası ve yöneticisi bankacılık sisteminin düzenlenmesinden ve denetiminden tamamen sorumludur.

Ne Troyka ile ön anlaşmayı, ne de mevcut ekonomik durumu ideal göstermeye çalışmamız asla söz konusu değildir. Daha kötü durumların önüne geçebilmek için, Kıbrıs halkının fedakârlıklarda bulunmak zorunda kalacağı açıkça görülmektedir. Kıbrıs ekonomisi, kısa sürede kalkınma sürecine girmesini sağlayacak perspektifler yaratılarak kurtarılabilir.

Yurttaşlar,

Birkaç saat içerisinde 2013 yılına girerken, yurdumuz hala bölünmüş bir durumda ve Kıbrıs sorununun çözüm çabaları çıkmazda olmaya devam etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Konseyi Başkanlığı’nı üstlenmesini bahane ederek, müzakereleri durduran işgalci Türkiye ve Sayın Eroğlu çıkmazın tek sorumlusudur. Tüm bunlara rağmen, son yıllarda müzakereler sürecinde tarafımız açısından önemli olumlu sonuçlara ulaşılması başarılmıştır.

Müzakereler Birleşmiş Milletler’in yıllardır belirlemiş olduğu iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü zemininde yapıldı. Bu kez, Kıbrıs sorununun çözüm zemini içerisine tek egemenliğin, tek vatandaşlığın ve tek uluslararası kimliğin girmesini başardık ve bu, BM Güvenlik Konseyi oylamalarında da onaylandı. Süreç, her hangi bir biçimde hakemliği ve yapay takvimleri men etmekteydi. Müzakere masasında bazı görüş birlikleri sağlandı ve bunların bütünü, geçmişte dayatılmaya çalışılan ve Kıbrıs halkı tarafından reddedilen daha önceki planlarla karşılaştırıldığında, önemli iyileştirmeleri teşkil etmektedir. Referandumların ardından uluslararası alanda ve özellikle de Avrupa’da var olan kabul edilemez, cezalandırıcı ortamı tarafımızın iyi niyetini ve Türkiye’nin uzlaşmaz tutumunu göstererek tersine çevirdik. Uluslararası alandaki olumlu hava Türk tehditlerine ve tahriklerine rağmen, doğal gazın bulunması gibi önemli ulusal hedeflerimizi yaşama geçirmemize izin verdi.

Önümüzdeki zaman sürecinde Kıbrıs sorununda tehlikeli akrobasilerden kaçınılacağına inanmak istiyoruz, çünkü böylesi akrobasiler taksimin kalıcılaşmasının yanı sıra, Kıbrıs ve halkımız açısından yeni acılara yol açacak yeni tehlikeler yaratacaktır. Bugün karşı karşıya olduğumuz ekonomik sorunlara rağmen, Kıbrıs sorunu Kıbrıs halkı için en önemli mesele olmaya devam etmektedir. Bu, halkımızın yaşamda kalabilmesi meselesidir. Halkımızın bugün karşı karşıya olduğu ekonomik güçlükleri gelecek nesillerin hatırlayıp hatırlamayacağından emin değiliz. Ancak işgal altındaki yurdumuzun yarısının olası nihai kaybı ve diğer yarısı için yeni tehlikelere yol açılması kesinlikle tarihin en kara sayfalarına yazılacaktır.

Yurttaşlar,

2012 sadece sorunlar ve zorluklar getirmedi, aynı zamanda Kıbrıs halkına sadece umut vermekle kalmayıp, daha iyi bir gelecek için somut perspektifler yaratan bazı olumlu gelişmeleri de getirdi. 2012 yılı içerisinde, Türk tepkilerine ve tehditlerine rağmen, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesindeki parsellere ilişkin izinlerin verilmesinin ikinci turu yönünde kararlı bir şekilde ilerledik. Bakanlar Kurulu’nun kararıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti münhasır ekonomik bölgemizdeki beş parselin değerlendirilmesi için somut şirketlerle doğrudan müzakerelere şimdiden başlamıştır. Bu gelişme Kıbrıs Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgesinin belirlenmesine yönelik kararlı faaliyetleri, 12. parselde doğal gaz bulunmasını ve Kıbrıs’ın bölgesel bir enerji merkezi haline gelmesi için yapılan stratejik planlamayı izlemektedir. Doğal gazın bulunması Kıbrıs ve halkımız için bağımsızlık sonrasında en önemli ekonomik, siyasal ve sosyal perspektifleri yaratmaktadır. Hiç şüphem yok ki, bu beş yıl, doğal gaz perspektifini ete ve kemiğe büründüren ve bizim için, çocuklarımız ve torunlarımız için umut ve somut bir perspektif yaratan beş yıl olarak tarihe geçecektir.

Büyük oranda hükümetin planlamaları ve çalışmaları sonucunda, son yıllarda yeni pazarlar cezp edilerek, turizmin arttırılması bugün Kıbrıs ekonomisinin akciğerlerinden birini teşkil etmektedir. Kıbrıs ticaretinin artması yönünde de iyimser veriler mevcuttur.

Bu çok zor ekonomik ve sosyal koşullarda sosyal devlet önemli derecede korunmuştur. Troyka nedeniyle uygulamak zorunda kaldığımız kesintilerden sonra dahi, önemli sosyal yardımların ülke yönetimini üstlendiğimiz 2008 yılına kıyasla hissedilir derecede artmış olmaya devam etmeleri karakteristiktir.

Yurttaşlar,

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı tamamen başarılı bir şekilde yürütmesi gelecekte Kıbrıs’a hissedilir derecede yardımcı olması beklenen ve sözü edilmeye değer siyasi bir rezerv yaratmıştır. Avrupa alanında Kıbrıs’ın saygınlığını güçlendirmiştir. Ancak daha da önemlisi, herkesin de belirttiği gibi, mükemmel bir şekilde yürüttüğümüz Dönem Başkanlığı ile halkımızın, siyasi liderliğimizin ve devletimizin vasıflarının dışarıda da görülmesidir.

Dönem Başkanlığı’na ilişkin olarak ortaya konulan birlik, Dönem Başkanlığı’nın başarısı için tüm çalışanların gösterdikleri çalışkanlık ve bağlılık, doğru planlama ve uygulama, yakın gelecekte değerlendirebildiğimiz takdirde, pek çok şeyi başarabilmemize yardımcı olacak karakteristik öğelerden sadece bazılarıdır. Nitekim Cunta’nın ve EOKA-B’nin hain, faşist darbesinin ve 1974 barbar Türk istilasının sonrasında olduğu gibi, çok daha zor ve ciddi durumlara halkımız birlik ve ciddiyet içerisinde karşı koyabileceğini yakın geçmişte kanıtlamıştır.

Yurttaşlar,

Bu bayram saatlerinde aklımız mahsur durumda olan, darbe ve istiladan zarar uğramış olan yurttaşlarımızdadır. Özellikle işsiz yurttaşlarımızda, engelli yurttaşlarımızda, hasta yatağında acı ya da zorluk çeken insanlarımızdadır.

Cumhuriyetimizin var olduğu 52 yıl boyunca başardıklarımızı değerlendirerek, Kıbrıs halkının sorunlara ve güçlüklere rağmen tekrardan ayağa kalkmayı başaracağına dair umudumuzu ve aynı zamanda inancımızı dile getiriyoruz. Yurdumuzu ve halkımızı kurtarıp yeniden birleştirebiliriz. Ekonomik krizi aşıp, kısa zamanda ekonomik kalkınma sürecine girebiliriz. Doğal zenginliklerimizi değerlendirip, Kıbrıs’ı bir refah ve mutluluk ülkesi haline getirebiliriz. Büyük vizyonların başarılabilmesi için hepimizin, siyasi liderliğin, sosyal ortakların, halkın tümünün katkısı şarttır. Başarabiliriz ve başaracağız!

Herkese iyi bir yeni yıl diliyorum, size ve ailelerinize en iyi dileklerimi sunuyorum.

Δεν υπάρχουν σχόλια:

Δημοσίευση σχολίου