1 Ekim
2012 - Pazartesi
Yurttaşlar,
Kıbrıs’ın bağımsızlığının yıldönümü vesilesiyle,
Kıbrıslırumlara, Kıbrıslıtürklere, Maronitlere, Ermenilere ve Latinlere, tüm Kıbrıs
halkına yüreğimin derinliklerinden takdir, saygı, onur ve mücadele selamlarımı
gönderiyorum.
Bağımsızlık halkımızın en önemli kazanımıdır.
Kalkınma, ilerleme ve başarı için büyük perspektifler yaratmıştır. Halkımız
sıkı bir biçimde çalışarak bağımsızlık yıllarında pek çok şeyi başarmıştır.
Başardıklarımız, normalde bizi gurur ve güven duygularıyla doldurmalıydı. Ancak
1974’ten beri ülkemizin içinde bulunduğu işgal ve bölünme durumu halkımızın
kazanımlarını tehdit etmekte ve bizi düşündürmekte, tedbirli ve dikkatli olmak
zorunda bırakmaktadır.
Bağımsız Kıbrıs’ın trajik tarihi sürecini
değerlendirdiğimizde, doğal olarak şu sonuca varabiliriz: halkımızın yaşadığı
trajedilerden, özellikle 1974 trajedisinden kaçınabilirdi. Dıştan müdahaleler
ve komplolardan bağımsız olarak, eğer siyasette olgunluk ve realizmle hareket
etseydik, koşulları ve güç dengelerini doğru değerlendirseydik, muhtemelen
trajedilerden ve bugün yaşadığımız zor durumdan kaçınmış olacaktık.
Hepimizin ve özellikle yurdun siyasi liderliğinin
yıllar boyu görevi, çağdaş Kıbrıs tarihinden doğru dersleri çıkarmaktır.
İşgalin sona ermesi ve mevcut koşullarda adil, yaşayabilir ve işler bir çözüm
çerçevesinde Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi için gerçekçi ve ilkelerde tutarlı
bir şekilde mücadeleye devam etmeye çağırılıyoruz.
Taksimin yurdumuz için yıkıcı olduğunu söylemekten
yorulmayacağız. Taksim, yurdumuzda kalıcı barış ve güvenliği güvence altına
alamaz. Zamanın geçmesiyle koşullar daha da kötüye gidecektir. Türkiye, işgalin
toprak üzerindeki oldubittilerini kalıcılaştırmak için zamanın geçmesini
kullanmaktadır.
Vatandaşlara karşı samimi olmalıyız. Nitekim büyük
sözler ve içi boş sloganlar felaketlere ve trajedilere götüren hareketlere ve
faaliyetlere refakat etmiştir. Çözüme ulaşmak için maalesef çok seçenek
bulunmamaktadır. Önümüzde sadece bir seçenek vardır. Bu da tek egemenlikli, tek
vatandaşlıklı ve tek uluslararası kimlikli bir devlet için, siyasi eşitlikli, iki
bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümüdür. 1977 ve 1979 Yüksek Düzey Anlaşmaları’nda
Kıbrıstürk toplumu ile birlikte kabul etmiş olduğumuz çözüm budur. Bu çözümü
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği bir dizi kararlarıyla benimsemişlerdir.
Anlaşmaya varılamaması zaafı, üzerinde anlaşmaya
varılmış olan çözüm zemininden kaynaklanmamaktadır. Türkiye'nin ve Kıbrıstürk
liderliğinin böyle bir çözüm için işbirliği yapmayı reddetmesinden
kaynaklanmaktadır. Onların Kıbrıs'ta iki devletli bir çözümü ileri sürme anlayışlarından
kaynaklanmaktadır. İki bölgeli, iki toplumlu federasyonun reddi veya çözüm hakkında
soyut bildirgeler, mücadelemizde kalkan görevi gören Birleşmiş Milletler'in
Kıbrıs hakkındaki kararlarından Türkiye'nin kurtulmasını kolaylaştırmaktadır.
Türkiye'nin, artık resmen, nihai taksim hedefini ileri sürmesini
kolaylaştırmaktadır.
Halka söz verdiğimiz gibi, Cumhurbaşkanlığımız süresince bütün gücümüzü Kıbrıs sorununun çözümüne harcadık. Çok zamanımızı adadık, inisiyatifler üstlendik, yapıcı öneriler sunduk ve tüm dünyayı dolaştık. Kıbrıstürk toplumunun daha önceki lideri Sayın Talat ile doğrudan müzakerelerde Kıbrıs sorununun çeşitli yanlarında kayda değer yakınlaşmaları başarmış olmamıza rağmen, maalesef çözüm başarılamadı.
Kıbrıstürk toplumu liderliğinin Sayın Eroğlu
tarafından üstlenilmesiyle müzakerelerde gerileme kaydedildi. Kıbrıslıtürk
lider görüşmelerin Sayın Talat ile ulaştığımız noktadan devam etmesi için
birlikte üstlendiğimiz taahhütlere bağlı kalmadı. Sağlanan yakınlaşmaları
doğrulamayı pratikte reddetti ve özünde bunları iptal etti.
Sayın Eroğlu'nun olumsuz tutumu, özellikle bu
dönemde Türkiye'nin siyasetini karakterize eden tahrikkârlık ve kibirden beslenmekte
ve güç almaktadır. Eroğlu'nun Kıbrıs'ta iki devletin olması yönündeki siyasi
anlayışından kaynaklanan tutumu nedeniyle Kıbrıs sorununa ilişkin müzakereler durgunluğa
ve özünde çıkmaza girmiştir.
Bu endişe verici durumun var olduğu koşullarda,
hepimiz Kıbrıs sorununun çözümü vizyonunu canlı tutmalıyız. Birleşmiş
Milletler’in Kıbrıs hakkındaki kararlarını, uluslararası hukuku ve Avrupa
hukukunu, 1977 ve 1979 yüksek düzey anlaşmalarını dayanak alan bir çözüme
ulaşma vizyonunu canlı tutmalıyız.
Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızı bu çabaya katkıda bulunmaya çağırıyorum. Yığınsal olarak yerleşimcilerin taşınması her şeyden önce Kıbrıslıtürklerin adamızdaki doğal varlıkları açısından ölümcül tehlikeyi teşkil etmektedir.
Yurttaşlar,
Önümüzdeki büyük bir zorluk da ülkemize eziyet
çektiren ekonomik krizdir. Bazı meseleleri netliğe kavuşturmak için bugün bana
verilen bu fırsatı değerlendirmek istiyorum. Bu kriz, dünyanın neredeyse tüm
ülkelerini ve özellikle Kıbrıs da dâhil olmak üzere AB ülkelerini ağır bir şekilde
etkileyen büyük ve derin küresel ekonomik krizin bir sonucudur.
Yunanistan'daki ekonomik kriz, ülkemizin ekonomisinin
durumu açısından elbette belirleyici rolü oynamaktadır. Avro Bölgesi liderleri
de dâhil olmak üzere, uluslararası düzeyde herkes, Kıbrıs ekonomisinin temel sorunlarının,
büyük Kıbrıs bankalarının Yunanistan ekonomisine yaptıkları aşırı derecedeki
yatırımlarından kaynaklandığını kabul etmektedirler.
Bu durum, ekonomimizin yıllar boyunca birikmiş ve
maalesef daha önce karşı koyulmamış olan yapısal sorunlarını daha da
ağırlaştırmıştır. Bu sorunların yıllar önce çözülmüş olması gerekliydi, ama gerekli
önlemler alınmamıştı. Tam aksine, çeşitli hükümetler aldıkları kararlarla sorunların
devam etmesine ve çoğalmasına yol açtılar.
Hükümet olarak gerekli önlemleri almadığımız yönündeki
iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Kamu maliyesine yönelik ve yapısal önlemleri,
ayrıca kalkınmayı destekleyen önlemleri uyguladık ve uygulamaya da devam
edeceğiz.
Bu önlemlerin alınmasıyla kamu harcamaları önce
oldukları yerde tutuldu ve sonrasında da azaltıldı. Devlet memurlarının
sayısını azalttık. Sosyal Sigortalar Fonu’nun yaşayabilirliğine ilişkin sorunları
çözdük ve kamu sektöründen emeklilik planını yeniden düzenledik. Kamuda geçici
olarak işe alınan memurların sorunlarını çözdük. Devlet memurlarının
emeklilikleri sonrası altı aylık bir dönem işsizlik ödeneği ve çok sayıda emekli
maaşı almaları gibi ayrıcalıkları kaldırdık.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin var olduğu yıllarda ilk kez
uygulanan bu ve diğer önlemler göz ardı edilemez ve silinemezler. En önemlisi
de, bu önlemlerin sosyal ortaklarla ve özellikle sendikal örgütlerle yapılan
diyalog sonrası uygulanmış olmasıdır. Belirli partilerin ve politikacıların
bizi çalışanların temsilcilerini görmezden gelmeye çağırdıkları bir anda, biz
bu şekilde çalışma yaşamında huzuru güvence altına aldık.
Ayrıca ülkemizin mali durumunun bizi destek
mekanizmasına başvurmak zorunda bıraktığı yönündeki iddialar da gerçeği
yansıtmamaktadır. Özellikle Kıbrıs'ın uluslararası piyasalardan tecridi
sebebiyle yüzleştiğimiz karşı karşıya kaldığımız mali baskılara rağmen, en az
bir büyük bankanın yeniden sermayelendirilmesi gereksinimi olmasaydı destek mekanizmasına
başvurmak zorunda kalmayacaktık. Somut ve katı gerçeklik budur.
Destek mekanizmasına başvuru Kıbrıs açısından yeni
koşullar yarattı ve yüksek sorumluluk duygusuyla sorunlara karşı koymaya çabası
içerisindeyiz. Troyka ile sonuç alıcı müzakereler kanıtlı ve hesaplı olan kapsamlı
bir önlemler paketinin oluşturulmasını gerektirmektedir.
Hükümet yoğun çalışmalarıyla özünde bu gereksinimi karşılamaktadır.
Bu paketi partilere ve sosyal ortaklara sunacağımızı ve kendileriyle bunu
tartışacağımızı bir kez daha vurguluyorum. Troyka ile müzakerede mümkün olan en
geniş desteği sağlamak için, vatanımız ve halkımızın iyiliği için dileğimiz ve
beklentimiz fikir birliği ve anlayışla karşılanmaktır.
Alınacak önlemlerin sosyal bir bedeli olacaktır.
Hedefimiz, her tür etkinin olabildiğince dengeli ve rasyonel bir biçimde paylaşımıdır
ve herkesin ekonomik olanaklarıyla orantılı bir biçimde yük üstlenmesidir.
Çabamız ekonominin sağlamlaştırılması, kalkınmanın ve aynı zamanda sosyal
bütünlüğün desteklenmesi üzerine yoğunlaşmaya devam edecektir.
Yaratılması için ortaya konulan çabalarda yıllarca
en ön safta yer aldığımız, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için son yıllarda
elle tutulur katkılarda bulunduğumuz sosyal devleti bu hükümetin ortadan
kaldırmasının söz konusu olmadığının güvencesini size veriyorum. Bu mesajı özellikle
nüfusun hassas gruplarına ve işsizler gibi ekonomik krizden yara alanlara
gönderiyorum.
Halkımız zor durumlara karşı koymak için ilk kez fedakârlıklarda bulunmak zorunda kalmıyor. 1974’ün çok zor koşullarında da bunu yaptı. Hep birlikte, yüksek sorumluluk duygusuyla ve işçi hareketinin öncülüğüyle o zaman tarihimizin en kritik durumuna kısa sürede karşı koymayı başardık ve çok kısa zamanda kalkınma ve refah dönemine ulaştık. Ekonomik krizin etkilerine karşı koymak için şimdi de aynı sorumluluk duygusunu göstereceğimizden eminim.
Yurttaşlar,
Kıbrıs sorunundaki durgunluk ve ekonomideki olumsuz
gelişmeler şüphesiz düşündürmekte ve kaygılandırmaktadır. Ancak aynı zamanda
daha iyi günlere ulaşma çabalarına katkıda bulunacak gelişmeler de mevcuttur.
Hidrokarbon yataklarının bulunması ülkemiz
açısından büyük önem taşıyan bir gelişmeyi teşkil etmektedir. Bu gelişme, Kıbrıs’ın
denizaltı zenginliğinin tespit edilmesi ve değerlendirilmesi için hazırladığımız
planlamanın dikkatli ve kararlı bir biçimde yaşama geçirilmesinin sonucudur.
Ciddi ve iyi hazırlanmış bir politikayla Türkiye’nin tahriklerine ve
tehditlerine karşı koymayı başardık ve tüm uluslararası toplumun desteğine
sahibiz.
Araştırmaların ilerletilmesi ve Kıbrıs’ın
hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesi yönündeki politikamız çerçevesinde,
izinlerin verilmesinin 2. turunu kısa sürede tamamlamış olacağız. Aynı zamanda,
Kıbrıs’ın bir enerji merkezine dönüştürülmesi projesinin yaşama geçirilmesini ileri
sürmekteyiz; böylesi bir gelişmenin gerek ekonomimiz, gerekse genel olarak
ülkemiz açısından büyük önemde olumlu sonuçları olacaktır.
Yurttaşlar,
Kıbrıs’ın bağımsızlığının 52. Yılını kutlarken,
karşı karşıya olduğumuz zorluklara ve sorunlara rağmen iyimserlik mesajı
gönderiyoruz. Halkımızın olanaklarına inanıyoruz ve bunlara yatırım yapıyoruz.
Bugünkü güçlükleri aşıp, yakın gelecekte çok daha iyi günlere ulaşacağımız
inancıyla, Kıbrıs’ın bağımsızlığını kutluyoruz. Bu güzel günlere ulaşmak için
çalışmaya devam edeceğiz.
Nice yıllara.
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου