8/10/13

AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun “Politis” gazetesinde yayınlanan röportajından bölümler 6.10.2013

 

 
AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun

“Politis” gazetesinde yayınlanan röportajından bölümler 6.10.2013



Soru: AKEL M.K. Genel Sekreterliği görevini üstlendiğiniz günden bu yana, bugün içinde bulunduğunuz durumda tekrar bulunduğunuzu hatırlıyor musunuz? Yani partinizin bazı kadrolarının dürüstlüğünü savunmak zorunda kaldığınızı hatırlıyor musunuz?

Cevap: Pek çok kez partiyi savunma durumunda oldum. Mari’de patlamanın olduğu zamandan itibaren, ülkede ne oluyorsa bundan AKEL’i sorumlu gösterme yönünde o zamanki muhalefet ve bugünkü hükümet tarafından bir çabanın ortaya konulduğu görüşündeyim. Hedefleri çok belirgin. Tıpkı şimdi yaptıkları gibi, o zaman da, bunca acıyı çekmiş olan ülkemizde nelerin olacağı onları ilgilendirmeksizin, onlar iktidara gelmek için, Dimitris Hristofyas’ı ve AKEL’i Kıbrıs halkının gözünden düşürmeyi, halkın bilincinde değersizleştirmeyi hedefliyorlardı. En kötüsü de, kendilerine doğrudan defalarca söylediğim gibi, onlar yaptıklarıyla, kendileri iktidara geldiklerinde kendilerini zora sokacak bir duruma yol açtıklarını algılamıyorlardı. Dolayısıyla böylesi durumlara karşı koymaya oldukça alışığım.

Soru: Sizin dediğiniz gibi, o zaman hedef iktidara gelmekti. Bugünkü sebepleri ne?

Cevap: Sanıyorum ki, kimilerinin aklında AKEL’i kamuoyunun gözünde değersiz kılmak, düşürmek ve diğer partilerden hiç farkı olmayan bir parti olduğu mesajını topluma kabul ettirmek var. Diğer bir çabaları da halkın dikkatini mevcut sorunlardan uzaklaştırmak. Örneğin Moody’s derecelendirme kuruluşunun değerlendirmesine göre, 2013 ve 2014 yıllarında durgunluğun Memorandum’da öngörüldüğü gibi %12,4 değil, %18,4 olacağı haberine kimse dikkat etti mi? Bankacılık sektörünün yeniden sermayelendirilmesi için 1,5 miyar avroya daha ihtiyaç olacağı öngörüsüne kimse dikkat etti mi? Bu paralar nereden bulunacak? Halkın bunları bilmemesinin hükümet kendi çıkarına olduğunu düşünüyor. Gerçek sorunlardan halkın dikkatini uzaklaştırmak için Dromolaksia davasının hükümete hizmet ettiği görüşündeyim.

Soru: Mari’den söz ettiğiniz için, söylemek istiyorum, kimileri denetim kurumları olarak görülen organların yaptıklarını AKEL’in değersizleştirdiğini söylüyorlar.

Cevap: Mari’den başlayalım. Farklı görüşü olanlar beni yanlış anlasalar dahi, ısrarla belirtiyorum ki, Kıbrıs’ta tutulması kararlaştırılan ve Ulusal Muhafız Ordusu’na muhafaza etme görevi verilen bir yükün doğru biçimde muhafaza edilip edilmediğine dair Cumhurbaşkanı’nın her hangi bir sorumluluğunun olduğunu mantıklı hiçbir insan ima edemezdi. Kimse böyle bir şeyi söyleyemezdi.

Bunu Sayın Poliviyu söyledi.

Sayın Poliviyu’nun raporunu nasıl sunduğunu izlediniz mi? Mari hakkında Sayın Poliviyu’nun o raporunun objektif hareket eden, adaletli ve dürüst olan, rapor aracılığıyla kişisel bir tezi olmayan bir insanın raporu olduğunu söyleyecek mantıklı bir insan var mı?

Soru: Poliviyu’nun raporu dışında, şimdi ekonomi hakkındaki araştırma komisyonunun raporu da var. Sizi bu raporu da reddediyorsunuz.

Cevap: Bu komisyon yasadışı bir şekilde oluşturuldu. Hükümet bunu biliyordu ve çok sayıda saygın hukukçu da bunu kamuoyu önünde söylediler.

Soru: (Ekonomi hakkındaki) raporu gördünüz mü?

Cevap: Elbette ki gördüm. Rapor diyor ki, güya Sayın Hristofyas “ben hükümetim, istediğimi yaparım” demiş. Bunu nerde gördüler, nerden keşfettiler?

Sanıyorum ki, raporda bu ifade komisyonun vardığı sonuç olarak ifade ediliyor, yoksa Sayın Hristofyas’ın dediği söz olarak değil.

Bu demektir? Hükümet, AKEL’e zarar verme uğraşısına hizmet ettiği için bıraktı, böyle bir rapor yayınlansın. Başka bir şey daha var. Başlangıçta bu komisyon için üç kişi atandı, arından ikisi istifa etti ve başka iki kişi atandı. Bilimsel danışmanlar istifa etti. Böylesi bir komisyonun güvenilirliği olabilir mi?

Aynı komisyonun kendisi ceza kanunu ve medeni kanun meseleleriyle ilgilenemeyeceğini, sadece siyasal sorumluluklarla ilgileneceğini söylemişti. 21. yüzyılda, bir Avrupa ülkesinde, siyasi sorumluluklar için üç hukukçuyu tayin etmek ciddiyet midir? Başka hangi ülkede böyle bir şey oldu? Siyasi sorumluluklar konusunda kararı, bunlar kim olursa olsun üç hukukçu değil, seçimlerde halk verir.

Tüm bunlara rağmen, bir prosedür uygulandı. Tanıklar çağrıldı ve onlar ifadelerinde bazı somut şeyleri dile getirdiler.

Kritik dönemde Eurogrup’ta konuları idare eden Sayın Anastasiadis, Sayın Sarris gibi kişilerle ilgili konuları ele almadılar.

Aldıkları emrin koşulları vardı.

İfadelerin sızdırılması emrin koşullarında yoktu, ancak Eurogroup’un iki toplantısı hakkında soru sormaları için pek çok neden vardı. Anlaşılan onların biçimlendirilmiş kendi görüşleri vardı ve özünde raporu değersiz kılarak, raporda bu görüşü yayınladılar. AKEL konuştuğunda, söylediklerini delilleriyle söyler. Tüm bunları bunu kanıtlamak için söylüyorum. Yoksa her hangi bir raporu kapris yapıp kabul etmediğinden değil. Bilakis tezini desteklemek için somut argümanları vardır.

Soru: Dromolaksia ile ilgili olarak, söz konusu olanın siyasi entrika olduğunu ifade ettiniz. Ancak bazı veriler var. Çekler var. Banka hesabına ister AKEL, ister AKEL kadroları içerisinden geçen para yatırmalar var.

Cevap: Daha ilk andan itibaren dile getirdiğim tez geçerli olmaya devam etmektedir. Tekrar ediyorum: Bu davada kim rüşvet, komisyon aldıysa, verdiyse ve buna katkıda bulunduysa adaletin önüne çıkarılmalıdır. Yasalar uygulanmalıdır. Hiç kimse yasaların üstünde olamaz. Suçlular cezasız kalmamalıdır. Bugün kimileri AKEL’in ve Genel Sekreteri’nin bunun zıddını istediğini iddia etmeye çalışıyorlar. Böyle bir şeyi asla istemedim ve istemem söz konusu olamaz. AKEL 87 yıllık yaşamı boyunca demokrasi ve meşruluk çerçevesinde faaliyetini sürdürmektedir. Başka tür tavırlar içerisinde olanlar başkalarıdır ve böylesi tavırları AKEL’de aramasınlar.

Soru: Söz konusu durum yasal çerçevenin dışında değil mi?

Cevap: Hayır ve neyi kastettiğimi açıklayacağım. Sayın Lillis bir ifade verdi ve duyduğum kadarıyla, sorguyu yapanların istedikleri noktaya varması için on ifade vermesi gerekti. Baskı gördü, şantaja uğradı ve kendisiyle pazarlık yaptılar. O zaman, onun Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması kararlaştırılmış olmasına rağmen, Başsavcılık daha hafif cezalar verebilecek olan İlçe Mahkemesi’nde yargılanmasını kararlaştırdı.

Soru: Şantajdan söz ettiniz. Buna dair elinizde bilgi var mı?

Cevap: Sanıyorum ki, bırakalım süreç ilerlesin ve görelim.

Soru: Davanın İlçe Mahkemesi’nde görülmesi kararının nedeni hakkında Başsavcı ve Yardımcısı tarafından yapılan açıklamalar sizi tatmin etmiyor mu?

Cevap: Kendilerinin bu tasarruf hakkına sahip olduklarını söylediler. Teşekkür ederim. Bunu biliyorum. Yanıtlanması gereken soru şudur: Koşullar değişmediği halde ne oldu ki bu davayı İlçe Mahkemesi’ne sevk ettiler? Buna yanıt versinler. “Bu konuda bizim tasarruf hakkımız var” türünden yanıtlar beni ikna etmiyor.

Soru: Sayın Lillis dışında bir tanık daha ortaya çıktı. Onun Sayın Fandusis olduğunu söylüyorlar.

Cevap: Bu tanığın iki yıldır polis tarafından aranan bir kişi olduğunu ve KDV’ye 300.000 avro borcu olduğunu kadrolarımızın avukatları mahkemede belirttiler. AKEL kadrolarının aleyhine ifade versin diye bu kişiyi bey gibi yurt dışından getirdiler ve bey gibi geri gitsin diye bıraktılar. Eğer bu bilgi doğrulanırsa, bu, AKEL kadrolarının aleyhine entrika değil mi?

Soru: hakkında şüphe duyulan tanıklıklar dışında, çekler var, banka hesabına para yatırmalar var.

Cevap: Buna da geleceğim. AKEL İlçe Komitesi daha başından itibaren net bir biçimde tutumunu ortaya koydu. AKEL İlçe Komitesi’nin banka hesaplarını polisin kararname yayınlanmaksızın araştırmasının yasa dışı olduğunu söylemeliyim. Bir davayı delillendirmek için polis yasa dışılık yapıyor…

Soru: Neyi kastediyorsunuz, bu konuda kararname olmaksızın bankalara gidip hesapları mı açtı?

Cevap: Bankalara gitti ve kararname olmaksızın hesapları açtı. Bu konuda parti İlçe Komitesi bilgilendirildiğinde, hesapların denetlenmesinde sorunu olmadığını söyledi. Sorguyu yapanlara çeklerin kooperatif bankası adına verildiğini ama banka tarafından bu çeklerin bir hesaba yatırılmasının istendiğini belirttiler. AKEL İlçe Komitesi o zaman bu paraları vermek isteyen Sayın Lillis ile görüştü ve bu paraların hesabına yatırılmasını kabul etti. Eğer birisi bir dolap çeviriyor olsaydı, böylesi bir hareket yapacak kadar saf olur muydu?

Soru: Saf değil, ama belki de kendisine dokunulmayacağından çok emindi.

Cevap: Nasıl ona dokunulmaz? Birisi, ortaya çıkma tehlikesi varsa, bu kadar basit bir şekilde paraları hesabına koyar mı? Böyle işler yapanlar izlerini çok iyi saklarlar. Onları tespit etmek için büyük çabalar ortaya koymak gerekir. İlçe Komitesi sorguyu yapanlara kontrol etmelerini söyledi ve eğer her hangi bir miktar paranın AKEL’e gittiği tespit edilirse, o zaman Sayın Lillis’ten para aldığı yönünde suçlama hakları olurdu.

…Her birimizin kim olduğunu herkesin bilmesi için, partimizin tüm Polit Büro üyeleri ve Meclis Grubu üyeleri olarak mal varlıklarımızı yayınlayacağız. Kimim politikada olup zengin olduğunun, kimin politikaya yoksul girip yoksul olmaya devam ettiğinin görülmesi için diğer partileri de bunu yapmaya çağırıyorum.

Soru: Söz konusu olayda yasa dışı bir alım satım vardı.

Cevap: Her hangi bir yasa dışı alım satım olmadı. Eğer olduysa, bunun sorumlusu kim? Mahkemede yalan ifadede bulunup, Kıbrıslıtürkün evinde ikamet ettiğini söyleyen Sayın Liotatis ve raporlarında bunu doğrulayan KİP görevlisi polislerdir. Kimsenin Sayın Liotatis aleyhine kavuşturma yaptığını duydunuz mu? Tam aksine o suçlama makamının tanığı. CYTA emekli sandığının yaptığı yatırımın yararına olup olmadığını kimse araştırdı mı? Kimse bu zahmete girmedi.

Soru: Eğer bu yatırım emekli sandığının yararına ise, bu, bir yasa dışılığı haklı kılar mı?

Cevap: Elbette ki hayır. Eğer rüşvet verildiyse, bunun suç olmadığını hiç kimse söylemiyor. Ama bu yatırımın, sandığın yararına olup olmadığı da değerlendirilmelidir. CYTA Yönetim Kurulu’nda bazı kişilerin yakalanacağı haberini gazetelerde okuyorum. Bu şekilde davranıldığında, bazı insanların iş yaşamlarının mahvolacağını biliyor musunuz? Bu insanların aleyhine hiçbir şey kanıtlanmadığı takdirde, bunları yapanlar sorumluluklarını üstlenmeye hazır olacaklar mı? İster medya, ister Hukuk Dairesi mensupları tarafından olsun, bu tür kabul edilemez davranışlar karşısında pasif kalmamın söz konusu olmayacağını net bir şekilde belirtiyorum. Eğer insanların kurallara aykırı ve haksız bir biçimde mahvedildikleri kanıtlanırsa, emin olsunlar ki, bunu yapanlar, siyasi ve hukuki olarak AKEL’i karşılarında bulacaklar. Bunu tamamen bilinçli olarak söylüyorum. Böylesi işlere karışmayı asla kabul etmeyecek olan şahsen tanıdığım dürüst insanlardan söz ediyoruz ve birileri siyasal oyunlar oynamayı istedikleri için bu insanlar şimdi isimlerinin lekelendirildiğini görüyorlar.

Soru: Şahsi çıkarlarına işler yapmakla suçlanmamaları sizi düşündürmüyor mu? Kimileri onların AKEL’in emriyle böyle davrandıklarını varsayabilir mi?

Cevap: Kesinlikle hayır. Bu insanlar yasa dışılıklara, yasaların ve kuralların çiğnenmesine hiç karışmayan insanlardır. Onları rüşvet almakla suçlamayı başaramadıkları için, başka yollardan onları suçlamaya çalıştıkları doğrulanıyor. Birileri AKEL’den birilerini yakalama tutkusu içerisinde olduklarını gösteriyorlar.

Soru: Borçların ödenmesi için Sayın Lillis tarafından verilen paralarla ilgili olarak, bunların nereden geldiğini AKEL İlçe Komitesi bilmiyor muydu?

Cevap: Sana borcum olduğu için gelip sana 100 avro verirsem, bunu nerden bulduğumu sorar mısın?

Soru: 100 avro başka, 234.000 avro başka.

Cevap: Evet, 234.000 avro çok para, bunun için size bir örnek vereceğim. Başpiskopos Apostolos Andreas Manastırı’nın yapımı için Sayın Lutsios’tan 3 milyon avro aldı. Bu paranın nereden geldiğini sordu mu? Bu paralar yurt dışına kaçırılan ve mevduatların traşlanmasının bitmesinin ardından olduğu gibi geri getirilen paralardandır. Yani traşlamadan önce yurt dışına kaçırılan paralardan olduğundan, Sayın Lutsios’un – eğer verdiyse – verdiği paralar için polisin gidip Başpiskopos’u yakalaması lazım mı?

Soru: Dromolaksia davası hakkında pek çok kez AKEL olarak İçişleri Bakanı Sokratis Hasikıos ile karşı karşıya geldiniz.

Cevap: Bu somut konuda Sayın Hasikos’un bazı menfaatleri olduğu ve bu menfaatlere hizmet edilmediği açıkça görülüyor. O ne derse desin, ailesinin çıkarları söz konusuydu. Onun ailesi de CYTA’ya bir araziyi vermeyi istiyordu. Bakan tek başına bir araştırma komitesi kurulması yönünde ilerledi. Bu da yasa dışıdır. Yasalara göre, ekonomi hakkındaki araştırma komisyonunun ve Dromolaksia komitesinin oluşturulması yasa dışıdır.

Sayın Hasikos’un çıkarı söz konusu ve bu, bu davadaki ilk ihlal. Ardından yasa dışı bir şekilde araştırma komitesi kuruldu ve hükümet durumu seyrediyor. Benim yorumuma göre, hükümet AKEL’i kamuoyu gözünde düşürmek için AKEL aleyhine bir entrikada yer alıyor.

Soru: Acaba bu abartma mı?

Cevap: Hiç de değil. İç cephede birliği güya ilerletmeyi isteyen hükümetin tek yaptığı şey bölünmeyi ilerletmek. Tavrıyla ülkeyi ikinci kez felakete sürükleyecek. Bugün hükümetin bakanları ve bizzat Sayın Anastasiadis kendilerine göre doğru yapılmadığı görüşünde oldukları çeşitli konular hakkında önceki hükümet aleyhine kavuşturma istiyorlar. Ben diyorum ki, eğer bazı şeyler doğru yapılmadıysa, bunlara bakıp değerlendirelim. Ancak şunu dikkate almaları gerekir, beş yıl sonra başka bir hükümet olacak ve onların bu yaptıklarını örnek alıp, onların bugün yaptıkları hakkında onlar aleyhine kovuşturmaya gidebilir.

… Eğer yasa dışı ve kuralları ihlal eden şeyler yapıldıysa, bunu böyle bırakmamamız gerekir. Siz gazetecilerden ricam, dediklerimizin tümünü duyun ve Andros Kiprianu, onlara aynı şekilde davranacağını söyleyerek hükümete şantaj yapıyor ya da yasa dışılıkların üstünün örtülmesini istiyor demeyin. Ben asla böyle bir şey demedim. Nerede yasa dışı bir şey yapıldıysa, yasanın öngördüğü işlemler yapılmalıdır.

Soru: Sizin iktidarda olduğunuz dönemde daha önceki dönemin konularında temizlik yapılması yönünde ilerlemediğiniz için partinizin kadroları ve üyeleri size sorumluluk yüklemiyor mu?

Cevap: O dönemin atmosferini ve ortamını size hatırlatmam lazım. O dönemde Dimitris Hristofyas Kıbrıs sorununun çözümü için büyük bir çabada bulundu. Bizim önceliğimiz buydu ve AKEL’in önceliği her zaman bu olacak. Biz, temel hedefe hizmet edecek bir atmosferin olmasını istiyorduk. Eğer Dimitris Hristofyas böylesi hareketlerde bulunsaydı, neler olurdu Kıbrıs’ta, biliyor musunuz?

Soru: Buna kimileri cezasız kalmalara son verildiği hissinin güçleneceği yanıtını verebilir.

Cevap: Olacak olanın, sınırları olmayan bir patlama olacağından emin olun. Demokratik Seferberlik Partisi’nin nasıl davrandığını gördük, o dönemde muhalefette olanların nasıl davrandıklarını da gördük, AKEL’in nasıl davrandığını da gördük. Mari’de olanlar oldu ve Cumhurbaşkanlığı’nın dışında nelerin yapıldığını da hatırlıyorsunuz. Mevduatlar traşlandı, bankacılık sektörü ve Kıbrıs çok büyük zararlara uğradı. Kimsenin aynı şekilde tepki gösterdiğini gördünüz mü? Cumhurbaşkanlığı’nın orya gittik, barışçıl bir gösteri yaptık ve onların her gece bağırdıkları gibi “Hristofyas’a ölüm” diye bağırmaksızın oradan ayrıldık. Biz medeni ve kültürlü bir biçimde davrandık. Onlar sadece muhalefette olduklarında değil, şimdi, hükümette olduklarında da medeni ve kültürlü bir biçimde davranmıyorlar.

… Son 20 yılda Kıbrıslıtürklere ait gayrimenkullere ilişkin yapılan tüm işlemler hakkında bilgileri İçişleri Bakanı’ndan istedim ve hala bekliyorum. Daha önceki hükümetlerin ne yaptığını ve Hristofyas hükümetinin ne yaptığını görmek istiyorum. Hala İçişleri Bakanı’nın cevabını bekliyorum ve emin olsun ki durmam söz konusu değil. Bu konuda sonuna kadar gideceğim.

Δεν υπάρχουν σχόλια:

Δημοσίευση σχολίου