30/11/12

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 30 Kasım 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi memorandum sonrası gündeme gelen yeni vergiler. Gazeteye göre, çalışanların tümünü ve işletmeleri etkileyecek olan memorandum Ocak ayı itibarıyla yürürlüğe giriyor. Memorandumun öngördüğü maaş kesintilerine ise Aralık ayı itibarıyla başlanacak. Maliye Bakanlığı’nın bir belgesine göre, Troyka’nın da hemfikir olduğu ve 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren uygulamaya konacak vergiler şöyle: -Sarma sigara için kullanılan tütüne, kilo başı 90 avro vergi artışı. 20’lik sigara paketlerinde 20 sent arttırılması. – Şarap hariç alkollü içkilerde tüketici vergilerinin arttırılması. – Yakıttaki tüketici vergilerinde litrede 7 sent arttırılması ve 2014’te de 5 sent ek arttırılması. –Katma Değer Vergisi’nin 2013’te %17’den %18’e ve 2014’de de %19’a çıkarılması. – Şans oyunlarına ve devlet piyangosuna %20 vergi konması. – Tüm devlet hizmetlerinde alınan ücretlerin yeniden değerlendirmesi. – Ayrım yapılmaksızın şirketler vergisi konması. Bu arada 150 bin avronun üzerinde değere sahip taşınmaz mala bu yıldan itibaren binde 6 ile 10 arası vergi konması. - Analık yardımı gibi yardımların ve sosyal katkıların 113 milyon avro azaltılması.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

EVROKO Başkanı Dimitris Silluris yarın Limasol’da Yorgos Lillikas’ın adaylığının desteklenmesi yönünde gerçekleştirilecek toplantı öncesi parti kadroları ile üyelerine mesaj verdi. Bazı EVROKO kadrolarının yarın Limasol’da düzenlenecek etkinliği açıklamak için bugün basın toplantısı düzenlemeleri bekleniyor. EVROKO Başkanı Dimitris Silluris de dün parti kadro ve üyelerine gönderdiği bir mektupta yarın Limasol’da Yorgos Lillikas’ın desteklenmesi hedefiyle düzenlenecek etkinliğe katılım için gönderilen davetiyelerle parti liderliğinin hiçbir ilişkisinin olmadığını söyledi. EVROKO’nun almış olduğu seçmenlerini serbest bırakma kararının parti içinde kimseye herhangi bir adaydan yana grup oluşturma hakkını tanımadığını da vurguladı. Almış oldukları kararın kimseye EVROKO’yu zorda bırakacak şekilde bir adaydan yana olma şeklinde yorumlama hakkını vermediğini de belirtti.

Motosiklet kazaları sonucu 2002–2012 arasındaki on yıl içinde 257 kişi yaşamını yitirdi. Trafik kazalarında yaşamını yitirenlerin sayısı ise 910’a ulaştı. Bu yıl trafik kazalarında yaşamını yitirenlerin sayısında %35 oranında bir düşüş gözlemlendi. Motosiklet kazalarında ölenlerin sayısı şok edici bir düzeyde. Polis Trafik Dairesi’nin verilerine göre, ölümle sonuçlanan motosiklet kazalarının  nedenleri arasında birinci sırada %16,6 ile alkollü motosiklet kullanımı geliyor. Aşırı sürat ise %15,4 ile ikinci sırada. Dikkatsiz motosiklet kullanımı %9,1 oranında. Motosiklette en çok ölümlü kaza %27,5 oranı ile Lefkoşa’da. Onu %23,3 ile Limasol, %16,6 ile Mağusa izliyor. En çok ölüm olayı ise %15,4 ile Eylül ayında yaşandı. Onu %12,5 ile Ağustos ve %2,8 ile de Mayıs ayı izledi. En çok ölümlü kazanın meydana geldiği gün ise %19,1 işle Pazar. Cuma ve Cumartesi günleri de %15,4 ile ikinci sırada.
 

POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi Maliye Bakanı Vasos Şarli’nin Kıbrıs ekonomisiyle ilgili bazı görüşleri. Gazeteye göre, Maliye Bakanı Vasos Şarli gerçekleri gizlemedi. Ülkenin, çağdaş tarihinin en zor iki yılına girdiğini söyledi. Her şeyin yolunda gitmesi durumunda ekonominin ancak 2015 yılında durgunluktan çıkacağını belirtti. Şarli Meclis’in ekonomi komisyonunda konuşurken Kıbrıs’ın finansmanı için kararın çok zor olacağına dikkat çekti ve ortakların ikna edilmesi için herkese birlik ruhu içinde hareket etme ve kararlılık gösterme çağrısında bulundu. Yunanistan örneğine de dikkat çeken Şarli Eurogrup düzeyinde bir anlaşmaya varmanın çok zor olduğunun altını çizdi. Yunanistan için bir haftada üç toplantı yapıldığını ve bunlardan sonucusunun da 13 saat sürdüğünü hatırlattı. Maliye Bakanı Eurogrubun Kıbrıs ile ilgili ilk toplantısını Pazartesi günü yapacağını da söyledi. Hükümetin Kıbrıs’a verilecek kredinin faizinin %2,5 olmasını umduğunu da ifade ederek Rusya’dan alınan kredi için ise %4,5 oranında faiz ödendiğini belirtti. Bu süreçte Pimco’nun ara raporunu açıklayacağı 7 Aralık kritik bir tarih olarak görülüyor. Bu rapor sonrası ortaya çıkacak rakam memoranduma ilave edilecek ve Eurogrubun bunu 12–13 Aralık tarihlerinde onaylaması bekleniyor. Bundan sonra da bu anlaşmanın üye ülkelerin parlamentolarında onaylanması gerekecek ve pratik olarak da bunun süresinin altı hafta olması bekleniyor. Maliye Bakanı Vasos Şarli’nin açıklamasından anlaşıldığı üzere, kredinin gelmesi belli bir süre alacak ve bu durum DİSİ milletvekili Hristos Stilyanidis’i endişelendirdi. Stilyanidis bu süreçte herhangi bir bankayla ilgili olumsuz bir gelişme yaşanması halinde devletin buna müdahalede bulunup hem bankayı, hem de tasarrufları güvence altına alacak durumda olup olmadığını sordu. Bu soruya yanıtında Maliye Bakanı Troyka ile müzakerelerde tüm olasılıkların ve gelişmelere göre ortaya konulacak tutumların ele alındığını söyledi. Devletin taahhütlerini yerine getirememesi olasılığının olmadığını belirtti. Hükümetin nakit sorununu yönetebilecek yeteneğe sahip olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Bu arada Bakanın verdiği rakamlar arasında en korkutucusu işsizlikle ilgili olanı oldu. Bu yıl için işsizlik oranı %17 olarak görülürken, bu oranın 2014’de %14,3’e çıkması bekleniyor.

ALİTYA gazetesinin bugünkü ana haberi “Onaylanana kadarki süreç korkutuyor” başlığı altında ekonomideki gelişmeler. Gazeteye göre, Maliye Bakanı Vasos Şarli Kıbrıs’ın memorandumunun imzalanmasında bazı ülkelerin bazı taleplerde bulunabileceğini söyledi ve Eurogrubun memorandumu değiştirebileceği üzerinde durdu. Merkez Bankası Başkanı da yatırımcıların Kıbrıs ekonomisine olan güvenlerinin tesisi için üzerinde anlaşmaya varılanların uygulanmasında gösterilecek kararlılığın önemli bir faktör olduğunu belirtti. Bu arada Uluslararası Para Fonu’nun Basın Sözcüsü Jeri Rays Kıbrıs yetkilileriyle tartışmaların devamlı olduğunu ve Kıbrıs’ın borçlarının sürdürülebilirliği ile bağlantılı olarak Avrupalı ortaklarının çözüm bulmaya çalıştıklarını söyledi. Kıbrıs için programın ne zaman hazır olacağına ilişkin bir soruyu yanıtlarken de Rays bu konuda kendi bilgisinde herhangi bir tarihin olmadığını ifade etti. Kıbrıs bankalarının sermaye gereksinimleri hakkında ilk değerlendirme için PİMCO’nun Aralık ayının ilk haftasında hazır olacak raporunu beklediklerini de ifade ederek, bu raporun sonuçlarının kredi rakamının belirlenmesine yardımcı olacağını söyledi.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Kriz sonrası Kıbrıs’ta ilk patlama dün yaşandı. Dün işten çıkarıldıklarını ve herhangi bir tazminat alma haklarının da olmadığını öğrenen kamuda gündelikçi olarak çalışan bin civarında insan ayaklandı. Meclise girerek, iki saat boyunca Meclis binasına el koydu. Bu sürede milletvekillerine küfür ve tehditlerde bulunanların olduğu da görüldü. Bu kişilerden çoğu 5–10 senedir kamuda çok düşük ücretle gündelikçi olarak çalışıyordu. İşçi konumunda olanların aylık maaşı 950 ve teknik eleman olarak çalışanların da 1200 avroydu. Bu kişilerin çoğu bugün, geri kalanı da Aralık ayı sonunda işten çıkarılıyor. İşten çıkarma kâğıtları kendilerine verilen bu çalışanlar önce Maliye Bakanlığı’na sonra da Meclis’e gittiler.
 

HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi “Kıbrıs’ı memoranduma bankalar götürdü” başlığı altında. Gazeteye göre, Maliye Bakanı Vasos Şarli dün Meclis’e sunduğu verilerle Kıbrıs’ın memoranduma bankalar nedeniyle gittiğini ortaya koydu. Şarli’ye göre bankaların yeniden sermayelendirilmeleri için gerekli para dışta tutulduğunda, Kıbrıs’ın 2013 yılı sonu itibarıyla borcunun Gayri Safi Hasıla’ya oranı %83 olacaktı. Bu oran 2014 yılı sonunda da %86’a yükselecekti. Bu oran da Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin bugünkü ortalama borç oranı ile eşit olacaktı. Bu arada Şarli’ye göre, Troyka’dan alınacak borcun faizi %2,5 olacak. Kıbrıs’ın durumu Eurogrubun 12 Aralık’ta gerçekleştirilecek olağanüstü toplantısında ele alınacak. Merkez Bankası Başkanı Panikos Dimitriadis de Troyka ile varılan anlaşmayı değerlendirirken bugünkü koşularda yapılabilecek en iyi anlaşmanın yapıldığını söyledi. Kıbrıs ekonomisinin yeniden büyüme sürecine girmesinin ve işsizliğin azaltılmasının temel koşulunun tasarruf, yeniden yapılanma ve bankaların yeniden sermayelendirilmeleri olduğu görüşünü savundu.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Kadrosuz gündelikçi olarak çalışan ve yılsonuna kadar işlerini kaybedecek olan 992 kişi dün Maliye Bakanlığı ile Meclis’e giderek protesto eylemi yaptılar. Maliye Bakanlığı önünde toplanarak “Yoksulluğa, işsizliğe hayır. Krizin bedelini emekçiler değil, varlıklılar ödesin”, “Düşük ücretli gündelikçiler kurban ediliyor” diye sloganlar attılar. Bu arada eylemcilere seslenen sendikacılar birlik içinde olmalarını istediler.

Britanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı David Lidington, Kıbrıs’ta Şubat ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacak kişinin önceliğinin, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması olması gerektiğini söyledi. Britanya Parlamentosu’nun Kıbrıs Parlamento Grubu tarafından düzenlenen Kıbrıs sorunuyla ilgili bir etkinlikte konuşan David Lidington, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde bulunan doğal zenginliğin tüm Kıbrıslıların yararına kullanılabileceğini belirtti. Lidington, Kıbrıs sorununa iki toplumlu, iki bölgeli bir federal çözümün bulunması amacıyla yapılan çalışmaları Britanya hükümetinin desteklemeye ve Kıbrıs sorununa Birleşmiş Milletler kararları temelinde bir çözümün bulunması çabasına bağlı kalmaya devam ettiğini de belirtti. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantör ülkelerinden birinin Britanya olduğunu anımsatan Lidington, “Britanya garantör devletlerden biri olarak çok ciddi sorumluluklar üstleniyor ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine ve bağımsızlığına saygı duyuyor” dedi. Kıbrıs sorununda Britanya hükümetinin hakem rolü oynayamayacağını belirten Lidington, Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözümün bulunması için Kıbrıs’ta tüm toplumun desteğinin gerekli olduğunu belirtti. Britanya hükümetinin Kıbrıs sorununda destekleyici bir rol oynadığını ifade eden Lidington, BM Genel Sekreteri’nin ve Kıbrıs Özel Danışmanı’nın çalışmalarını ülkesinin desteklediğini belirtti.

29/11/12

Ομιλία του Προέδρου του Ρεπουμπλικανικού Τουρκικού Κόμματος, Οζκάν Γιοργκαντζίογλου



Ομιλία του Προέδρου του Ρεπουμπλικανικού Τουρκικού Κόμματος, Οζκάν Γιοργκαντζίογλου στη δικοινοτική εκδήλωση ΑΚΕΛ-ΡΤΚ στο Φρέναρος


28 Νοεμβρίου 2012


Αγαπητέ Κύριε Άντρο Κυπριανού,

Αγαπητοί φίλοι συμμετέχοντες,

Θα ήθελα να εκφράσω τη χαρά μου που βρίσκομαι ανάμεσα σας σε μια τέτοια όμορφη κοινή πολιτιστική δραστηριότητα. Δίνουμε πολύ μεγάλη σημασία σε τέτοιου είδους εκδηλώσεις, οι οποίες συμβάλλουν στην ενίσχυση των σχέσεων Ελληνοκυπρίων και Τουρκοκυπρίων, στην καλύτερη κατανόηση μεταξύ τους, καθώς και στην ειρήνη και λύση που εμείς επιθυμούμε. Θα ήθελα να υπογραμμίσω ακόμα ότι τα επιδιωκόμενα πλεονεκτήματα τέτοιων δραστηριοτήτων μπορούν να υπάρξουν σε μεγαλύτερο βαθμό με τη φιλοξενία τους αντίστοιχα και στις δύο πλευρές.

Και για αυτό το λόγο θα ήθελα να ευχαριστήσω όλους όσους συνέβαλαν στην πραγματοποίηση της αποψινής μας εκδήλωσης.

Αγαπητοί Φίλοι,

Οι Τουρκοκύπριοι και οι Ελληνοκύπριοι, στο παρελθόν έζησαν πολλή πόνο. Για να μην ξαναγίνει, μεγάλο είναι το καθήκον που πέφτει στους δικούς μας ώμους ως προοδευτικά κόμματα.

Χαιρετώντας με σεβασμό τον αγώνα για μια διζωνική, δικοινοτική και βασισμένη στην πολιτική ισότητα λύση, θα ήθελα την ίδια στιγμή να μοιραστώ μαζί σας τη λύπη και την ανησυχία μου από την μη επίλυση του προβλήματος μας.

Οι συμφωνίες της 23ης Μαΐου και 1ης Ιουλίου μεταξύ των ηγετών μας, Μεχμέτ Αλί Ταλάτ και Δημήτρης Χριστόφια, θα δημιουργήσουν το πλαίσιο της επίλυσης του μακροχρόνιου Κυπριακού προβλήματος. Η έναρξη συνομιλιών για το Κυπριακό κατά τη νέα περίοδο από την αρχή, θα δημιουργήσει νέες αντιπαραθέσεις και διαφωνίες και δε θα υπηρετήσει τίποτε άλλο από το να χαθεί και άλλος χρόνος.

Γνωρίζουμε όλοι, ότι δεν έχουμε αξιοποιήσει ικανοποιητικά τις ευκαιρίες που είχαμε στις συνομιλίες για λύση του Κυπριακού. Οι περίπλοκες αμφιβολίες και προλήψεις σε διάφορες προτάσεις που έγιναν, η απροθυμία των Παπαδόπουλου και Έρογλου και οι πολιτικές ήττες στο εσωτερικό, ήταν οι κυριότεροι παράγοντες στο να χαθούν οι ευκαιρίες επίλυσης.

Μια άλλη πικρή πραγματικότητα είναι η μονιμοποίηση της παρούσας δομής κάθε μέρα που περνά χωρίς λύση. Είναι μια διαδικασία που ευνοεί την μονιμοποίηση της διχοτόμησης και από το συγκεκριμένο αποτέλεσμα δε θα υπάρχει καμιά ωφέλεια για τους Τουρκοκύπριους και τους Ελληνοκύπριους.

Οι εσωτερικές διαμάχες στη Συρία και τα τραγικά γεγονότα στην Παλαιστίνη με την επιθετικότητα του Ισραήλ, είναι ενδείξεις του παιχνιδιού που παίζεται στη Μέση Ανατολή και την ίδια στιγμή είναι παράγοντες μείωσης του διεθνούς ενδιαφέροντος για το Κυπριακό.

Το αναγκαίο μάθημα που θα πρέπει να αντλήσουμε από τα όσα λαμβάνουν χώρα σε αυτή την περιοχή, είναι το ότι τα προβλήματα δεν μπορούν να επιλυθούν με τη δολοφονία αθώων, με την επιθετικότητα ενάντια σε αθώα παιδιά και γυναίκες, με τη βία. Αντίθετα τα προβλήματα πρέπει να επιλυθούν μέσα από τον ειρηνικό δρόμο.

Ούτε οι Τουρκοκύπριοι, ούτε οι Ελληνοκύπριοι θα πρέπει να υποχρεωθούν να ζήσουν μέρες γεμάτες από πόνο του παρελθόντος. Για αυτό το λόγο, η σύντομη επίλυση του Κυπριακού είναι σημαντική και τους Τουρκοκύπριους, αλλά και για τους Ελληνοκύπριους.

Εάν αυτή η εκτίμηση είναι ορθή, τότε το μεγαλύτερο καθήκον ανήκει στα κόμματα μας, στο Ρεπουμπλικανικό Τουρκικό Κόμμα και στο ΑΚΕΛ. Διότι αυτά τα δύο κόμματα είναι εκείνα που υπερασπίζονται και στις δύο πλευρές την ειρήνη και τη λύση. Και τα δύο κόμματα μπορούν να προετοιμάσουν τους λαούς τους για την λύση και την ειρήνη. Τα κόμματα μας είναι υποχρεωμένα να λάβουν υπόψη τους σε αυτή την προσπάθεια ότι η λύση δεν μπορεί να ικανοποιεί ολοκληρωτικά τις επιθυμίες της κάθε κοινότητας. Δεν θα πρέπει να μας είναι δύσκολο να εξηγήσουμε στους λαούς ότι η λύση θα προκύψει με αμοιβαία προσέγγιση.

Οι θύμισες των πονεμένων εμπειριών του παρελθόντος, αλλά και κοιτάζοντας τα μαύρα σύννεφα που τριγυρνούν μπορούμε να καταλάβουμε καλύτερα το πόσο επείγουσα είναι η λύση. Θα ήθελα να υπογραμμίσω ότι ως Ρεπουμπλικανικό Τουρκικό Κόμμα είμαστε έτοιμοι να υλοποιήσουμε το καθήκον που μας αναλογεί και να μπούμε σε μια αποτελεσματική προσπάθεια με το ΑΚΕΛ.

Επαναλαμβάνοντας την πεποίθησή μου ότι τέτοιες δραστηριότητες συμβάλλουν στην ενίσχυση της φιλίας και της αδελφοσύνης μεταξύ μας, θα ήθελα να ευχαριστήσω όλους που συνέβαλαν στην πραγματοποίηση της αποψινής εκδήλωσης και ιδιαίτερα τις επαρχιακές οργανώσεις της Αμμοχώστου.

Χαιρετώ όλους με σεβασμό και αγάπη και σας καλώ στη συνέχιση του αγώνα μας για λύση και ειρήνη, για ενίσχυση της φιλίας των λαών μας.

AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma, 28 Kasım 2012


 
AKEL ve CTP Mağusa İlçe Örgütlerinin organize ettikleri yeniden yakınlaşma etkinliğinde AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma
28.11.2012


Tüm güçlüklere ve zaman zaman yaşanan bazı anlaşmazlıklara rağmen, bugünkü etkinlik hiçbir zaman durmayan ortak bir yürüyüşün devamını teşkil etmektedir. AKEL ve CTP ortak bir tarihi bağlara sahip partilerdir. Barış ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için ortak mücadelelerin birleştirdiği partilerdir. Yolumuzda ne kadar güçlüklerle karşılaşsak da, ülkemizin iyiliği için, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin barış içerisindeki geleceği için mücadeleden asla vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz.
Bu yok edilemeyecek bağlar emekçilerin ortak mücadeleleri ve siyasi mücadeleler içerisinde gelişti. Bu bağlar Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk yoldaşlarımızın fedakârlıklarının mührünü taşımaktadırlar. Fazıl Önder, Ahmet Yahya, Ahmet İbrahim, Ayhan Hikmet, Ahmet Gürkan, Derviş Ali Kavazoğlu, Kostas Mişaulis, Savvas Menikos, Mihalis Petru, ilias Tofaris, Andreas Sakkas ve daha nice yoldaşımız Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin dostluk ağacını kanlarıyla suladılar. Bugün Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk ilericilerin yüreklerinde ve bilinçlerinde bu dostluk ağacının kökleri derindir. Bu dostluk ağacı bizim kaygısız ve suskun olmamıza izin vermemektedir. Yurdumuzun yeniden birleşmesi ve halkımızın barış içinde yaşaması için bütün gücümüzü adamamız gerektiğini bize sürekli olarak hatırlatmaktadır. Sadece bu şekilde kalıcı ve istikrarlı barış koşullarını sağlayabiliriz. Sadece bu şekilde tüm Kıbrıs halkı için kalkınmayı, ilerlemeyi ve refahı sağlayacak güvenlik ve istikrar var olacaktır.

1974 trajedisine nasıl vardığımızın ve Kıbrıs sorununun baş sorumlularının kimler olduğunun analizini, AKEL olarak, her zaman ve her yerde, Kıbrıs içinde ve dışında yapıyoruz. Halkımızın gerçek düşmanının kim olduğunu hatırlatmak için bunu yapıyoruz. Kıbrıs sorununun yaratılmasının ve devam ettirilmesinin ana sorumlusu Türkiye’dir. Kıbrıs’ı kendi çıkarlarına uygun bir şekilde kullanmak için müdahaleleri ve komplolarıyla darbeye ve Türkiye’nin istilasına yol açan Amerikancı NATO’cu emperyalizmin de ağır sorumlulukları vardır. Darbeyle, Türkiye’ye adayı istila etmek için yıllardır aradığı bahaneyi veren Yunanistan’daki askeri cuntanın ve EOKA-B’nin de büyük sorumlulukları vardır.
Bugün, özde maalesef çok az şeyin değişmiş olduğunu görmekteyiz. Türkiye, Kıbrıs sorununun çözülmesi gereksinimini tahrik edici bir biçimde görmezden gelerek, uzlaşmaz tutumunu devam ettirmektedir. Son yıllarda gerek Kıbrıslırumlara, gerekse Kıbrıslıtürklere gerçek yüzünü göstermiştir. Bunu sadece Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin müzakerelerle ilgili olarak uzlaşmaz ve olumsuz tutumunu sürdürmekle ya da Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı üstlendiği için görüşmeleri kesmekle yapmamıştır. Kıbrıslıtürklerin geçen yılki kitlesel eylemleri gibi, çeşitli olayların baskısı altında Türkiye gerçek niyetini ortaya koymuştur. Sayın Erdoğan’ın Kıbrıs’a yönelik stratejik ilgisi hakkındaki açık itirafını kim unutabilir? “Kıbrıs’ta bir tek Müslüman Türk olmasa dahi, Türkiye’nin Kıbrıs meselesi olma zorunluluğu vardır” şeklinde Sayın Davutoğlu’nun kitabında yazdığı itirafı kim unutabilir? Tüm bunlar, Türkiye’nin hedefinin asla adamızdaki Kıbrıstürk toplumunun varlığının korunması ve garantisi olmadığını göstermektedir. Türkiye’nin hedefi kendi çıkarlarına hizmet edilmesiydi ve öyle olmaya da devam etmektedir. Türkiye’nin önemli müttefiki olduğunu ve onu her yoldan destekleyeceğini kısa bir süre önce bir kez daha vurgulayan NATO’nun çıkarlarına hizmet edilmesiydi ve öyle olmaya da devam etmektedir. Emperyalizmin çıkarlar terazisinde, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin, Kıbrıs halkının çıkarlarının, emperyalist çıkarlarla çakışan Türkiye’nin çıkarlarından daha ağır basacağı yönünde sahte umutlarımız olmamalıdır.

Yerli sağ ve aşırı sağ, bugün görüşmelerin kesilmiş olduğu koşullarda, belki de şimdiye kadar yaptıklarından daha da fazla ve sürekli bir şekilde bazen yumuşak, bazen yoğun bir biçimde taksimci tezleri öne çıkarmaktadırlar. Bazılarının “gevşek federasyon” önerisi bundan başka nedir? Dönem, dönem gündeme getirilen “barikatların kapatılması” talebi bundan başka nedir? Ya da “taksimi telaffuz etmek bizi korkutmamalıdır” şeklindeki uç söylemler bundan başka nedir?
AKEL olarak, biz onların istediğini yapmayacağız. Birleşmiş Milletler çerçevesinde Kıbrıs sorununun barışçıl çözümünde tutarlı bir şekilde ısrar etmeye devam edeceğiz. BM Güvenlik Konseyi kararlarında ve iki toplumun liderleri arasındaki Üst Düzey Antlaşmaları’nda belirtildiği şekilde siyasi eşitlikli iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünde ısrar edeceğiz. Kıbrıs devletinin tek egemenliğini, tek uluslararası kimliğini ve tek vatandaşlığını güvence altına alarak, Kıbrıs devletini dönüştürecek ve yeniden birleştirecek çözümde ısrar edeceğiz. Statükonun sürdürülmesine ve Kıbrıs’ın taksimine karşı tek seçenek budur. Ülkeyi, halkı, kurumları ve ekonomiyi birleştirecek bir çözüm. Cumhurbaşkanı Hristofyas üzerinde anlaşmaya varılan bu çerçeveye bağlı kalarak Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerde bulundu. Türk uzlaşmazlığını aşmak ve yeniden birleşmenin yolunu açmak için bu dev çalışmayı üstlendi.

Dileğimiz Şubat ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra da, tehlikeli tezlerden ve ucuz söylevlerden uzak bir şekilde, üzerinde anlaşmaya varılmış olan çerçevede görüşmelere devam etmektir. Bunun için de, AKEL, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Stavros Malas’ın adaylığını destekliyor. İşler, yaşayabilir ve adil bir çözümün başarılması için tüm ilerici Kıbrıslılar ile birlikte mücadele eden adayı destekliyor. BM’nin ilgili kararlarını, Üst Düzey Antlaşmaları’nı, uluslararası hukuku ile Avrupa hukukunu dayanak alan bir çözüm için mücadele eden adayı destekliyor.
Gerek siyasi desteğini yitireceği korkusu ile iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünü adlandırmaya cesaret etmeyen Nikos Anastasiadis’in, gerekse bugüne kadar üzerinde anlaşmaya varılanları silerse Kıbrıs sorununun kapanmasının ötesinde başka şeyler başaracağını ileri süren Yorgos Lillikas’ın uğradığı mutasyonları ve içi boş belirsizlikleri sürekli olarak deşifre ediyoruz. Nitekim Sayın Serdar Denktaş’ın Nikos Anastasiadis’in seçilmesini ve Kıbrısrum toplumundaki çeşitli aşırı sağ unsurların Yorgos Lillikas’ın seçilmesini ümit etmeleri bir rastlantı değildir.

Bu tür yaklaşımların Kıbrıs’a ve Kıbrıs halkına sadece zarar verdiğine işaret etmekten parti olarak bir an dahi geri durmadık. Barış ve yeniden birleşme yolunu göstermekten bir an bile geri durmadık. Kıbrıslıtürklerin düşmanımız değil, kardeşlerimiz olduğunu söylemekten hiç geri durmadık. AKEL ve CTP olarak, Kıbrıs’ın düşmanının milliyetçilik olduğunu çok iyi biliyoruz. Emperyalizm halkımızın geleceğini belirlemek istediğinde, ülkemizi içerden fethetmeye çalışarak, milliyetçilik maskesini giydi. Kıbrıs’ın bağımsızlığı ve adada barışın hâkim olması için mücadele veren iki toplumun ilerici güçlerinin gerçek yurtseverliği milliyetçiliğin karşısına dikilen uzlaşmaz mücadeleci oldu. Kıbrıs tüm halkına, Kıbrıs’ın tüm evlatlarına aitti ve aittir.
AKEL olarak, Kıbrıstürk toplumuyla yan yana değil, her zaman birlikte yürüdük. Bunun için bugün de tekrar ediyoruz: Ortak vatan için, federasyon için, halkımızın insan haklarının sağlanması için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Doğru ve adil olan için sesimizi birlikte yükseltelim. Kendimiz, çocuklarımız ve torunlarımız için barış ve güvenlik içerisindeki bir geleceği talep edelim. Tüm fedakârlıklara değen ortak ve net hedefimiz: İşgale son verecek, ülkemizi ve halkımızı yeniden birleştirecek adil bir çözümdür.

Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin barış yıllarında mahallelerde, şehirlerde, köylerde, inşaat işçilerinin grevlerinde doğan dostluklarını, 1948’de maden ocaklarında çelikleşen ortak mücadelelerini hak ettikleri sonuca ulaştırmak için yerine getirmemiz gereken görevimiz budur. Tüm evlatlarını kucaklayan Kıbrıs anaya, özgür bir Kıbrıs’a inançlarını ve ideolojilerini canlarıyla ödeyen yoldaşlarımızı ancak böyle anabiliriz.
Halkımızın yüzünde barışın tebessümüyle ayağa kalkması için, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin geleceğin Kıbrıs’ını inşa ederek yeni bir sayfayı açmaları için yerine getirmemiz gereken görevimiz budur.

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 29 Kasım 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi Kıbrıs bankalarının durumu. Gazeteye göre, 2012 yılının ilk dokuz ayında Laiki Bankası 1,6 milyar ve Kıbrıs Bankası da 211 milyon avro zarar etti. Bu iki banka da dikkatlerini zayıf noktalarını teşkil eden geri dönmeyen kredilere çevirmiş durumdalar. Eylül ayı sonu itibarıyla bu iki bankanın portföylerindeki sorunlu kredilerin toplam miktarı 11 milyar 8 yüz milyon avroya ulaşıyor. Bunun 7 milyarı Laiki ve 4 milyar 8 yüz milyonu da Kıbrıs Bankası’nın. Bankaların yaptığı açıklamalara göre, Laiki Grubu’nun toplam kredilerinin % 27,4’ünü geri dönmeyecek olarak değerlendirilen krediler teşkil ediyor. Bu oran Kıbrıs Bankası’nda %17,3. Yunanistan’a verilen ve bankalar ile Kıbrıs ekonomisi için bir kabusa dönüşen kredilerden Laiki Bankası’nın verdiklerinin %40,1’i ve Kıbrıs Bankası’nın verdiklerinin %20,9’u geri dönmeyecek kredi pozisyonunda. Laiki Bankası yaptığı açıklamada “genel bir belirsizlikten” söz etti ve Yunanistan’daki durum nedeniyle Kıbrıs bankacılık sektörünün ilk kez karşı karşıya kaldığı bir baskı altında kritik bir dönemeçten geçtiğini vuruguladı. Bu süreçte şube sayısını Kıbrıs’ta 95’e ve Yunanistan’da da 141’e indirdiğini duyurdu. Bu yılsonuna kadar daha başka şubelerini kapatacağını da belirtti. Kıbrıs bankası ise ilgili açıklamasında aşırı derecede belirsiz ekonomik bir ortamdan bahsetti ve yeniden sermayelendirme ve yapılandırma konusunda hazırlayacakları raporu Kıbrıs ve Troyka yetkilerine sunacaklarını duyurdu.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun Suriye’nin durumu ile ilgili olarak gelecek hafta Türkiye’ye gidecek. BM Genel Sekreteri’nin Türkiye’de ele alacağı diğer konular arasında Kıbrıs sorunu da bulunuyor. Türk yetkililerin Genel Sekreter’e Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki doğal gaz arama çalışmalarını da gündeme getirmeleri ve Birleşmiş Milletler’den bu sürece ilişkin suskun kalmamasını istemeleri bekleniyor.

Kıbrıslılar kanser, zatürre ve AİDS hastalığı sonrası en çok alzhaymer hastalığından korkuyorlar. Lefkoşa Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Bölümü’nün yaptığı bir çalışma bu sonucu ortaya çıkardı. 729 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, %90,8’i alzhaymer hastalığını biliyor. Kadınlar ve orta yaş üstündekiler arasında bu oran daha da yüksek. Hastalıkla ilgili bilgi kaynakları %59,4 oranında televizyon ve %45,1 oranında da dost çevreleri. Araştırmaya katılanların %54,7’si haftada bir iki kez bu hastalığa atıfta bulunduklarını belirtti. Bu konu özellikle yüksek öğrenim görmüş olan kadınlar arasında daha sık konuşuluyor. Araştırmada yer alanların yarıdan fazlası bu hastalıkla ilgili endişe duyuyor. Bu arada %58,5’lik bir kesim Alzhaymerli Hastalara Destek Merkezi’nin varlığından habersiz. %79,14’ü bu hastalığın semptomlarını biliyor ve %48,8’i bu hastalığın tedavisi olmadığına inanıyor. %25’lik bir kesim de ailesinde alzhaymer olan bir kişi ile evlenmenin kendileri için sorun olabileceğini belirtiyor. Bu arada yaşam süresi uzadıkça ve yaşlıların sayısı arttıkça alzhaymer vakaları da çoğalıyor. 65 yaş üstündekilerin %5’inin bu hastalığa yakalanmış oldukları görülüyor.

POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi “Kıbrıs Bankası dayanıyor, Laiki yaşam mücadelesi veriyor” başlığı altında Kıbrıs bankalarının durumu. Gazeteye göre, 2012’nin Ocak-Eylül dönemine ilişkin banka verileri Kıbrıs Bankası’nın devletleştirilmeden kaçma olanağına sahip olduğunu gösterdi. Bu bankanın bu dönem içindeki açığı 729 milyon avro ve bu rakam yönetilebilir olarak görülüyor. Laiki Bankası’nın ise 1,5 milyar avro daha sermaye ihtiyacı var. Bu bankanın zararı 1,7 milyara ulaşmış durumda. Bankaların durumu ile ilgili kesin sonuçlar PİMCO şirketinin araştırmalarını tamamlaması sonrası ortaya çıkacak.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Maaş kesintileri kapıya dayandı. Hükümet bazı sendikaların beklediklerinden daha önce maaş kesintilerini uygulamaya sokacak. Aralık ayı maaşları ile 13. maaşların bu uygulamadan etkilenmesi bekleniyor. Aslında hükümet bu uygulamayı Kasım ayında başlatmak eğilimi içerisindeydi. Sendikaların beklentisi ise bu uygulamanın 2013 yılında başlaması yönündeydi. Bu arada Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu bu konuda Filelefteros’un dünkü haberini doğruladı ve Aralık ayı maaşları ile 13. maaşlardan kesintiye gidileceğini söyledi. Siyasi partilerin ve sosyal ortakların bu durumu bildiklerine de dikkat çekti. Buna karşı dün yaptığı açıklamada SEK, geçen Cuma günü ilgili bakanlarla yaptıkları görüşmede bu uygulamanın 1 Ocak 2013 tarihinde başlayacağı yönünde bir izlenim edindiklerini belirtti. Bu konudaki gelişmelerin gelecek hafta içerinde netleşmesi bekleniyor. Hükümet bu konuyla ilgili bir yasa tasarısını Meclis’e sunacak. Maaş kesintilerinin yanı sıra Troyka ile mutabakata varılan bir dizi başka önlemin uygulanmaya girmesi için de yasa tasarısı hazırlayacak. Bu uygulamayla 2013 yılında bütçe açıklarının, Gayri Safi Hâsıla’nın %5,2’si ile sınırlanması ve Uluslararası Para Fonu, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası’ndan gelecek olan yardım alınana kadar bir rahatlamanın sağlanması hedefleniyor.


SİMERİNİ gazetesinin bugünkü ana haberi “Aralık ayı maaşları ve 13. maaşlar tepkilere rağmen kesintiye uğruyorlar. Memorandumun uygulanmasına başlanıyor. Kriz dişlerini göstermeye başladı” başlığı altında. Gazeteye göre, hükümet kamu çalışanları ile kamudan emekli olanların maaşlarında Aralık ayı itibarıyla kesinti yapılmasını başlatıyor. Hükümet bu konunun partiler ve sosyal ortaklar tarafından bilindiğini açıklarken, SEK bu konuda farklı düşünüyor. Bu arada Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu Kıbrıs’ın ikinci bir memoranduma ihtiyaç duymayacağını açıklayarak yurttaşları rahatlatmaya çalıştı. Ekonominin büyüme yoluna girmesi için gerekli önlemlerin alınacağını ve kısır bir döngüye girilmeyeceğini ifade etti. Ancak kriz dişlerini göstermeye başlamış durumda. Bankalar dün 2012 yılının ilk on ayına ilişkin ciddi zarar açıklamalarında bulundular. Bu arada yerel finans sisteminde tasarruflarda geçen Ekim ayında 386,5 milyon avroluk bir azalma görüldü. Verilen kredilerde de düşüş var. Yurttaşlar ekonomik krizin baskısı altında sigorta sözleşmelerini bozmaya başladılar. Kriz etkilerini piyasada da gösteriyor. Ana caddelerde mağazaların ciddi bir kısmının birbiri ardına kapandıkları görülüyor.


HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi “Orfanidis’in denetimi 10 milyar zarar bıraktı” başlığı altında. Gazeteye göre, Orfanidis’in Merkez Bankası Başkanı olduğu dönemde bankaların faaliyetlerine ilişkin olarak şimdi yapılan denetim sonucunda zararın 10 milyar avroya ulaştığı tespit edildi. AKEL Basın Sözcüsü Yorgos Lukaidis dün konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada bunun ülke ekonomisi ve çalışanlar üzerinde yıkıcı etkisi olduğunu söyledi. Lukaidis çalışanlardan sıkı tasarruf önlemlerinin talep edildiği bir dönemde Orfanidis’in  sıfır ya da %1 faizle bugüne kadar kamuoyuna açıklanmayan miktarda bir krediyi neden ve nasıl alabildiği sorusunu da sordu. Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu da yaptığı bir açıklamada Orfanidis’in bazı açıklamalarını sorumluluklarından kurtulma amacıyla yaptığına dikkat çekti. Bankaların karşı karşıya oldukları sorunların büyüklüğü nedeniyle Kıbrıs ekonomisi açısından var olan risklere uluslararası derecelendirme kuruluşlarının dikkat çektikleri bir anda, Kıbrıs bankalarının Yunanistan’a ve diğer bazı ülkelere yönelik yatırımlarındaki büyümeleri Orfanidis’in nasıl izah edebileceği sorusunu sordu. Bankaların değerli kâğıtları piyasaya sürüp yurttaşları yanıltmaları hakkında da Orfanidis’ten açıklama beklediklerini ifade etti. Diğer yabancı bankalar Yunan devlet tahvillerini ellerinden çıkarırken bunların yüklenilmesinin ve 2011’in Mart ayında Marfin Egnatia’nın Laiki Bankası’nın yan kuruluşu olmaktan çıkarılıp bu bankanın şubesi haline dönüştürülmesini nasıl kabul ettiğini ve bunun sonucunda bankanın, bugün Kıbrıslı vergi mükelleflerinin karşılama durumunda kaldıkları 4,5 milyar avro kayba uğramasının izahını yapmasını istedi.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

AKEL ile CTP Mağusa ilçe örgütleri dün akşam Frenaros’ta iki toplumlu kültürel bir etkinlik düzenlediler. Etkinliği selamlayan AKEL Genel Sekreteri Andros Kipranu sağ ve aşırı sağ kesimlerin, bugün görüşmelerin kesilmiş olduğu koşullarda sürekli bir şekilde taksimci tezleri öne çıkardıklarını söyledi. “Bazılarının ‘gevşek federasyon’ önerisi bundan başka nedir? Dönem, dönem gündeme getirilen “barikatların kapatılması” talebi bundan başka nedir? Ya da “taksimi telaffuz etmek bizi korkutmamalıdır” şeklindeki uç söylemler bundan başka nedir?” sorularını sordu. AKEL olarak, bu çevrelerin istediğini yapmayacaklarını belirten Kiprianu “Birleşmiş Milletler çerçevesinde Kıbrıs sorununun barışçıl çözümünde tutarlı bir şekilde ısrar etmeye devam edeceğiz. BM Güvenlik Konseyi kararlarında ve iki toplumun liderleri arasındaki Üst Düzey Antlaşmaları’nda belirtildiği şekilde siyasi eşitlikli iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünde ısrar edeceğiz” dedi. AKEL Genel Sekreteri konuşmasının devamında Kıbrıs’ın taksimine karşı tek seçeneğin ülkeyi, halkı, kurumları ve ekonomiyi birleştirecek olan bir çözüm olduğunu vurguladı ve “Kıbrıs devletinin tek egemenliğini, tek uluslararası kimliğini ve tek vatandaşlığını güvence altına alacak ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirecek çözümde ısrar edeceğiz” diye ekledi.

28/11/12

KIBRISLIRUM BASIN ÖZETLERİ, 28 Kasım 2012


FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi “Kesintilere Aralık ayında başlanıyor” başlığı altında. Gazeteye göre, fedakârlık zamanı geldi ve önce kamu çalışanları ile kamudan emekli olanların kapısı çalınacak. Elde edilen bilgilere göre, hükümet maaşlarda ve emekli maaşlarında kesintilere Aralık ayında başlamak için bir yasa tasarısı hazırlıyor. Bunu başarması durumunda Aralık ayı maaşları ile 13. maaşlar kesintili ödenecek. Bu konuda bilgilendirilen devlet muhasebesi de sistemini yeni koşullara uyarlamaya çalışacak. Troyka ile varılan anlaşmaya göre, 1000 avronun üzerindeki maaşlardan %6,5 ile 12,5 arasında bir kesinti yapılacak. Bu oranlar 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren %3 oranında daha da yükseltilecek. Bugünkü verilere göre, devlet bütçesinden 12. ve 13. maaşlar için brüt 320 milyon avro, 12. ve 13. emekli maaşları için de 260 milyon avro ödeniyor. Bu yıl erken emeklilik kararı alanlar için de 65 milyon avro ikramiye ödenecek. Bugüne kadar 550 kamu çalışanı ile 334 eğitimci erken emeklilik için başvuruda bulundu. İkramiyelerin memorandumdan etkilenmeyeceğinin ortaya çıkması üzerine son hafta içerisinde erken emeklilik başvurularında bir durgunluk görüldü.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

DİKO Başkanı Maryos Karoyan 2008 seçimlerinde Tasos Papadopulos’un tavrı ile ilgili olarak dün ifade ettikleriyle Papadopulosçularla parti içinde yeni bir cephe açtı. Karoyan o dönemde Papadopulos’un seçimlerin ikinci turunda Dimitris Hristofyas’ın desteklenmesinden yana tavır aldığını belirtti. Karoyan’ın bu açıklaması Tasos Papadopulos Araştırma Merkezi’nin tepkisine neden oldu ve bu Merkez, Maryos Karoyan’ı yalan söylemekle suçladı. Bu açıklamaya üzerine Karoyan da bu Merkezin Yöneticisi Pantelidis’i açıklamalarıyla Yorgos Lillikas’a hizmet etmekle suçladı. Karoyan katıldığı bir radyo programında Dimitris Hristofyas’a 2008 yılında verdiği destek için özür dileyip dilemeyeceği yönünde bir soruyu yanıtlarken, partisinin o dönem Hristofyas’ı destekleme kararını nasıl aldığını izah etti. Karoyan’a göre, o dönem parti liderliğinin büyük oranda başka bir yönelimi vardı. Papadopulos ise Dimitris Hristofyas’tan yana bir eğilim içerisindeydi.  Karoyan “Hristofyas’ın desteklenmesi yönünde Papadopulos’un güçlü bir görüşü vardı” dedi ve bu görüşün partide ağırlıklı olarak dikkate alındığını ifade etti. Karoyan’ın bu açıklamasına anında tepki gösteren Papadopulos Araştırma Merkezi Müdürü Pantelidis bu ifadenin gerçeği yansıtmadığını ve Papadopulos’un ne kamuoyu önünde, ne de kapalı kapılar ardında Hristofyas ya da Kasulidis’ten yana herhangi bir pozisyon almadığını açıkladı. Papadopulos’un seçimlerin ilk turunun akşamı kendisine destek veren siyasi parti liderlerine 2. tura ilişkin herhangi bir karar almasının söz konusu olmadığını ilettiğini de söyledi.
 

POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi bankalardan ayrıcalıklı muamele görenlerin ortaya çıkarılmasına yönelik araştırma. Gazeteye göre, Kıbrıs Bankası ile Laiki Bankası’ndan ayrıcalıklı muamele gören kişilerin ve kurumların belirlenmesi için araştırma yapılması istendi. Konu Meclis’te tartışılırken bazı milletvekilleri Merkez Bankası ile Maliye Bakanlığı’nın bu konuda araştırma yapması gerektiği üzerinde durdular. Bu milletvekillerine göre, böylesi bir araştırma sadece bankaların yönetim kurulu üyeleri ve banka müdürleriyle sınırlı kalmamalı. Aynı zamanda siyasiler, siyasi partiler, partilerle bağlantılı şirketler de araştırılmalı. Ayrıca banka yöneticilerinin aldıkları bonusların araştırılması da talep edildi. Bu toplantı sırasında AKEL milletvekili Merkez Bankası eski başkanı Atanasios Orfanidis’in %0 ile 1 faizle kredi kullandığını söyledi. Bu arada bir DİSİ milletvekili de PİMCO ile Alvares ve Marşal şirketlerinin Kıbrıs bankaları ile ilgili olarak yaptıkları araştırmaların niteliğine ilişkin sorular sordu.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs özel danışmanı Aleksander Dovner Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası Kıbrıs sorununda yeni bir sürecin başlamasına olanak verecek koşulların oluşturulması amacıyla temaslarına devam ediyor. Dün Atina’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos ile bir araya gelen Dovner bugün de Türkiye’ye gidecek. Dovner Kıbrıs sorunundaki son gelişmeler hakkında dün Yunanistan Dışişleri Bakanı Avramopulos’u bilgilendirdi. Avramopulos da Kıbrıs sorununa prensipler temelinde bir çözümün bulunmasını ve Downer’in hizmetlerini hükümetinin desteklediğini ifade etti. Avramopulos bu arada Kıbrıs sorununun çözümü için öncelikle uluslararası toplumun ve uluslararası hukukun ilkelerine ve değerlerine saygı gösterilmesi gerektiği görüşünü de ifade etti.

Avrupa Birliği’nin Kıbrıslıtürklere mali yardımlarının şu anda var olan yasal çerçevede ve Konsey tüzüğü temelinde verilmesi ve bu yardımların yeniden birleşmeyi destekleyen faaliyetlerde kullanılması yönünde Avrupa Parlamentosu’nun Yunanlı üyesi Marietta Yannaku’nun dile getirdiği görüş dün Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi tarafından onaylandı. 44 milletvekili bu görüşten yana oy kullanırken iki üye de karşı oy kullandı. Bu arada Liberallerin doğrudan ticaret konusunu gündeme getirmeyi hedefleyen iki değişiklik önerisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul görmedi.


ALİTYA gazetesinin de bugünkü ana haberi “Bankalar dosyası açılıyor. Meclis banka üst düzey yöneticilerinin yüksek maaşları ve bonuslarıyla, bankacılara, partilere ve siyasetçilere verilen krediler ve partilerle bağlantılı olan şirketlerin silinen borçları hakkında bilgi istiyor” başlığı altında bankacılık sektörüne ilişkin dün Meclis’te gerçekleştirilen tartışma.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

Vergi Dairesi’nin 2012’inin ilk on ayında topladığı vergide geçen yılın aynı dönemine kıyasla düşüş var. Bu durum hükümetin yaptığı planlamanın yaşama geçmediğini gösteriyor. Bu arada uygulanan vergi affı sonucu Ekim ayında toplanan 50 milyon avronun geneldeki düşüşü sınırladığı görülüyor. 2012 yılının ilk on ayında toplanan vergi geçen yılın aynı dönemine kıyasla %1 oranında, yani 10 milyon avro düştü. Sadece Eylül ayı dikkate alındığında, vergi affı nedeniyle bu ayda toplanan vergilerde %37’lik bir artış oldu.

Son 4 yıl içerisinde 12 bin işletme kapandı. 2012 yılının ilk dokuz ayında kapanan işletme sayısı 4 bin oldu. Her gün 5 küçük işletme kapanıyor. Küçük işletmelerin %90’ı da risk altında bulunuyor.


HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi “Yasadışılığa başvuran herkes cezalandırılsın” başlığı altında dün Meclis’te bankalarla ilgili olarak gerçekleştirilen tartışma.

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

PEO, memorandum çerçevesinde dayatılan önlemlerden rahatsızlık duyduğu ve alınacak önlemlerin iyileştirilmesi ya da tamamen ortadan kaldırılması için çalışanların uğraşıya devam edecekleri mesajını verdi. PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis memorandumun imzalanması öncesinde bu önlemlerin kabul edilmemesi için çalışanların ortaya koyacakları eylemlerle tavırlarını net bir biçimde göstereceğini ifade etti. PEO Yürütme Kurulu dün gerçekleştirdiği toplantısında hükümet ile Troyka arasında üzerinde anlaşmaya varılan memorandumdaki önlemleri değerlendirdi. PEO Yürütme Kurulu özellikle çalışanları ve iş ilişkilerini direkt olarak ilgilendiren önlemleri ele aldı. PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis toplantı sonrası yaptığı açıklamada konuya ilişkin daha bütünsel kararı Cumartesi günü toplanacak olan PEO Genel İdare Kurulu’nda alacaklarını söyledi. “İlk tespitimiz, memorandumda var olan ve çalışanları ilgilendiren önlemlerin sert ve acı verici olduğudur. Bu önlemler Avrupa Birliği’nin ve Troyka’nın neoliberal politikaları ve felsefesi yönündedir” dedi. Kiritsis bu arada memorandumun hemen imzalanması için baskı yapan siyasi güçler olduğunu hatırlatarak, Troyka ile sıkı müzakereler yapılmayıp “memorandumun derhal imzalanması gerekiyor” mantığı kabul edilmiş olsaydı, bu önlemlerin çok daha kötü olabileceğine dikkat çekti. PEO’nun bu önlemlerden duyulan rahatsızlığın yığınsal bir tepki ile ortaya koyulmasını tamamen mantıki ve doğal gördüğünü de ifade eden Kiritsis, bunun için diğer sendikal örgütlerle ortak anlayışın sağlanması sürecine girdiklerini belirtti. Kiritsis bu arada rahatsızlık duydukları önlemler arasında somut olarak Hayat Pahalılığı Ödeneği’nin sadece %50’sinin ödenecek olmasına ve emeklilik yaşının yükseltilmesine atıfta bulundu. SEK, PEO ve PASİDİ’nin bugün bu konuyu ele almak için bir araya geleceklerini de duyurdu.

Cumhurbaşkanı adayı Stavros Malas EDON’un Limasol ilçe kongresinde gençlere seslenirken kendisinin Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda toplumu ileri götürecek olan gençlere, yeni teknolojiye ve yeni buluşlara destek vereceğini söyledi. Malas gençlere bir gelecek vizyonu çizdi ve umut verdi.