1/10/12

Kıbrıs’ın Bağımsızlığı’nın 52. Yıldönümü için Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın mesajı

1 Ekim 2012 - Pazartesi

Yurttaşlar,

Kıbrıs’ın bağımsızlığının yıldönümü vesilesiyle, Kıbrıslırumlara, Kıbrıslıtürklere, Maronitlere, Ermenilere ve Latinlere, tüm Kıbrıs halkına yüreğimin derinliklerinden takdir, saygı, onur ve mücadele selamlarımı gönderiyorum.

Bağımsızlık halkımızın en önemli kazanımıdır. Kalkınma, ilerleme ve başarı için büyük perspektifler yaratmıştır. Halkımız sıkı bir biçimde çalışarak bağımsızlık yıllarında pek çok şeyi başarmıştır. Başardıklarımız, normalde bizi gurur ve güven duygularıyla doldurmalıydı. Ancak 1974’ten beri ülkemizin içinde bulunduğu işgal ve bölünme durumu halkımızın kazanımlarını tehdit etmekte ve bizi düşündürmekte, tedbirli ve dikkatli olmak zorunda bırakmaktadır.

Bağımsız Kıbrıs’ın trajik tarihi sürecini değerlendirdiğimizde, doğal olarak şu sonuca varabiliriz: halkımızın yaşadığı trajedilerden, özellikle 1974 trajedisinden kaçınabilirdi. Dıştan müdahaleler ve komplolardan bağımsız olarak, eğer siyasette olgunluk ve realizmle hareket etseydik, koşulları ve güç dengelerini doğru değerlendirseydik, muhtemelen trajedilerden ve bugün yaşadığımız zor durumdan kaçınmış olacaktık.

Hepimizin ve özellikle yurdun siyasi liderliğinin yıllar boyu görevi, çağdaş Kıbrıs tarihinden doğru dersleri çıkarmaktır. İşgalin sona ermesi ve mevcut koşullarda adil, yaşayabilir ve işler bir çözüm çerçevesinde Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi için gerçekçi ve ilkelerde tutarlı bir şekilde mücadeleye devam etmeye çağırılıyoruz.

Taksimin yurdumuz için yıkıcı olduğunu söylemekten yorulmayacağız. Taksim, yurdumuzda kalıcı barış ve güvenliği güvence altına alamaz. Zamanın geçmesiyle koşullar daha da kötüye gidecektir. Türkiye, işgalin toprak üzerindeki oldubittilerini kalıcılaştırmak için zamanın geçmesini kullanmaktadır.

Vatandaşlara karşı samimi olmalıyız. Nitekim büyük sözler ve içi boş sloganlar felaketlere ve trajedilere götüren hareketlere ve faaliyetlere refakat etmiştir. Çözüme ulaşmak için maalesef çok seçenek bulunmamaktadır. Önümüzde sadece bir seçenek vardır. Bu da tek egemenlikli, tek vatandaşlıklı ve tek uluslararası kimlikli bir devlet için, siyasi eşitlikli, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümüdür. 1977 ve 1979 Yüksek Düzey Anlaşmaları’nda Kıbrıstürk toplumu ile birlikte kabul etmiş olduğumuz çözüm budur. Bu çözümü Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği bir dizi kararlarıyla benimsemişlerdir.

Anlaşmaya varılamaması zaafı, üzerinde anlaşmaya varılmış olan çözüm zemininden kaynaklanmamaktadır. Türkiye'nin ve Kıbrıstürk liderliğinin böyle bir çözüm için işbirliği yapmayı reddetmesinden kaynaklanmaktadır. Onların Kıbrıs'ta iki devletli bir çözümü ileri sürme anlayışlarından kaynaklanmaktadır. İki bölgeli, iki toplumlu federasyonun reddi veya çözüm hakkında soyut bildirgeler, mücadelemizde kalkan görevi gören Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs hakkındaki kararlarından Türkiye'nin kurtulmasını kolaylaştırmaktadır. Türkiye'nin, artık resmen, nihai taksim hedefini ileri sürmesini kolaylaştırmaktadır.

Halka söz verdiğimiz gibi, Cumhurbaşkanlığımız süresince bütün gücümüzü Kıbrıs sorununun çözümüne harcadık. Çok zamanımızı adadık, inisiyatifler üstlendik, yapıcı öneriler sunduk ve tüm dünyayı dolaştık. Kıbrıstürk toplumunun daha önceki lideri Sayın Talat ile doğrudan müzakerelerde Kıbrıs sorununun çeşitli yanlarında kayda değer yakınlaşmaları başarmış olmamıza rağmen, maalesef çözüm başarılamadı.

Kıbrıstürk toplumu liderliğinin Sayın Eroğlu tarafından üstlenilmesiyle müzakerelerde gerileme kaydedildi. Kıbrıslıtürk lider görüşmelerin Sayın Talat ile ulaştığımız noktadan devam etmesi için birlikte üstlendiğimiz taahhütlere bağlı kalmadı. Sağlanan yakınlaşmaları doğrulamayı pratikte reddetti ve özünde bunları iptal etti.
Sayın Eroğlu'nun olumsuz tutumu, özellikle bu dönemde Türkiye'nin siyasetini karakterize eden tahrikkârlık ve kibirden beslenmekte ve güç almaktadır. Eroğlu'nun Kıbrıs'ta iki devletin olması yönündeki siyasi anlayışından kaynaklanan tutumu nedeniyle Kıbrıs sorununa ilişkin müzakereler durgunluğa ve özünde çıkmaza girmiştir.

Bu endişe verici durumun var olduğu koşullarda, hepimiz Kıbrıs sorununun çözümü vizyonunu canlı tutmalıyız. Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs hakkındaki kararlarını, uluslararası hukuku ve Avrupa hukukunu, 1977 ve 1979 yüksek düzey anlaşmalarını dayanak alan bir çözüme ulaşma vizyonunu canlı tutmalıyız.

Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızı bu çabaya katkıda bulunmaya çağırıyorum. Yığınsal olarak yerleşimcilerin taşınması her şeyden önce Kıbrıslıtürklerin adamızdaki doğal varlıkları açısından ölümcül tehlikeyi teşkil etmektedir.

Yurttaşlar,

Önümüzdeki büyük bir zorluk da ülkemize eziyet çektiren ekonomik krizdir. Bazı meseleleri netliğe kavuşturmak için bugün bana verilen bu fırsatı değerlendirmek istiyorum. Bu kriz, dünyanın neredeyse tüm ülkelerini ve özellikle Kıbrıs da dâhil olmak üzere AB ülkelerini ağır bir şekilde etkileyen büyük ve derin küresel ekonomik krizin bir sonucudur.

Yunanistan'daki ekonomik kriz, ülkemizin ekonomisinin durumu açısından elbette belirleyici rolü oynamaktadır. Avro Bölgesi liderleri de dâhil olmak üzere, uluslararası düzeyde herkes, Kıbrıs ekonomisinin temel sorunlarının, büyük Kıbrıs bankalarının Yunanistan ekonomisine yaptıkları aşırı derecedeki yatırımlarından kaynaklandığını kabul etmektedirler.

Bu durum, ekonomimizin yıllar boyunca birikmiş ve maalesef daha önce karşı koyulmamış olan yapısal sorunlarını daha da ağırlaştırmıştır. Bu sorunların yıllar önce çözülmüş olması gerekliydi, ama gerekli önlemler alınmamıştı. Tam aksine, çeşitli hükümetler aldıkları kararlarla sorunların devam etmesine ve çoğalmasına yol açtılar.

Hükümet olarak gerekli önlemleri almadığımız yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Kamu maliyesine yönelik ve yapısal önlemleri, ayrıca kalkınmayı destekleyen önlemleri uyguladık ve uygulamaya da devam edeceğiz.

Bu önlemlerin alınmasıyla kamu harcamaları önce oldukları yerde tutuldu ve sonrasında da azaltıldı. Devlet memurlarının sayısını azalttık. Sosyal Sigortalar Fonu’nun yaşayabilirliğine ilişkin sorunları çözdük ve kamu sektöründen emeklilik planını yeniden düzenledik. Kamuda geçici olarak işe alınan memurların sorunlarını çözdük. Devlet memurlarının emeklilikleri sonrası altı aylık bir dönem işsizlik ödeneği ve çok sayıda emekli maaşı almaları gibi ayrıcalıkları kaldırdık.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin var olduğu yıllarda ilk kez uygulanan bu ve diğer önlemler göz ardı edilemez ve silinemezler. En önemlisi de, bu önlemlerin sosyal ortaklarla ve özellikle sendikal örgütlerle yapılan diyalog sonrası uygulanmış olmasıdır. Belirli partilerin ve politikacıların bizi çalışanların temsilcilerini görmezden gelmeye çağırdıkları bir anda, biz bu şekilde çalışma yaşamında huzuru güvence altına aldık.

Ayrıca ülkemizin mali durumunun bizi destek mekanizmasına başvurmak zorunda bıraktığı yönündeki iddialar da gerçeği yansıtmamaktadır. Özellikle Kıbrıs'ın uluslararası piyasalardan tecridi sebebiyle yüzleştiğimiz karşı karşıya kaldığımız mali baskılara rağmen, en az bir büyük bankanın yeniden sermayelendirilmesi gereksinimi olmasaydı destek mekanizmasına başvurmak zorunda kalmayacaktık. Somut ve katı gerçeklik budur.

Destek mekanizmasına başvuru Kıbrıs açısından yeni koşullar yarattı ve yüksek sorumluluk duygusuyla sorunlara karşı koymaya çabası içerisindeyiz. Troyka ile sonuç alıcı müzakereler kanıtlı ve hesaplı olan kapsamlı bir önlemler paketinin oluşturulmasını gerektirmektedir.

Hükümet yoğun çalışmalarıyla özünde bu gereksinimi karşılamaktadır. Bu paketi partilere ve sosyal ortaklara sunacağımızı ve kendileriyle bunu tartışacağımızı bir kez daha vurguluyorum. Troyka ile müzakerede mümkün olan en geniş desteği sağlamak için, vatanımız ve halkımızın iyiliği için dileğimiz ve beklentimiz fikir birliği ve anlayışla karşılanmaktır.

Alınacak önlemlerin sosyal bir bedeli olacaktır. Hedefimiz, her tür etkinin olabildiğince dengeli ve rasyonel bir biçimde paylaşımıdır ve herkesin ekonomik olanaklarıyla orantılı bir biçimde yük üstlenmesidir. Çabamız ekonominin sağlamlaştırılması, kalkınmanın ve aynı zamanda sosyal bütünlüğün desteklenmesi üzerine yoğunlaşmaya devam edecektir.

Yaratılması için ortaya konulan çabalarda yıllarca en ön safta yer aldığımız, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için son yıllarda elle tutulur katkılarda bulunduğumuz sosyal devleti bu hükümetin ortadan kaldırmasının söz konusu olmadığının güvencesini size veriyorum. Bu mesajı özellikle nüfusun hassas gruplarına ve işsizler gibi ekonomik krizden yara alanlara gönderiyorum.

Halkımız zor durumlara karşı koymak için ilk kez fedakârlıklarda bulunmak zorunda kalmıyor. 1974’ün çok zor koşullarında da bunu yaptı. Hep birlikte, yüksek sorumluluk duygusuyla ve işçi hareketinin öncülüğüyle o zaman tarihimizin en kritik durumuna kısa sürede karşı koymayı başardık ve çok kısa zamanda kalkınma ve refah dönemine ulaştık. Ekonomik krizin etkilerine karşı koymak için şimdi de aynı sorumluluk duygusunu göstereceğimizden eminim.

Yurttaşlar,

Kıbrıs sorunundaki durgunluk ve ekonomideki olumsuz gelişmeler şüphesiz düşündürmekte ve kaygılandırmaktadır. Ancak aynı zamanda daha iyi günlere ulaşma çabalarına katkıda bulunacak gelişmeler de mevcuttur.

Hidrokarbon yataklarının bulunması ülkemiz açısından büyük önem taşıyan bir gelişmeyi teşkil etmektedir. Bu gelişme, Kıbrıs’ın denizaltı zenginliğinin tespit edilmesi ve değerlendirilmesi için hazırladığımız planlamanın dikkatli ve kararlı bir biçimde yaşama geçirilmesinin sonucudur. Ciddi ve iyi hazırlanmış bir politikayla Türkiye’nin tahriklerine ve tehditlerine karşı koymayı başardık ve tüm uluslararası toplumun desteğine sahibiz.

Araştırmaların ilerletilmesi ve Kıbrıs’ın hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesi yönündeki politikamız çerçevesinde, izinlerin verilmesinin 2. turunu kısa sürede tamamlamış olacağız. Aynı zamanda, Kıbrıs’ın bir enerji merkezine dönüştürülmesi projesinin yaşama geçirilmesini ileri sürmekteyiz; böylesi bir gelişmenin gerek ekonomimiz, gerekse genel olarak ülkemiz açısından büyük önemde olumlu sonuçları olacaktır.

Yurttaşlar,

Kıbrıs’ın bağımsızlığının 52. Yılını kutlarken, karşı karşıya olduğumuz zorluklara ve sorunlara rağmen iyimserlik mesajı gönderiyoruz. Halkımızın olanaklarına inanıyoruz ve bunlara yatırım yapıyoruz. Bugünkü güçlükleri aşıp, yakın gelecekte çok daha iyi günlere ulaşacağımız inancıyla, Kıbrıs’ın bağımsızlığını kutluyoruz. Bu güzel günlere ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz.

Nice yıllara.

Δεν υπάρχουν σχόλια:

Δημοσίευση σχολίου