AKEL Genel M.K. Genel Sekreteri A. Kiprianu’nun konuşması
________________________________________________
(19 Ekim 2012 - Baf)
AKEL Baf İlçe Örgütü ve Halk Hareketi örgütlerinin “Tek
Halk, Tek Vatan” belgisiyle düzenledikleri İki Toplumlu Festival’i AKEL Merkez
Komitesi adına yürekten selamlıyorum. Kıbrıs’ın yeniden birleşebileceğini ve
birleşmesi gerektiğini güçlü bir biçimde haykırmak için buradayız. Kıbrıslırumların,
Kıbrıslıtürklerin, Maronitlerin ve Ermenilerin, tüm halkımızın ortak vatanda barış
ve uyum içinde bir arada yaşayabileceklerini ve yaşamaları gerektiğini güçlü
bir biçimde haykırmak için buradayız.
1974’ün kara yazında halkımız ihanete uğradı. Hukuk dışı
planlarıyla vatanımızı parçalamaya girişen emperyalizmin ihanete uğradı. Yıllarca
Kıbrıs’ın içini kemiren milliyetçilik ve şovenizmin ihanetine uğradı. Bu
sahnenin doruk noktası Atina Cuntası ile EOKA-B’nin hain darbesi oldu. Darbe, Türkiye’ye
Kıbrıs’ı istila etme bahanesini verdi. Halkımızın şiddet uygulanarak
bölünmesinin ve işgalin başladığı o günden bugüne 38 yıl geçti. Otuz sekiz yıl
ve yerlerinden sökülmenin ve göçmenliğin yaraları hala kapanmadı. Adaya
yasadışı bir şekilde nüfus taşınması ve yerleştirilmesi halkımızın doğduğu topraklarda
yaşamasını her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir. Taksimi ve vatanımızın
yarısının Türkiye’ye verilmesini içeren kâbus senaryo hala karşımızdadır ve bu
senaryonun gerçekleşmesi tehlikesi mevcuttur.
Bu nedenden dolayı da, ülkemizi yıkımın eşiğine götüren ve
1974’de kapıları Atilla’ya açan yerli ve yabancıların sorumluğunu çok ağırdır. Zamanın
geçmesiyle ve tarihi gerçeklerin çarpıtılmasıyla, tüm bunların halkımızın hafızasından
silineceğini sananlar yanılıyorlar. Çünkü ihanetin ve 1974 istilasının
sonuçlarını yaklaşık kırk yıldır her gün görüyoruz ve yaşıyoruz.
İşgalin yol açtığı her gün yaşanan koşullar, göçmenler,
mahsur durumda olanlar, kayıplar, işgalden zarar görenler, tel örgüler, yüzlerce
mezar, karalara bürünmüş yas içindeki analar bunları unutturmuyor. Olayları
yaşayanların zihinlerinde taşıdıkları ve dile getirdikleri canlı tarih, yaşanan
acılara neden olanların -ister halen yaşamda olsun, ister olmasın- aklanmasına
izin vermiyor.
Darbede Limasol polis müdürlüğünü üstlenen Nikos
Anastasiadis’in babası Hrisantos Anastasiadis’in geçtiğimiz günlerde onurlandırılması
yönündeki tarihsel olarak kabul edilemez karar, halkımızın belleğinde 1974
olaylarını yeniden canlandırdı. Polis Dostları Derneği’nin bu kararla başardığı
tek şey, halkımızın belleğini tahrik etmek oldu. Daha da fazla tahrik edici
olan ise, Nikos Anastasiadis’in onur duyduğu yönündeki açıklamaları oldu.
Tekrarlıyorum, biz, baba-oğul ilişkilerine karışmıyoruz. Bu konuda eleştirdiğimiz
husus, darbede yer alan, demokrasiyi ve vatanı sabote eden bir kişinin
onurlandırılmasıdır. 1974’ün kara yazının yol açtığı koşulları ortadan
kaldırmak için halkımızın verdiği kesintisiz mücadelenin pek çok etkinliğinden
biri olan bu etkinlikten, Sayın Anastasiadis’e sesleniyoruz: Eğer Anastasiadis
ile DİSİ Grivas, Samson, Yorgacis ya da seçmeci hafızaları ile daha
başkalarından gurur duyuyorlarsa, biz de Papalazaros, Kestas, Kasulidis,
Kurtellis, Mişaulis, Tsikuris, Matheu, Nikoletis, Manoli, Toulu, Papathanasiyu,
Polidoru, Kleantus, Kompos ve daha nicelerinden gurur duyuyoruz.
Halkımızın birliği, Sayın Anastasiadis’in zaman, zaman
ortaya attığı havai fişek gibi sloganlar üzerinde inşa edilemez. Birlik, pratikte
güçlenir. Bu birliğin gerçekleşmesi için tarihi geçmişe ve bilince saygı
gösterilmelidir. Eğer bu noktaya nasıl geldiğimizi hepimiz bilince çıkarırsak
vatanımızı ve halkımızı yeniden birleştirebilmek için gerçekten birlik halinde
mücadele edebiliriz.
38 yıldır AKEL Kıbrıs’ın ve halkımızın birleşmesi için
mücadele etmekten bir dakika bile geri durmadı. Kıbrıs’ın yeniden Kıbrıslırumların,
Kıbrıslıtürklerin, Maronitlerin, Ermenilerin ve Latinlerin, Kıbrıslıların
tümünün ortak vatanı olması için, ülkemizin hepimiz için kalıcı barışın,
güvenliğin, refahın ve ilerlemenin yurdu olması için mücadele etmekten bir
dakika bile geri durmadık. 38 yıldır AKEL mevcut koşullarda olabildiğince adil,
işler, yaşayabilir, barışçıl bir çözüm için tutarlı bir biçimde mücadele
ediyor. Halkımızın tümünün çıkarlarını ve haklarını güvence altına alacak bir
çözüm için mücadele ediyor.
Kıbrıs için vizyonumuz ve arzumuz budur. İnanç ve
özveriyle uğruna mücadele ettiğimiz vizyon budur. Bu, halkın tümünün haklarının
ve temel özgürlüklerinin güvence altında olacağı ve saygı göreceği, Kıbrıslırumların
ve Kıbrıslıtürklerin gerçek efendileri olacağı bir vatana ulaşma vizyonudur. Bu
topraklar bizimdir. Alnının terleriyle bu toprakları sulayan ve sulamaya devam
eden, kol ve beyin emeğiyle bu ülkeyi ileriye götüren halka aittir. Emperyalizm
ülkemizi taksim etmek istediğinde, madden ve manen buna karşı duranlara aittir.
AKEL olarak, 1974’den sonra Kıbrıslırumlar ile
Kıbrıslıtürklerin yeniden yakınlaşmasını gündeme getirdik. Kıbrıs halkının
etnik temelde ayrılmadığını gösterdik. Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürklerin
asırlarca barış içinde bir arada yaşaması, Halk Hareketinin saflarında
verdikleri ortak sınıf mücadeleleri ve birlikte başardığımız ortak büyük kazanımlar
bunun sarsılmaz kanıtlarıdır. 1974’ün yıkıntıları üzerinde emek ve özveri ile Kıbrıslırumların
ve Kıbrıslıtürklerin barış içinde bir arada yaşama geleceğini inşa ettik. Bu
halkın ayrı yaşayamayacağını ve yaşamaması gerektiğini haykırdık. Bölünmenin
duvarlarında ilk çatlakları yaratmayı başararak halkımızın işgal karşıtı
mücadelesine doğru içerik veren tutarlı bir siyasi güç olarak öne çıktık. Kıbrıs
sorunun varlığının ve devamının ana sorumlusunun emperyalizm olduğunu ilerici
Kıbrıslıtürk siyasi güçlerle birlikte ortaya koyduk. Milliyetçilik ucubesine
karşı cesaretle karşı durduk ve zor dönemlerde halkımızın birliğini ve
kardeşliğini savunduk. İki toplumun barış içinde bir arada yaşaması gereksinimi
mücadelelerimiz ve fedakarlıklarımızla Kıbrıs halkının bilincine yerleşti. Anlaşılmalıdır
ki, tek çözüm Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, BM’nin ilgili kararlarında belirtildiği
şekilde siyasi eşitlikli iki toplumlu iki bölgeli federasyona dönüşmesidir. Hedef
tek egemenliği, tek uluslararası kimliği ve tek vatandaşlığı olacak birleşik
bir devlete götürecek bir çözümdür. Uluslararası hukukun ve Avrupa hukukunun
ilkeleri, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs ile ilgili kararları ve Doruk
Antlaşmaları çerçevesindeki bir çözümdür. Ülkemize tüm alanlarda perspektif ve
ilerleme koşullarını sağlayacak ve halkı, ülkeyi, kurumları ve ekonomiyi
birleştirecek bir çözümdür. Kıbrıs halkının tümünün insan haklarını ve temel
özgürlüklerini sağlayacak bir çözümdür.
Çok yoğun ve çetin çalışmalarla, yeniden yakınlaşmayı
Kıbrısrum tarafının politikasının temel bir öğesi haline getirmeyi başardık. İşgalin
Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürkler arasında yükselttiği duvarlarda çatlaklar açtık;
iki toplumun birlikte yaşamalarının mümkün olmadığı yönünde kimilerinin
işlediği miti yıktık. Bu miti işleyen ve savunanlardan biri de Rauf Denktaş’tı.
Kısa bir süre önce Sayın Lillikas, EDEK ve bazı bilinen
aşırı sağ çevreler barikatların kapatılmasını istediklerinde, hem Hristofyas
hükümeti hem de AKEL bu gerçeği yeniden hatırlattı. Bugün de tekrarlıyoruz, boş
vatanperverlik söylemleri ülkemize hiç de yardımcı olmadı ve yardımcı olmuyor.
Bunlar sadece daha fazla çıkmaza gidilmesine, tehlikelere ve maceralara yol
açarlar. Aynı söylemi tekrarlayan Sayın Lillikas müzakerelerin sıfır temelden
başlamasını da istemektedir. Eğer Sayın Lillikas yarın sıfır temelde tartışırsa,
ertesi günü taksimi tartışacağını herkes bilmektedir. Bunun için tek çözüm
yolunun, ilkelere bağlılık ve uluslararası topluluk ile Kıbrıstürk toplumu ile üzerinde
anlaştıklarımızda tutarlılık olduğu herkesin kafasında net olmalıdır. İlkeler
ve tutarlılık ne yazık ki geçici seçim kazançları uğruna kurban ediliyor. Sadece
Sayın Lillikas tarafından değil, aynı zamanda kısa bir süre önce “gevşek
federasyondan” bahseden ancak bugün DİKO liderliği ile iki bölgeli iki toplumlu
federasyon kavramlarının yer almadığı bir anlaşmayı yapan Sayın Anastasiadis
tarafından da bu yapılıyor. Tüm bunlar, kendisinin de itiraf ettiği gibi,
sadece ve sadece EVROKO’nun da kendisine destek vermesi için yapılıyor. Şimdi
Kıbrıs sorununa ilişkin tüm siyasi tavrı Sayın Karoyan’ın ve kendisini
destekleyen Denktaş’ın oğlunun da kulaklarına hoş gelmektedir ve buna ancak
kendisi cevap verebilir.
Bu kadar kritik bir dönemde, halkımız ne Sayın
Lillikas’ın öfkelerine, ne de Sayın Anastasidis’in kılık değiştirmelerine güven
duyabilir. Bunun için halk, Stavros Malas’ın adaylığı etrafında toplanmaktadır.
Temiz ve onurlu bir insanın etrafında toplanmaktadır. Ülkemizi ve halkımızı
birleştirmek için tek yolun ilkelerde tutarlılık ve üzerinde anlaşmaya
varılanlara bağlılık olduğunu bilen bir siyasi anlayışa sahip olan adayın etrafında
toplanmaktadır. Bu mücadeleye tüm gücümüzle katılacağız. Kıbrıs için yeni bir
çağın; barış, ilerleme ve refah çağının başlangıcı olacak gün gecikmeyecektir.